CHP’de olağanüstü kurultay geride kaldı. Sonuçları, kurultayı talep edenlerle, kurultayı toplantıya çağıran Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun istediği sonuçları elde edip edemeyeceğini zamanla göreceğiz.
Olağanüstü kurultayın ortaya çıkardığı en önemli nokta şudur; eğer kurultay delegeleri, örgütün hassasiyetlerini yansıtıyorsa, örgütle parti yönetimi ve/veya parti politikaları arasında büyük makas farkının varlığıdır. Bu CHP için var olan gizli tehlikenin ortaya çıkmasıdır. Bu açıdan da iyi olmuştur.
Bunu, gerek Genel Başkanlık seçiminde gerek PM’ye giren adayların aldıkları oylara baktığımızda görebiliyoruz.
Genel Başkanlık yarışında 977 imza ile aday olan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu 740 oy alarak yeniden seçildi. 177 imza ile aday olan Yalova Milletvekili Muharrem İnce ise 415 oy aldı.
Örgütle parti yönetimi/politikaları arasında büyük makas farkı olduğu görüşümü güçlendiren neden PM’ye girenlerin aldıkları oydur.
PM adaylığı için üç liste yarıştı. Kılıçdaroğlu'nun “Birlik ve Kardeşlik Listesi”, İnce’nin “Umudun Anahtar Listesi” ve bağımsızların “Sol Kanat Örgüt Listesi”.
Muharrem İnce'nin anahtar listesinde Fikri Sağlar, Yaşar Seyman, Berhan Şimşek, Seyfi Oktay, Mehmet Faraç, Süheyl Batum ve Hakkı Süha Okay gibi eski isimler yer aldı. İdeolojik olarak oldukça heterojen olan bu listenin ana omurgasının Önder Sav tarafından oluşturulduğu açıktır.
İnce’nin listesi genel başkanlık yarışında aldığı 415 oyu taşıyacak güçte değildi. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesini, kulislerde konuşulduğu gibi 10 isimle delemedi.
İnce’nin listesinden, Fikri Sağlar –ki 2012’deki olağan kurultayda da listeyi delmişti- ile eski İstanbul İl Başkanı Ali Özcan delerek PM’ye girdi.
Kılıçdaroğlu’nun listesini delen diğer iki isim ise bağımsız sol kanat listesinde yer alan, kamuoyunda çok bilinen, aktif ve genç iki isim; Manisa Milletvekili Özgür Özel ile İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu oldu. Özel ve Erdoğdu hem örgütle hem de politik duruşları ile PM listesini delmişlerdir.
Kılıçdaroğlu listesinden PM dışında kalan 4 kişiden 2’si önemliydi. İlki Türkiye’nin dış politikada özellikle de, Ortadoğu’da yaşadığı sıkıntılar karşısında partiye büyük katkısı olabilecek olan Murat Özçelik’ti. Özçelik, 2007’de Irak Özel Temsilciliği, 2009’da Irak Büyükelçiliği yaptıktan sonra 2011’de Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı görevlerinde bulundu. Bu görevdeyken hükümetin dış politika tercihleri nedeniyle alındı. Partiye davet edilen, anahtar listeye konulan yeni bir isim konusunda parti yönetimi iyi sınav veremedi.
Liste dışında kalan ikinci isim, Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’tır. Kılıçdaroğlu ile uzun süredir çalışan genel başkan yardımcısının PM dışında kalması da düşündürücüdür.
Kuşkusuz yeni yönetimin üzerinde en çok düşünmesi gereken konu, BYKP adayları dışında doğrudan PM adaylarının aldıkları oylardır. Dikkat çekmek istediğim konu isimler değil oylardır.
CHP’nin mevcut kurultay delege sayısı 1216’dır. Yapılan PM seçiminde en yüksek oy 665 (İhsan Özkes), en düşük oy ise 334’tür (Ali Özcan).
Peki iki yıl önce yapılan 34. Olağan kurultayda bu rakamlar ne idi?
İki yıl önce yapılan olağan kurultayda ise en yüksek oy 902 (Haluk Koç), en düşük oy 574’tür (İbrahim Yener). Yine iki yıl önceki kurultayda PM’ye giren ilk on isimin aldığı oylar şöyledir; 902 (Haluk Koç), 878 (Şafak Pavey), 876 (Adnan Keskin), 871 (Umut Oran), 850 (Murat Karayalçın), 838 (Faik Öztrak), 821 (Ayşe Gülsün Bilgehan), 803 (Gökhan Günaydın), 787 (Engin Altay), 787 (İhsan Özkes).
Bu olağanüstü kurultayda ise PM’ye giren ilk on isimin aldığı oylar şöyledir; 665 (İhsan Özkeş) 642 (Şafak Pavey), 619 (Veli Ağbaba), 605 (Tuncay Özkan), 588 (Durdu Özbolat), 583 (Tekin Bingöl), 564 (Haluk Koç), 555 (Volkan Canalioğlu), 551 (Kadir Gökmen Öğüt), 518 (İlhan Cihaner).
İki yıl ara ile yapılan kurultaylarda seçilen ilk 10 ismin aldıkları oyları karşılaştırdığımızda ciddi bir fark olduğu açıktır. Bu fark, hem Genel Başkanlık seçimine hem de PM seçimine yansımıştır.
Delege partide ben de varım demiştir. Yine örgüt Kılıçdaroğlu’na desteğini, listesine sahip çıkarak vermiştir.
Bu sonuçlar, yeni dönemde CHP yönetimine iki önemli görev yüklemektedir.
İlki, CHP’nin güçlü, uyumlu ve Yeni CHP’yi sahiplenmiş bir kadro ile ülkenin yaşadığı sorunlara alternatif çözümler üreteni toplum umut verecek bir Türkiye Vizyonu metni ortaya koymasıdır. Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki dönemde önceliği bu olmalıdır.
İkincisi ise ver/me/diği oylarla yönetime mesajını veren örgütle bağları hem siyasal hem de politik olarak yeniden kurmaktır. Bu, sadece parti politikaların belirlenmesinde yerelden gelecek taleplere kulak vermekle sınırlı değildir. Bu aynı zamanda, parti politikalarının kamuoyuna taşınmasında örgütün daha etkili olmasıyla mümkündür. Yani örgüt de, parti politikalarının parçası haline gelmelidir. O politikaları halka taşıyabilmelidir. Tavan ile taban arasındaki politik uyum ise var olanların etkili kullanılması ve/veya yenilerinin (parti okulu, düşünce kuruluşu, dönemlik politika notları vs. ile) kurulması ve etkili çalışması olabilir.
CHP eğer 2015 için, Türkiye’nin umudu olmayı hedefliyorsa bu kurultay sonuçlarını iyi okumakla başlamalıdır.
@murataksoy