Referandum sonrası beklendiği gibi güç savaşları başladı. Güç yörüngesindeki uçuşlarını bozmak istemeyenler ister istemez rakip olan, olacak güç yoldaşlarını ekarte etmeye çalışıyor. Güçler savaşı tüm hızıyla devam edecek gibi görünüyor.
Aşağılama, dışlama, hedef gösterme üzerinden yürüyen propaganda savaşlarının uzun yıllardır failleri olan kimi yazarlar 'biz özeleştiri yapanlarız' diyerek Ak Parti içindeki çürümenin ortaklığından kurtulmaya çalışıyor. Sorun İslamcı olma olmama değil, çürümeye göz yummalarıdır.
Bu güçler savaşından daha çok çürüme ve gerileme çıkacaktır. Zira artık hukuka geri dönme şansları yoktur. Tarafların birbirine söyledikleri ağır laflar için konuşması gereken Erdoğan sessizliğini koruyorsa kimsenin 'kabul gören benim' deme hakkı yoktur.
Ak Parti'de sorun falanca kişinin gayri ahlaki duruşu değildir. Ak Parti'nin sorunu üşüşen sinekler değil, uzun süredir demokrasi ve hukuktan uzaklaşma kararıdır, referandum sonrası günah keçisi aramaları boşunadır.
Berkin Elvan'ın annesi meydanlarda yuhalatılırken ahlakı hatırlatmaları samimi değildir. Roboski'yi hatırlatanları topluca etiketleyenleri, çözüm süreci bitince iktidarın paralelinde tüm barışçı söylemleri topluca terörist ilan edenlerin şu andaki özeleştirileri hakikat arayışından değil, iktidarı tek başına ele geçirme hevesindendir. KHK ile ihraç edilenler sivil ölüme mahkum edilir, intiharların vuku bulduğunda duymamayı tercih edenlerin şimdi kendilerini temiz, vicdanlı ilan etmesi kimseyi kandıramaz.
Her vicdan sızlatan olayda susup, sıra kendisine geldiğinde ayağa kalkanların hesap vermeden kurtulacağını sanmaması gerekir. Ülkede güçler savaşı denkleminden başka seçenek bırakmayanların yıkıcı güç savaşıyla hem kendilerine hem topluma verecekleri zarara devam etmesi mukadderdir.
Yargı ayaklar altına alındığında susanların, insanı ve hukuki gelişim endekslerinde sürekli gerileyen Türkiye'yi görmeyip şimdi ilkeleri hatırlatanların, Mavi Marmara, Suriye , Mısır politikalarındaki hataları eleştirmeyenlerin şimdi özeleştiri yapması geri dönüşümsüz olanı geri dönüşümlü yapamaz. Yolsuzlukları görmeyip, telefon görüşmeleri raporu için Tübıtak yetkilileri görevden alınırken komplo teorilerine sığınanların şu an düne kadar her türlü gayri ahlaki tutumuna göz yumdukları birisine karşı çıkmaları kanmak isteyeni kandırabilir ama vicdanlarda mahkum olmalarını engelleyemez.
Sorun Cem Küçük değil, büyük, sorun kendileri. Göz yuma yuma buraya geldiler şimdi hesap vermeyi değil, günah keçisi bulmayı tercih ediyorlar. Şimdi kurban olarak Cem Küçük'ün kellesini almak istiyorlar, bilmiyorlar ki kelle almakla değil, ahlakı, hukuku kriter almakla işler düzelir.