Batı’da, ama özellikle Amerika’da, Trump’ın iktidarda, seçim kampanyasında olduğundan çok daha demokrat, daha az uçuk olacağına dair iyimser yorumlar yapılmaya başlandı.
Gülümseyerek izliyorum bu yorumları.
Bizde de, bugün ağlayan veya hapiste olan birçok kişi aynı iyimserliğe dûçar olmuştu AKP’nin ilk dönemlerinde.
Demokrasinin, istenilen yere varıldığında inilecek bir tren olduğunu çarçabuk unutuvermişlerdi.
Erdoğan, “Demokrasi amaç değil araçtır,” sözlerinin yanlış anlaşıldığını söylediğinde de ona kolaylıkla inanmışlardı. Ilımlı İslam diye bir şeyin olmadığını, Erdoğan’ın hiçbir zaman Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne sokmak gibi bir düşüncesi olmadığını, kabul edememişlerdi.
Kötümserlik kötü olabilir ama iyimserlik öldürücüdür.
Anlaşılan kendilerini aldatma sırası şimdi Batılılara geldi.
Trump seçim kampanyası sırasındaki çılgın vaatlerini yerine getiremezmiş. Washington’daki dengeler bunu önlermiş. Seçim kampanyası başka, iktidar başkaymış. Beyaz Saray’da Trump, bir miktar ılımlılaşmak zorundaymış.
Bunun kanıtı da şu imiş: İktidara geldiği gün Obama’nın Sağlık Reformu Yasası’nı çöp tenekesine atacağını söyleyen Trump’ın, seçimi kazandıktan sonra yasanın birkaç bölümünü olduğu gibi muhafaza edeceğini söylemesi.
Erdoğan da iktidara gelir gelmez IMF ile olan anlaşmayı sonlandıracağını söylemişti. Ama başbakan olduktan sonra IMF’ye bir önceki hükümetten daha büyük bir sadakatle bağlı kaldı. Çünkü doğru olan oydu ve o, işine geliyordu. Ama ondan sonra bildiğini okudu. O anlaşma ile meydana gelen bütün kurumları değiştirdi, ihale yasası dahil birçok yasayı alaturkalaştırdı.
Trump gibi prensipsiz, ahlaksız ve yalancı birinin saldırısı karşısında sallanmadan ne kadar ayakta durabilir?
Trump da aynı siyaseti güdecek.
İşine gelen politikaları muhafaza edecek. Özellikle ilk başlarda.
Senato’yu, Kongre’yi, yargıyı, bürokrasiyi, generalleri, kamuoyunu test ede ede seçim öncesi vaatlerinden daha da çılgın işlere girişecek.
Size garanti verebilirim.
Trump – ve Erdoğan – gibilerinin değişmesini beklemek panterin vejetaryen olmasını beklemekten farksızdır.
Karşılarındakiler geriledikçe ilerlerler. İlerleyişlerinin sınırı yoktur. Karşılarında sağlam durulmadıkça devam ederler.
Ama kim sağlam duracak?
İktidarın dağıtacak o kadar çok ulufesi var ki karşısında başı döndürülmeyecek, satın alınmayacak, kandırılmayacak insan bulmak zor olur.
Türkiye kurumsallaşmamış bir ülke olduğu için, Erdoğan’ın tek adamlığa yürüyüşü kolay oldu. TC’de kuvvetler ayrılığı yoktur. Yargı bağımsızlığı masaldır. Sivil toplum örgütleri çelimsizdir. Üniversiteler kağıttandır. Kul olan çok, bağımsız düşünen azdır.
Amerikan demokrasisi sağlamdır.
Ama Trump gibi prensipsiz, ahlaksız ve yalancı birinin saldırısı karşısında sallanmadan ne kadar ayakta durabilir?
Dünya ne kadar dayanabilir Trump’a?
Aklıma Nâzım Hikmet’in dizeleri geliyor:
Yedi kat yerin altından uğultular geliyor.
Çok alâmetler belirdi, vakit tamamdır.