Neredeyse hiçbir yerde bulamadığımız adaleti, futbolda da bulamamaya devam ediyoruz.
Futbol bir kitle sporu. Milyonlarca insanı etkileyen bir olay. Futbolda bile adalete olan güvenini kaybeden insanlar, hiçbir yerde adaleti bulma umudu taşıyamazlar. Futbol bu nedenle çok önemli. Siyasetle, iç politikayla, dış politikayla, sosyal olaylarla, sanatla, bilimle vs herkes ilgilenmiyor, ancak Türk halkının büyük çoğunluğu futbol ile ilgileniyor. Ama en çok ilgilendiği bir alanda da adaleti bulamıyor.
Bu nedenle Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun verdiği son karar Türkiye halkının çoğunluğu üzerinde bir travma etkisi yaratmıştır. Bu karardan sadece Fenerbahçe memnun olmuştur; Fenerbahçeli yöneticiler bundan memnun değilmiş gibi görünseler de; Fenerbahçe kulüp olarak ceza almadığı için, ayrıca aylardır tutuklu bulunan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da ceza almadığı için, Fenerbahçe memnundur.
Madem her şey taraftar sayısına ve bu çerçevede ortada dönen para miktarına vuruldu ve adalet bu niceliksel durumun altında ezildi kaldı, biz de o zaman herkesin anlayacağı bir dilden konuşalım:
Türkiye’de en fazla taraftar sayısına sahip olan takım Fenerbahçe’dir. Ancak Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un taraftar sayısının toplamı Fenerbahçe taraftar sayısının çok fazla üzerindedir, neredeyse üç katı fazladır. Bursaspor, Eskişehirspor, Gaziantepspor, Antalyaspor, Gençlerbirliği, Sivasspor, Kayserispor gibi diğer takımları da kattığımızda, Fenerbahçe ve diğerleri arasındaki bu fark daha da açılmaktadır.
Artık Türkiye’de futboldaki adalet de buharlaştığına göre, yapılması gereken iki şey kaldı:
1)Adaleti UEFA’nın sağlamasını beklemek.
2)TFF’nin bu kararlarını kabul etmeyen kulüplerin ligden toptan çekilmesi.
UEFA önümüzdeki günlerde, “Benim bu kararı kabul etmem mümkün değildir. PFDK, Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı boyutunda şike suçu işlendiğini tesbit ve kabul ediyor, ancak kulübe ceza vermiyor, bazı şahıslara ceza veriyor. Bu uygulama, şikeye yönelik caydırıcılık unsurunu tamamıyla ortadan kaldırdığı gibi, bir kulübü kayırmak dışında hiçbir anlam taşımamaktadır. Bu uygulama aynı zamanda, geçtiğimiz yıl eşit puanla şampiyonluğu kaçıran Trabzonpsor’un şampiyonluk kupasının da gasp edilmiş olması anlamına gelmektedir. Eğer TFF Tahkim Kurulu da bu kararı onaylarsa, ben önümüzdeki yıllarda Fenerbahçe’yi ve/veya tüm Türk takımlarını Avrupa şampiyonalarından men ederim” diye bir açıklama yapsın, bakalım ne oluyor!
Ortalık yıkılır, TFF ve Fenerbahçe yönetimi titrer ve kendine gelir! PFDK’nın verdiği bu kararı bakalım o zaman Tahkim Kurulu onaylıyor mu?
İşte o zaman ortalık karışır, çünkü Avrupa’dan gelecek olan paralar bir anda yok olur! Önemli olan Avrupa’da olmak da değil. İş para oldu mu, bizim futbol sektörü yüksek voltaja kapılmış gibi olur, çizgi filmlerdeki elektrik çarpmış kedilere döner.
Bu nedenle UEFA bu açıklamayı Tahkim Kurulu kararından önce mutlaka yapmalı, tavrını açıkça ortaya koymalı, Türkiye’deki bu başıbozuk düzeni hizaya getirmelidir.
İkinci olarak, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor ve diğer kulüpler, PFDK’nın bu kararının kesinleşmesi durumunda, Spor Toto Süper Lig’den çekileceklerini bir an önce açıklasınlar, TFF’nin bu kararını kabul etmediklerini açıklasınlar, bu konuda ortaklaşa ve örgütlü bir biçimde hareket etsinler, bakın bakalım yine ne oluyor! Bu takımlar, “Biz bu rezilliği kabul etmiyoruz, Fenerbahçe ligde kendi başına oynasın, tek kale maç yapsın veya birkaç orta ayar takımla oynayıp, zaten kendi borusunun öttüğü ligde her yıl şampiyon olsun” desin, bakın bakalım o zaman ne oluyor!
İşte o zaman da TFF ve Fenerbahçe yönetimi, işte o zaman da Digitürk, İddaa, dekoder üreticileri ve satışçıları, paragöz futbol yazarları ve yorumcuları titrer ve kendine gelir!
Çünkü onların anlayabildiği tek dil budur! Onlara uzun uzun adaleti, dürüstlüğü anlatmak boşunaymış!
Onlar sadece paradan anladıklarına göre, onlarla para dilini konuşmak dışında bir çare kalmadı.
Ne kadar çok para, o kadar çok adalet!