Türkiye, kadın, erkek cinsiyetini kimlikte renk renk ayıran tek ülkedir herhalde. Bu dayatma, bu kategorileştirme daha gözlerimizi açar açmaz başlıyor bize verilen renklerle.
Bizimki gibi ataerkil bir toplumda pembe kimliğiniz size mühür gibi vurulduysa, işiniz zor. Özellikle Türkiye’nin pek çok yerinde insanlar hâlâ kız çocuğu olduğunda sevinemiyor, göğsünü gere gere “kızım oldu” diye gezemiyorken…
Kadınlığın daha doğmadan bile neredeyse bir günahmış gibi hissettirilmesi nedendir peki? Toplumun belirlediği bir “erkek” kavramının bu denli el üstünde tutulması nedendir? Tarihte anaerkil bir toplum olmamız ve genetik kodlarımızda erkeklikle ilgili ezikliğin kayıtlı olması mı şimdilerde erkeklerin kadınlar üstünde bu kadar söz sahibi olmak istemesine sebep olan... Artık kaç tane çocuk doğuracaklarına veya kürtaj olup olamayacaklarına erkekler tarafından karar verilmesi gibi, kadın kendi bedeni üzerinde neredeyse hiçbir hak iddia edemeyecek bir hâle nasıl mahkûm edildi?
Belki de kadınların aslında çok daha güçlü olması içten içe bizi rahatsız eden. Her geçen gün giderek artan kadın cinayetlerinin, şiddetin, tecavüzlerin, yine toplumun belirlediği “kadın” kavramıyla ilgili algının giderek keskinleşmesinin bir sonucu olduğu ortada… Kadınların geceleri dışarı çıkmalarının doğru olup olmadığının bile tartışma konusu olabildiği bir düzende hangi eşitlik ve özgürlükten bahsedebiliriz? Trans kadınların ve trans erkeklerin yaşadığı pek çok sorun da, özünde, bu dengesiz cinsiyet algısından ve kadınların küçümsenmesinden besleniyor.
Yakın zamanda çıkan haberlere göre Türkiye'de de yeni kimlikler yolda. Ama uygulamanın ne zaman yürürlüğe gireceği hâlâ net olarak belli değil. Haberlere göre yeni kimlikler tek renk olacak. Bu durum belki nicelerimizin hayatını önemli ölçüde değiştirecek. Çünkü en azından kimliğimizi çıkardığımız yerlerde “bu sen değilsin”, “bir de utanmadan kız kardeşinin kimliğini gösteriyorsun” vb. tepkiler almayacağız veya bir sürü resmi kurumda açıklama yapmamız ve alay konusu olmamız gerekmeyecek. Biz henüz doğduğumuzda kendi içimizde bölünürken ve hâlâ renklerle uğraşırken, diğer ülkelerde resim çok daha derinden değişmeye başlamış durumda.
Hindistan’da Yüksek Mahkeme, transların nüfus cüzdanı, pasaport ve ehliyetlerdeki cinsiyet kısmında tıpkı kadın ve erkekler gibi tanımlanarak cinsiyet hanesine "trans" yazılmasını öngören kararı kabul etti. Mahkeme, “herkes kendi cinsiyetini seçme hakkına sahiptir,” hükmünde bulundu. [1]
Arjantin’de kimlikte cinsiyet hanesinin değişmesi için beyan yeterli. Ülkedeki cinsiyet kimliği yasası, vatandaşların herhangi bir psikiyatrik tetkik ya da ameliyat sürecinden geçmeden cinsiyetlerinin tanınmasına olanak sağlıyor. [2]
Danimaka cinsiyet tahsisi için klinik tanı istemeyen ilk Avrupa ülkesi. Bugün Danimarkalı parlementerler kimlikte yazan cinsiyetin değiştirilmesi için gerekli sayılan bir dizi kuralın yer almadığı yeni bir yasayı kabul etti.
Danimarka böylece 'Cinsiyet Kimlik Bozukluğu' tanısı veya herhangi bir psikolojik değerlendirme / görüş gibi bir zorunluluk olmaksızın kişilerin kendilerini tanımladıkları cinsiyetlerini kimliklerine kaydettirebileceği ilk Avrupa ülkesi oldu. Bu değişiklikle Danimarka parlamentosu aynı zamanda tıbbi müdahale, zorunlu cerrahi müdahale ve zorunlu kısırlaştırma gibi koşulları kaldırdı. Yani hormon terapisi görmemiş, hiçbir ameliyat olmamış ve üreme yeteneği olan biri de biyolojik cinsiyetine aykırı cinsiyetin tahsis edildiği bir kimliğe sahip olabilecek. 1 Eylül 2014 tarihinde yürürlüğe girecek olan yasa kişiye devlet tarafından dayatılan herhangi bir şart olmaksızın sadece beyanda bulunarak kimliğini değiştirme hakkı tanıyor; tek yapılması gereken başvurmak ve 6 ay sonra kişisel olarak makama giderek beyanını teyit etmek. [3]
Türkiye'de cinsiyet değişikliği talebinin koşulları
Günümüz Türkiye’sine baktığımızda, demokrasimizin böyle bir noktaya gelmesi için çok yol kat etmek gerektiğini görüyoruz. Yasaların cinsiyet kimliğiyle ilgili düzenlenmesi ve bütün alt birimlerin konuyla ilgili bilgilendirilmesi gerekiyor. Bütün süreçlerimizi tamamlamamıza ve Medeni Kanun’da belirtilen maddeleri yerine getirmemize rağmen adliyelerde süren savaşımız bitmiyor. Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesine göre, cinsiyet değişikliği talep eden şahısların bazı şartlara sahip olması gerekiyor. Cinsiyet değiştirmek için şartlar şöyle sylılıyor:
- 18 yaşını doldurmuş olmak
- Bekâr olmak
- Ruh sağlığı açısından cinsiyet değişikliğinin zorunlu olması (Rapor olmalı)
- Üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun olmak (Rapor olmalı) [4]
Psikiyatri süreci, hormon süreci, isim değiştirme, bir dizi operasyon derken, durum bu kadar zorlayıcı ve duygusal adaptasyon isteyen bir süreçken, daha da zorlaştırılmamalı. Bu gibi alanlarda çalışan insanların bilgi sahibi olması, bizim onları değil onların bizi yönlendirmesi gerekiyor.
Askerlikle ilgili durum da böyle; sistemde cinsiyetiniz "erkek" olarak değişince celp kâğıdınız eve geliyor. Ve bir dizi test, açıklama, psikiyatri, kadın doğum derken, heyet nihayet “askerliğe elverişli değildir” raporunu veriyor. Zaten bir sürü operasyondan geçmiş bir durumdayken askerlik görevi için nasıl elverişli olabiliriz?..
Sistemde birçok şeyin düzeltilmesine ihtiyaç var. Buradayız alışın, arşınlamayın çalışın…
_______________________________________
[1] Atlas Sibel Arslan Kaos GL, 16 Nisan 2014
http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=16348
[2] Ömer Akpınar Kaos GL 29 Eylül 2013
http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14907
[3] http://www.ilga-europe.org/home/news/for_media/media_releases/denmark_becomes_the_first_european_country_to_allow_legal_change_of_gender_without_clinical_diagnosis
[4] http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2013-103-1234