10 yıl kadar önceydi. Bodrum’un en popüler restoranlarından Marina Yat Kulübü’nde yemekteydik. Kulübün tanıdık çıkan usta barmeni, daha masaya oturur oturmaz üzeri buğulu bir shaker ve iki küçük kadehle çıkageldi. “Sandoz’umuzu mutlaka denemelisiniz” diyordu. Dediğini yaptık ve adeta büyülendik… Yapış yapış sıcak yaz akşamı bol Bodrum mandalinalı buz gibi kokteyl öyle ferahlatıcı geldi ki, yemekle de şarap içmek yerine ona devam ettik, bitince doyamayıp bir shaker daha söyledik. Kimi dörde bölünmüş, kiminin de suyu sıkılmış bolca yeşil Bodrum mandalinası, votka, biraz şeker ve azıcık da turunçgil likörüyle yapılan kokteyl, Ege’nin bütün güzelliklerini ufacık bir kadehe sığdırıyordu sanki. İnsana lezzet ve serinlik vermekle kalmıyor, yaşama sevinci de aşılıyordu. O yaz, Barlar Sokağı’nda bol bol Sandoz yudumladık.
Geçtiğimiz yaz ise Sandoz’u özlediğimizi hissedip ısmarladığımız Bodrum mekânlarında, boş ve soran gözlerle karşılaştık. O da neydi? Kalsiyum Sandoz ilacı mı soruyorduk? Kokteyl listesindeki diğer çeşitlere bakmış mıydık? Barmenin Lynchburg Lemonade’si çok ünlüydü, bir dener miydik? Çeşnisini Bodrum mandalinasından alan bu eşsiz karışım, küresel sermayenin boyalı ve yapay aromalı kokteyllerine yenik düşmüştü. Hüzünlendik…
Son günlerde Bodrum’dan gelen haberler ise sevindiriciydi. Yıl sonunda Belediye, Ziraat Odası ve Slow Food Yaveş Gari Bodrum Birliği “Bodrum Mandalina Şenliği” düzenlenmişti. Coğrafi işaret tescili de alınan bu nefis meyve için atölye çalışmaları yapılmış, mandalina ağaçları arasında bir taraftan dalından mandalina koparılıp, bir taraftan da bunlarla lezzetli tarifler pişirilmişti. Neler yoktu ki: Mandalinalı avokadolu ıspanak salatası, mandalinalı üzümlü kereviz, mandalinalı yaprak sarma, mandalinalı erişte, mandalinalı peynir keki, mandalinalı kurabiye, mandalinalı helva, mandalinalı baklava…
Turunçgil Üretici Birliği’nin ürettiği doğal mandalinayla esansıyla yapılan kozmetik, mum ve sabun atölyeleri, Ege’nin ünlü zeybek oyunları, Ege türküleri de cabasıydı. Şenlik, “Bahçelerimiz torunlarımıza da kalsın” dileğiyle sona ermişti.
Şenlikten bir süre sonra bu kez de Bodrum Gastronomi Kültür ve Turizm Derneği yörenin lezzet hazinesine sahip çıkmış, düzenlediği “Bodrum Mandalinalı Tatlar” etkinliğinde lise, ilkokul ve ana sınıfı öğrencilerini mutfağa sokarak bu mis kokulu meyveyle çeşitli tarifler hazırlatmıştı. Bardakçı Koyu’ndaki Azka Otel’de yapılan iki günlük etkinliğe İstanbul’un ünlü şefleri Eyüp Kemal Sevinç’le Haşim Demirtaş da katılmış, öğrencilere teknik danışmanlık yapmıştı. Muğla Turizm İl Müdiresi Filiz Karacaağaç’ın da jüride olduğu etkinliklerde ilk gün 5 ayrı ilkokuldan 80 çocuk aynı anda mandalinalı tartlar yaparak yarışmıştı. Ardından Meslek Teknik Liseleri’nden 9 grup mandalinalı reçetelerle birer menü hazırlamış, ertesi gün de öğretmenler yarışmıştı. Kazananların madalyalarını ise Bodrum Kaymakamı Bekir Yılmaz takmıştı. Otelin bulunduğu koy iki gün boyu mis gibi mandalina kokmuştu…
92 yaşında vefat eden Bodrum’un en büyük mandalina üreticisi Ömer Aras’ın, “Umarım gelecekte mandalinamızı müzelerde görmezler” diyerek hayatının son yıllarında oğluyla birlikte internet sitesi kurup mandalina ve mandalinalı ürünleri pazarlaması… Bodrum Ticaret Odası desteğiyle yapılan ve tadanların tiryaki olduğu mandalina gazozu… İstanbul’da moda olan mandalina kabuğu tozuyla kaplı şekersiz mandalina lokumları… Paşabahçelerde bir hit olan Bodrum mandalinası kolonyası…
Bodrumlu galiba uyanıyor, elindeki gastronomik değeri nihayet fark ediyor. Damak tadı tutkunu binlerce insan da bu lezzeti keşfedip tattıkça hayran oluyor, talep edip ekonomi yaratıyor. “Türkiye’nin petrolü tarımıdır” görüşü, bir kez daha doğrulanıyor. Topraklarında bir mandalina ağacı bile olmayan Belçika’nın, mandalina kabuğu ve konyakla yaptığı “Mandarin Napoleon” gibi içkilerle milyon dolarlar kazandığı bir dünyada, mandalinanın hasının vatanında bahçeleri söküp pansiyon yapmanın bindiği dalı kesmek olduğu, yavaş yavaş anlaşılıyor.
Darısı, yine en güzelleri Bodrum’da yetişen, bir başka enfes meyve bergamutun başına…