Sevgili Hakan, Hemen itiraf edeyim, bu hafta bir kurnazlık yapmayı tasarlamıştım. Amacım, sana yazacağım mektubu kısa sürede bitirip başka işlerle uğraşmaktı. Bunun için de siz gazetecilerin sık sık yaptığı gibi “uyanık bir yönteme başvurarak” hazır bir şeyleri mektuba doldurmak istemiştim. Ama olmadı. “Hazır malzeme”, epeyce elden geçmesi gereken bir haldeymiş meğer. Onun için tercüme ve düzenlemeyle uzun süre uğraşmam gerekti. Üstelik de kendi fikrimi söylemeye fazla yer kalmadı. Ama olsun. Mesele şu: Biliyorsun, birçok yabancı Türkiye’ye yerleşiyor. Bu ülkeyi seviyor, giderek onu kendi vatanı sayıyor. Bunlar arasında Ruslar, özellikle de Rus kadınlar ön sırada bulunuyor. Peki, neden Türkiye’yi tercih ediyorlar? Neden Rusya’yı terk ederek buraya yerleşiyorlar? Bu sorulara birçok cevap verildi bugüne kadar. En kapsamlı deneme, birkaç yıl önce internette ortaya çıkan “Türkiye’de yaşamak için 37 neden” adlı metindi. Kimin yazdığı bilinmiyor, ama Ruslar’ın Türkiye ile ilgili internet sitelerinde yaptığı tartışmalarda sıkça gündeme geliyor. Kısaltılarak çevrilmiş ve çeşitli yanlışlarla dolu versiyonu bazı Türk gazetelerinde de yer aldı. Şimdi, izninle, neredeyse tam tercüme ile bu “bildirge”yi aktarmak istiyorum. * * *Türkiye’de yaşamak için 37 neden: 1) Duvarlarında küfürlü yazılar, direklerinde fuhuş ilanları yok. 2) Neredeyse her zaman yaz, yılın 340 günü güneşli. 3) Kış olmadığı için her yıl beceriksizce tuzlanan yollarda çabucak heba olan kışlık elbise ve ayakkabılar almaya gerek yok. 4) Dört yanı sıcak denizlerle çevrili. 5) Her zaman taze sebze ve meyve var. 6) Rusya'da şehir sınırındaki 46 metrekarelik ve 20 yıllık iki odalı daireyi satıp, onun parasıyla Antalya'da iki tane 60 metrekarelik iki odalı daire almak mümkün. 7) Asık yüzlü ve şımarık Rus turistler dışında, buradaki herkes nazik ve güler yüzlü. 8) Adım başı insanı bezdiren evsizler, yoksullar, çocuklu Özbek dilenciler ve altın dişli Çingene falcılar yok. 9) Çalılıklar arasından alkolikler ve uyuşturucu bağımlıları çıkmıyor. Evlerin girişi temiz ve umumi tuvaletleri andırmıyor. 10) Uyuşturucu kullananlarla satanları hapse atıyorlar, para cezası ve ahlak dersi vererek salıvermiyorlar. 11) Komünistlerle milliyetçiler sürekli olarak elde bayrak sokaklarda dolaşmıyor. 12) Pencereden bakınca çöp yığınları, sarhoşlar ve elinde gamalı haç dilinde küfür olan dazlak gençler değil, deniz ve dağlar görülüyor. 13) Lenin’in ve votkanın değil, lalelerin ülkesinde yaşamak istiyorum. 14) Yasadışı sirenli Mercedesleri ve cebinde sahte milletvekili yardımcısı belgesi olan insan müsveddeleri yok. 15) Doğaüstü yetenekleri olduğunu iddia edenler, büyücüler, ölü dirilten soytarılar, garip tarikat temsilcileri ortalarda gezinmiyor. 16) Nüfus sorununu Çinli ve Özbek kabileler getirerek çözmüyorlar. 17) Sarhoş sürücüleri hapse atıp ehliyetini iptal ediyorlar, arabalarına da el koyuyorlar. 18) Suç oranı her yıl iki katına çıkmıyor; soygun ve saldırı için üç yıl hapis verip ertelemiyorlar, 10 yıl ağır cezaya çarptırıyorlar. 19) Üniversiteye koca bulmak ya da askerden kaçmak için değil, meslek edinmek ve topluma faydalı olmak için gidiyorlar. 20) Doktorlarla öğretmenlere saygı duyuyorlar. 21) Ekranlarda beş dakikada bir kepeklere karşı şampuan ile bira ve kanatlı kadın bağı reklamı yok. 22) Adres sorana küfür etmiyorlar. 23) Sözde emeklilik reformu ve aldatmaca ücret artışları yok. 24) Valiler ve belediye başkanları insanları öldürmüyor, rüşvet almıyor, fuhuş yuvalarında alem yapmıyor. 25) Yasalar önünde büyük küçük herkese eşit davranılıp saygı gösteriliyor. Çöplük polisleri, filoloji profesörlerini rahatsız etmiyor, coplamıyor ve gündüz gözüyle cebindeki parayı gasp etmiyor.
26) Kadınlar erkeklerden “pislik” sıfatıyla söz etmiyor, pazardan bulunan esmer satıcılar “eşsiz maçolar” olarak göklere çıkarılmıyor. 27) Erkekler, yukarıdaki sıfatı (“pislik”) hak etmek için uğraşmıyor. 28) Türkiye’de çocuklar, pedofillerin kurbanı değil, neredeyse “yarı tanrı” durumunda. 29) Manyaklar ve seri katiller yok. 30) Su kanallarından hepatit mikrobu yayılmıyor, insanlara kanalizasyon suyu içirmiyorlar. 31) Burada yola benzeyen acayip şeritler ve anlamsız yol işaretleri değil, gerçek yollar var. 32) Domuz yemiyorlar. 33) Türkiye’yi seçiyorum, çünkü AIDS'li ve veremli sayısının Afrika'dakinden bile çok olduğu ve kimsenin buna aldırmadığı bir ülkede yaşamak istemiyorum. 34) Burada sokaklar güvenli, yollarda korkarak gezmiyorsunuz. Yüz ruble ve cep telefonunuz için öldürülmüyorsunuz, ya da küpelerinizle birlikte kulaklarınızı da, yüzüklerinizle birlikte parmaklarınızı da kaybetmiyorsunuz. 35) Buradaki ticarette temel yöntem, rakiplerin üzerine kiralık katillerin sürülmesi değil. Rekabette ana üstünlük, kardeşinizin belediyede çalışması veya kayınbabanızın haber alma kurumunda görev yapması değil. 36) Burada hakkını aramak için polislere ve mahkemelere değil, haydutlara gitmek gerekmiyor. 37) En önemlisi, başka bir Tanrı’ya inansalar da Türkiye'de gerçek imanın olduğu söylenebilir. * * * Evet, “bildirge” böyle. Tabii internette Rusça ve Türkçe tarama yapıldığında başka benzeri şeyler de bulmak mümkün. Örneğin, bu metni selamlayan bir başka Rus, 37’yi “yuvarlak hesap” 50’ye tamamlamak için, Boğaz, hamsi, rakı, Türk kahvesi, Orhan Pamuk ve başka nedenler de gösteriyor. Bir şey daha var. Sanırım sen de yukarıdaki listeyi okurken bazı yerlerde isyan etmesen de “haydi canım!” demişsindir. Tam olarak gerçeğe uymayan, abartılı veya “Rusya’dan bıkmışlık içinde Türkiye’yi aşırı derecede göklere çıkaran” maddeler var. Bir de bir ara Türk basınında (geniş olarak da Milliyet’te) çıkan “alternatif liste”den söz etmek istiyorum. İlk listeden sonra, bazılarının da çıkıp “Türkiye’de yaşamamak için 35 neden” yazdığı bildirildi. Doğrusu kim ve nerede yazdı, ben bulamadım; ilk liste gibi bilinen ve yaygın bir “bildirge” de değil bu. Ama istersen ona da bir göz atmakta yarar var. * * * Türkiye’de yaşamamak için 35 neden: 1) Kadınlar laf atılmadan yolda yürüyemiyor. 2) Çocuklara tecavüz eden sapıklar var. 3) Eğitimden habersiz aileler, küstah ve bencil çocuklar yetiştiriyor. 4) Çocuklar hayatlarını ailelerine bırakıyor, sorumluluk almıyorlar. 5) Herkes herkese yalan söylüyor. 6) Herkes her şeyi çalıyor. Hesap öderken cüzdanınızdaki parayı bile çalabilirler. 7) Kadınlara ayrımcılık yapılıyor. 8) Her iş tanıdıkla hallediliyor 9) Erkeklere her şey mubah. 10) Deniz ve güneş ülkesinde kadınlar kapalı gezmek zorunda. 11) Misafirperver değiller. Türkler’e yabancı turistlerden daha iyi hizmet veriliyor. 12) Susmasını bilmiyor, durmadan gevezelik edip ses kirliliği yaratıyorlar. 13) Trafik kuralları umurlarında değil. 14) Domuz yemek mümkün değil. 15) Kağıt mendilci çocuklardan kurtulmak olanaksız. 16) Pazarda hemen kazıklıyorlar. 17) Ahlak kuralları çifte standartlı. 18) Cinsel korunma yöntemlerinden haberleri yok. Türk erkekleri AIDS’e yakalanmasının olanaksız olduğunu düşünüyor ve korunmuyor. 19) Cahiller ülkesi. 20) Bilgi ve kültürden bihaberler. Tek okudukları futbol ve dedikodu haberleri. 21) Televizyonda ahmakça diziler var. 22) Güvenlik sorunu var. 23) Başka halklarla barış içinde yaşamasını bilmiyorlar. 24) Hep terör eylemleri oluyor. 25) Ortalama gelir çok düşük. 26) Yurtsever değiller, hepsinin tek derdi ülkeden kaçmak. 27) Dinleri yasakladığı ve vücutları da kaldırmadığı için alkol yerine uyuşturucu içiyorlar. 28) Para için her şeyi yaparlar. 29) Yasalar değil, kişisel bağlar işliyor. 30) Rus erkeklerinden nefret ediyorlar. 31) Yasaklar ülkesi. 32) Akraba evliliklerinden özürlü çocuklar doğuyor. 33) Hediyelik eşyaların üzerinde hep resmini koyduklarına göre en çok penisleriyle övünüyorlar. 34) Evcil hayvanlara eziyet ediyorlar. 35) Rusya’mızın hep düşmanı oldular. * * * İşte böyle. Dedim ya, ben yorum yapmıyorum. Zaten yerim de kalmadı pek. Ama iki cümle etmeden geçmeyeyim. Türkiye gerçekten çok güzel bir ülke. Bir arkadaşımın deyişiyle: “Tanrı, Türkler’e yeryüzü pastasının en güzel dilimlerinden birini sunmuş! Acaba Türkler bu kadar güzel bir dilimi hak edip etmediklerini düşünüyorlar mı?” Elbette her iki listenin de doğruları ve yanlışları var. Bu listeler önemli ölçüde duygular ve izlenimlerle oluşturulmuş. Bir de Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İnsani Gelişme Endeksi denilen bir şey var. Eğitim, sağlık, ortalama yaşam süresi, kadın-erkek eşitliği, gelirler, çeşitli başka sosyal ve ekonomik ölçütler tarafından belirlenen bu listeye göre, dünyada yaşanacak en iyi ülkeler sıralamasında Rusya 65'inci, Türkiye ise 83'üncü sırada yer alıyor. Ama insan yaşayacağı yeri seçerken “bilimsel” düşünemiyor. Büyük ölçüde izlenimleriyle ve duygularıyla karar veriyor. Ben neden yıllardır Türkiye’de yaşıyorum? Sen neden ömrünün yarısından fazlasını Rusya’da geçirdin ve neden şimdi memlekete döndün? Bu soruların cevabını vermek o kadar kolay mı? Bence değil. Ama insan kendini ne zaman, nerede, nasıl daha iyi ve rahat hissediyorsa, o zaman, orada ve öyle yaşamalı. Sana, kim bilir kendine hangi listeleri hazırlayıp yıllarca inceledikten sonra döndüğün “birinci” (yoksa “ikinci” mi deseydim?) vatanında bir kez daha mutluluk diliyorum. Nataşa