Siz hiç arkadaşınızı/meslektaşınızı hapse ‘uğurladınız mı?’
Ben 8 senede defalarca…
Son ana kadar metanetle durursunuz aslında içiniz kan ağlar…
Aileleriyle, evlatlarıyla özgürlükten mahpusluğa giden yoldaki son sarılışlarını izlersiniz…
Sonra kapılar kapanır onların/sizin/ailelerin üstüne…
Canınızdan bir parçayı bırakıp gelirsiniz…
Ben 8 senede defalarca…
Meslektaşlarımı, arkadaşlarımı; haksız/hukuksuz olduğu ortada olan, uyduruk suçlamalarla hapse ‘uğurladım’…
Ben 8 senede defalarca adliye koridorlarında ya da hapishane (Silivri) yollarında arkadaşlarımla yapacağım bir saatlik görüşe, yüzlerini kısacık da olsa görebilmenin mutluluğuyla gidip, içim ezilerek geri döndüm…
Gün oldu sıra bana geldi. Bu kez benim arkadaşlarım/meslektaşlarım ailemin yanında dimdik durdu, aylarca benim yüzümü haftada 1 saat görebilmek için kilometrelerce yol gitti/geldi.
Önce Gülencilerin adaleti katletmesini ‘seyrettik’. (Bir avuç insan itiraz etti.)
Sonra onlar tasfiye oldu, yerleri hemen dolduruldu, yeni hukuk facialarına şahitlik ettik/ettirildik.
O zamanlar ‘kimi kitaplar bombadan daha tehlikelidir’ söylemi revaçtaydı.
Şimdi meslek hayatları 30 ila 62 yıl arasında değişen kişilerin haberlerini/karikatürlerini ‘terör suçu’ kapsamına almak/iftirası atmak…
‘Eski Cumhuriyet’ çalışanlarından 5 yılın altında ceza alan 6 kişi yeniden cezaevine girdi.
Adeta ilk derece mahkemenin noteri gibi çalışan İstinaf Mahkemeleri’nden birinin kararıyla, seçimlerin geçmesinin hemen ardından kaybedildi özgürlük.
Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Emre İper, Güray Öz , Musa Kart, Hakan Kara…
Yakın arkadaşları, aileleri onları uğurladık…
Öğlen saatlerinde adliye yoluna (Bülent Özdoğan ile) , dünyanın yakından tanıdığı karikatürist Musa Kart ve eşi Sevinç Hanım ile birlikte çıktık.
Musa Abi’nin o kadar çok seveni var ki telefonu hiç durmadı.
Bu arada sadece ‘eski Cumhuriyet’ yazar ve yöneticileri için değil haksızlığa uğrayan pek çok kişi için çaba sarfeden/Adalet Yürüyüşü ile kamuoyunun bu konuya dikkatini yoğunlaştıran CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu aradı.
Sabah saatlerinde kulislere Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümü için yapılan törende CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'le İstinaf Mahkemeleri ile ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı konusunda konuştuğu bilgisi yayılmıştı. Adalet Bakanı’nın da Ankara'da başlayan İstinaf Mahkemeleri'nin yargıdakı rolü ile ilgili toplantıya atıfta bulunduğu söylenmişti.
Kılıçdaroğlu hem ‘adalet arayışındaki’ son durumla ilgili konuştu hem de Musa Kart’a uğradığı/uğranılan haksızlığa karşı desteğini belirtti. Bu arada her ikimiz de Kılıçdaroğlu’na linç girişiminden dolayı geçmiş olsun dileklerimizi ilettik.
Telefonu kapattıktan sonra düşündüm.
Hattın bir ucunda içi boş iddianamelerle/haberden suç üreten zihinlerle/intikam hırsıyla, aylarca hapiste kalmış/kalacak gazeteciler. Öte ucunda bir kaç gün önce saldırıya uğramış ana muhalefet lideri. Ve her iki taraf birbirine ‘geçmiş olsun’ diyor.
Ülkenin ana muhalefet liderine organize olduğu her halinden belli saldırıyı yapanlar/yumruk atanlar, aralarında iktidar mensuplarının da bulunduğu kimilerince kahraman ilan edilip serbest bırakılıyor.
Aralarında şimdi Turizm Bakanı olan kişinin şirketini (ETS) aramak da dahil akla ziyan suçlamalarla ceza alan Musa Kart ve arkadaşlarımız hapse giriyor. (Benim de içinde bulunduğum ‘eski Cumhuriyet’ çalışanı 6 kişi Yargıtay kararını bekliyor.) Yarın öbür gün iktidar mensuplarından biri ‘karikatür/haber linçten tehlikelidir’ derse şaşırmayacağım.
Bu yazıyı hapis yolunda kısa bir molada, çay-simit eşliğinde Musa Abi’den dört yaşındaki torunuyla ilgili dinlediğim bir anekdotla bitirmek istiyorum. Torununun gittiği yuvaya bir kedi yavrusu gelir. Eve geldiğinde heyecanla dedesine anlatır. Musa Abi rengini sorar. Yanıtı ‘ders’ gibidir: Ne farkeder dede. Neşeli, kıpır kıpır, özgür bir kedi işte..
Torunu şimdi dedesini seyahate çıktı biliyor. Hakan Kara’nın evladı artık ‘büyüdü’… O bir sene sonraki yaz tatili için (15 ay) söz alarak babasıyla vedalaşıyor. Emre İper’in evlatları dün gece koynundan çıkmıyor. Türkiye sadece ‘eski Cumhuriyet’ çalışanlarına değil bu memlekette fikirleri yüzünden binlerce insana içeride ve dışarıda acı veren bir ülke artık. Ama bu memleket bizim, hepimizin… Birgün özgürlüğü ve barışı bu memlekete elele getireceğiz.