Merkez Bankası bu ayki faiz toplantısında, beklentilere paralel olarak, politika faiz oranlarında ve munzam karşılık oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmedi. Geçen Kasım ayından bu yana ekonomiyi soğutma önlemlerinde belirleyici otorite olan Merkez Bankası’nın son iki toplantıda sakin kalmayı tercih etmesi, hem şimdiye kadar alınan önlemlerin gecikmeli etkilerinin gözlenebilmesi için zamana ihtiyacı olduğunu; hem de diğer kamu kurumlarının önlemler cephesinde yer almaya başlamasının etkili olduğunu gösteriyor. İşsizlik oranında kriz öncesi seviyelere geri gelinmiş olsa da, hala zayıf dış talebin etkisiyle kapasite kullanım oranlarının düşük seviyelerde olması ve alınan önlemlerin cari dengedeki etkisinin ancak yılın son çeyreğinden itibaren görülecek olması nedeniyle, para politikasında mevcut duruşun korunduğunu görüyoruz. Ayrıca, kurdaki değer kaybının gecikmeli etkisiyle çekirdek enflasyonda kısa vadede sınırlı yükselişler devam etse de, manşet enflasyonun işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düzeltmeyle projeksiyon seviyelerine geri dönebileceği düşünülüyor. Nisan ayındaki üç aylık enflasyon raporunda, yıl sonu enflasyon öngörüsü % 6,9 olarak belirlenmişti. Geçen ay meyve fiyatlarının baskısıyla yıllık enflasyon % 7,17’ye sıçrama göstermişti. Artık, Haziran’da “eksi” aylık enflasyon rakamı mümkün gözüküyor. Bu arada, önlemlerle ilgili olarak, şimdilik maliye politikasına bir atıfta bulunmadığı dikkat çekiliyor. Sonuç olarak, düşük faiz ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan yeni politika bileşimi korunuyor. Faiz artışı şeklinde geleneksel parasal sıkılaşmaya geçişle ilgili bir sinyal yok. Beklentimiz en erken üçüncü çeyrekte olabileceği yönünde. Hem cari açıkla mücadele programı hem de küresel ekonomide beliren aşağı yönlü riskler nedeniyle, Merkez Bankası’nın mevcut politika duruşunun güvenilir bir seçenek olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. İç talepten gelen yavaşlama sinyalleri de, gecikmeli etkilerin gözlenmesi için zamana ihtiyaç olunduğu görüşünü destekliyor. Diğer taraftan, para politikası duruşunun finansal göstergelere yansımalarına bakacak olursak, önlemlerin etkinliği gözlenene kadar kur ve hisse senedi piyasalarındaki hassasiyetin devam ettiği gözlenebilir. Kurdaki değer kaybının devam etmesi halinde ise, günlük alım ihalelerinin azaltılması ya da kaldırılması kararı alınabilir.