Ocak ayının ilk yarısında Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı açıklanacak. Masanın farklı partilerinin yöneticilerinden duyduğum bilgi bu.
Gelecek Partisi'nin ev sahipliğinde yapılacak ilk toplantıda, -ki Temel Karamollaoğlu'nun sağlık durumuna göre muhtemelen ay sonunda olacak- yol haritası ve kurmayların çalıştığı başlıklar netleşecek, varsa pürüzler giderilecek. Ardından ocak ortasında aday belirleme için son tur yapılacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun televizyonların Ankara temsilcilerine bir kez daha vurguladığı gibi 'masadaki liderler isterse aday olacak…' Masadaki liderlerin özellikle İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 'kazanacak aday' noktasını vurgulayarak Kılıçdaroğlu'nun adaylığına çok sıcak bakmadığı bilinen bir gerçek. Aynı zamanda CHP'nin iki belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ı 'aday olarak gündemde tuttuğunu da' biliyoruz.
Akşener, İmamoğlu'na 'siyasi yasak' sürecini başlatan mahkeme kararı sonrası kendi açısından aldığı başarılı-akılcı siyasi pozisyonla bana kalırsa CHP'ye ve liderine son bir kez mesaj verdi. İmamoğlu'nu 'adı konulmamış aday olarak' öne çıkaran, bunu yaparken CHP liderinden farklı duran bir tavır sergiledi. Kılıçdaroğlu'nun adını vermeden 'parti içişlerine karışmak olarak' yorumladığı bu tavır yarın İYİ Parti'nin grup toplantısında nasıl yanıtlanacak hep beraber göreceğiz.
Gelelim Kılıçdaroğlu'nun Ekrem İmamoğlu'nu Meclis'e ve partinin grup toplantısına çağırarak verdiği mesajlara-fotoğraflara. Detayları T24'ün haberinde bulunan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında en öne çıkan bölüm, aralarındaki ilişkiyi 'baba-oğul' olarak tarif etmesiydi. Bu metafor bir yandan bir hiyerarşi, bir yandan da devamlılık tarif ediyor şeklinde okunabilir. Yani Kılıçdaroğlu bir yandan "partinin bir numaralı ismi benim, Cumhurbaşkanlığı adaylığını istiyorum", diğer yandan "Ama benden sonra parti yönetiminde senin şansın büyük" mesajı vermiş gibi duruyor.
Konuşmadan sonra görüş aldığım CHP'li bir grup yöneticiden aldığım notlar şu yönde:
- Kemal Bey ile Ekrem Bey arasındaki bu fotoğraf-diyalog, CHP içinde kendini bu isimlere göre konumlayanları, en azından seçimlere kadar bir arada tutacak güçte. Bu fotoğraftaki birlik hâlini hangi taraf bir diğeri aleyhine bozarsa siyasi olarak yara alır.
Mansur Yavaş da bu güç birliğinin içinde. (Sorum üzerine) Onun herhangi bir başka partinin adayı olarak ortaya çıkmayacağını hem karakteri hem de özel görüşmelerde söylediklerinden biliyoruz. Her iki isim de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kim aday olursa onun yanında çalışacak. (Bu konuda ilk yazıyı CHP'nin Edirne toplantısına katıldıktan sonra oradaki bir genel başkan yardımcısının aktardığı bilgilerle yazmıştım.)
- Partinin şu anda sorun olan tek alanı İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Ekrem İmamoğlu arasındaki gergin ilişki. Bunun da çözülmesi için Genel Başkan Kılıçdaroğlu devrede. İmamoğlu Fatih Altaylı'ya verdiği demeçte bunu 'nezaketle' tarif ediyor.
- Meral Akşener'in grup toplantısında Genel Başkan'ın 'içişlerine karışmak eleştirisine' vereceği yanıtın tonu önemli. Yarın dikkatle izleyeceğiz.
- Genel Başkan HDP'ye yapılanlar konusunu temel hak ve özgürlükler kapsamında okuyor. Masadaki çoğu parti de öyle. Kemal Bey bu konuda önümüzdeki günlerde daha da farklı açıklamalar yapacak. İYİ Parti'nin bunlara hazırlıklı-duyarlı olması lazım.
Konuştuğum isimlerden aldığım başlıklar böyle. Benim anladığım aday belirleme süreci yaklaştıkça masadaki siyasi hamle ve restleşmeleri daha çok göreceğiz. 20 gün ya da bir ay kaldı adayın açıklanmasına ama 20 dakika bile çok şeye gebe. İzleyip göreceğiz.
Ve son bir not:
Kılıçdaroğlu konuşmasını, "Herkes Bay Kemal'i beklesin" diye bitirdi.
Bu finalin, parti içine ve Altılı Masa'dan başlayarak dışarıya mesaj içeren bir dalga boyunda olduğunu düşünüyorum.
TIKLAYIN | Kılıçdaroğlu aday olursa CHP'nin 'altı artı iki' formülü
Murat Sabuncu kimdir?Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı. Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı. En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor. Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var. |