1800’lerin başında icat edilen ve 1900’lerin başından itibaren ülkemizde varlığını gösteren bisiklet, hem bireysel hem de takım olarak yarışların yapılabildiği ve açık havada da yapılabilmesi sebebiyle doğa içerisinde kıyasıya yarışlara olanak veren estetik bir araç. İcat edilmesinin ardından yüzyıl geçmeden başlayan bisiklet turları zamanla beraber gerek kısa gerekse uzun mesafelerde yapılan bir spor dalının doğmasına olanak vermiş. Asfalt parkurlar kadar yol olmayan dağlık ve ormanlık alanlarda da yapılan bu spor, sporu yapan kadar izleyenin de adrenalinin artmasına neden olabiliyor.
Yaklaşık 100 yıl boyunca Avrupalı bisikletçilerin üstünlüğünün görüldüğü bisiklet yarışlarında özellikle Lance Armstrong ile beraber bisiklet Amerika kıtasında da kitlelerin yoğun ilgisiyle izlenen bir spor haline geldi. Fransız, İtalyan, İspanyol ve Felemenk bisikletçilerin üstünlüğünü kırmaya çalışan İngiltere, Kolombiya, Avustralya ve diğer bisiklet meraklısı ülkelerden gelen yetenekler yokuşlarda dayanıklılıkları, düz yollarda hızlarıyla, renkli formalarıyla 5 Şubat’ta Dubai’de başlayıp 14 Ekim’de Pekin’de bitecek olan bir maratonda yer alacaklar.
Dünyanın pek çok farklı noktasını (Dubai, Ekvador, İtalya, İspanya, Hollanda, ABD, Türkiye, Belçika, Norveç, Çin) koltuğumuzdan canlı olarak, hiç göremeyeceğimiz açılardan (helikopterle, bisikletle, yol kenarından, doğa içerisinde) izleyebileceğiz. Bisikletçiler farklı iklimlerde, farklı fiziksel coğrafyalarda katıldıkları yarışlarla insan vücudunun dayanıklılığının sınırlarını zorlayacaklar. Günlük turlarda bisikletçiler bir günde etabın zorluğuna göre 200 kilometreye kadar yol kat edecekler. Giro d’Italia (İtalya Bisiklet Turu), Tour de Fransa (Fransa Bisiklet Turu), Vuelta (İspanya Bisiklet Turu) gibi bir günden fazla süren turlarda bisikletçiler bir ülkeyi baştanbaşa turlayacaklar. 21 etap süren İtalya Bisiklet Turu’nu tamamlayan bisikletçiler yaklaşık 3500 km pedallamış olacaklar.
Her yarışın ve her yarışçının kendine has özellikleri var. Kişisel yetenek, dayanıklılık ve zekâ gerektirdiği kadar aynı zamanda bir takım sporu bisiklet. Sıcak ve soğuk havanın yanı sıra rüzgâr, bisikletçilerin en zorlu düşmanlarından. Peloton adı verilen sistemle takımlar hem enerjilerini en tasarruflu şekilde kullanıyorlar hem de o yarışta takımın favorisi olan bisikletçinin “finiş”e kadar ulaşabilmesinde yardımcı oluyorlar. Fransa Bisiklet Turu’nun en önemli (kraliçe) etabı olan L'Alpe d'Huez etabında bisikletçiler “Ay’a Yolculuk” olarak adlandırılan zorlu tırmanış turunda 700 metre rakımdan başlayıp 1800 metre yüksekliğe kadar tırmanacaklar. 2013’te Froomey olarak anılan Kenya doğumlu İngiliz Chris Froome, takım arkadaşı “Tazmanya Canavarı” Avustralyalı Richie Porte’un desteğiyle bu etabı kazanarak insan gücünün sınırlarını sergilemişti. Spartaküs olarak bilinen İsviçreli bisikletçi Fabian Cancellara, yürürken bile zorlanabildiğimiz parke taşlar üzerinde pedallanan Paris Roubaix yarışında hız ve dayanıklığıyla dikkat çekerken, Köpekbalığı olarak anılan İtalyan bisikletçi Vincenzo Nibali zorlu dağ yokuşlarında inişlerdeki hızıyla dikkat çekiyor. Kolombiyalı bisikletçiler özellikle zorlu yokuşlarda dayanıklılıklarıyla dikkat çekerken, Goril olarak anılan Alman Andre Greipel, Manx Roketi olarak anılan İngiliz Mark Cavendish, Terminatör olarak anılan Peter Sagan gibi bisikletçiler hızlarıyla dikkat çekiyorlar.
En az yarışmacılar kadar çılgın seyircilerin hazırladıkları sürprizler de ilginç görüntüler yaratabiliyor. Fransa ve İtalya bisiklet turlarının ikon isimlerinden biri haline gelen 62 yaşındaki Alman Didi Senft (el Diablo) 1993’ten bu yana giydiği şeytan kıyafeti ve elindeki orağıyla bisiklet yarışlarının en renkli seyircilerinden. Öte yandan bisiklet yarışının geçtiği kasabalarda ve şehirlerde seyirciler çeşitli koreografilerle hem yaşadıkları yerlerin tanıtımını yapıp hem de eğlenebiliyorlar.
Eurosport kanalı 5 Şubat’tan itibaren büyük bisiklet yarışlarını ekranlara taşıyacak. Bu sene başta Caner Eler olmak üzere Sarper Günsal, Berkem Ceylan, İbrahim Koçyiğit gibi spiker ve yorumcuların keyifli sunumlarıyla turlarda kıyasıya rekabete tanıklık edeceğiz. Yarışların ilk durağı Dubai. Çöl ikliminin yaşandığı bu körfez ülkesi sahip olduğu petrolün getirdiği maddi güçle bu sene ilk defa bu klasmanda bir yarışa ev sahipliği yapacak. Yeni dünyanın merkezlerinden biri olmayı amaçlayan Dubai’yi yarışlar sayesinde ekranlarımızdan izleme imkânına sahip olacağız.
Ülkemizde 50 yıldan bu yana Cumhurbaşkanlığı himayesinde Türkiye Bisiklet Turu düzenleniyor. 27 Nisan - 4 Mayıs arasında düzenlenecek 50.turda, tıpkı geçen senelerde olduğu gibi bu sene de seçkin takımların ve bisikletçilerin katılımı bekleniyor. Ülkemizin tanıtımı açısından önemli bir etkinlik olarak devlet büyüklerimiz tarafından korunup kollanan yarışma sırasında adetâ bir cennet olan topraklarımızı izlerken bisikletçilerin kıyasıya yarışlarına tanıklık edeceğiz. Türkiye Bisiklet Turu, TRT tarafından canlı olarak yayınlanırken ne yazık ki diğer büyük bisiklet organizasyonlarını bu kanalda izleme şansına sahip değiliz. Bisiklet aracılığıyla ülkemizin tanıtımı kadar yayınlar aracılığıyla bisiklet kültürünün yaygınlaştırılması özellikle Avrupalı bisikletçiler tarafından kışın antrenman alanı olarak topraklarımızda yeni bisikletçilerin yetişmesine olanak verecektir. “Beyaz Gölge” dizisi ve Amerikan Basketbol Ligi (NBA) karşılaşmalarının yayınlanmasıyla basketbola artan bir ilgi sayesinde yetişen nesillerin ulaştığı başarılar herkesin malumu. Yazımızın başlığında H.G.Wells tarafından dile getirilen sözü tekrarlayarak noktayı koyalım: “Ne zaman bisiklet üzerinde bir yetişkin görsem, insanlığa dair umutlarım artar.”
Fotoğraflar http://ricoromeo.wordpress.com/2011/07/15/ adresinden alınmıştır.