"Elde etmiş olduğunuz parlak zaferleri öğrenmekle ne kadar heyecanlı ve mutlu olduğumu anlatmam mümkün değil: O zaferler ki ikinci vatanımız olan Türkiye'ye yeni bir başarı ve gelişme dönemi açacaktır... Çünkü yüksek malumları olduğu üzere Türkiye her Lehli için çok saygın bir ülkedir ve hiçbir Lehli ülkeleri Lehistan'ın taksim edilmesini tanımayan tek hükümet olduğunu sonsuza kadar unutmayacaktır."[1]
Yukarıdaki satırları İzmir'in Yunan işgalinden kurtuluşunun hemen sonrasında, hem zaferi kutlamak hem de Türkiye'nin Lehistan'daki ilk temsilcisi olmak teklifiyle Varşova Kredi Bankası Müdürü Lodvik Zaklovazeski'nin 16 Eylül 1922'de Mustafa Kemal'e yazdığı mektuptan aldım.
Önceki yazımın sonunda, Nisan 1921'de ilk kez Polonya ile Ankara arasında bir temas olduğundan bahsetmiştim. Anlaşıldığı kadarıyla 1919–1921 yılları arasında işgal atındaki İstanbul'da bulunan Polonya Delegasyonu Sekreteri sıfatı taşıyan ve İstanbul'daki Leh milliyetçileriyle gizli bağlantıları bulunan Tadeusz Gasztowtt, Karadeniz üzerinden Ankara'ya ulaşmış, tamamen gizlilik altında gerçekleştirilen bu ziyaretinde Mustafa Kemal, Fevzi Paşa, Maliyeci Ferit Bey, Hüseyin Ragıp Bey ve Hamdullah Suphi Beyle görüşmelerde bulunmuş. Bu görüşmelerde Türk tarafı, Polonya'nın kendileri ile bağlantı kurmasından çok memnun olduklarını ifade ederek, bunun devam ettirilmesi için en yakın zamanda daimi bir temsilcinin gönderilmesini istediklerini belirtmiş.
Gel gör ki bu temas sırasında böylesine istekler beyan edilmiş olsa da, özellikle Bolşevik Devrimi ardından kurulan "Rusya Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti"nin Kurtuluş Savaşımız boyunca yardım elini uzatan ilk devlet olması, belki Lehler arzu etmiş olsa da, ta 1923 Lozan Konferansı dönemine kadar Polonya ile temsilcilik düzeyinde ilişkiye girilmesinde Ankara'nın çekingen davrandığı yorumuna götürüyor. Nedeni, bağımsızlığını tanımış olmasına rağmen, olurlarını almadan eski düşmanları Lehlerle ilişkiye girerek Sovyetleri ürkütmemek olmalı. Nitekim Polonya, Lozan Konferansına bir gözlemci gönderip İsmet İnönü'ye Türkiye ve Polonya arasında ikili antlaşma imzalamak istediklerini ve bu kapsamda Polonya hükümetinin İstanbul'daki temsilciliklerini kapatıp Ankara'da yeni bir temsilcilik açmak istediğini bildirdiğinde, Ankara üzerinden Moskova'daki elçimiz Ahmet Muhtar Beye bu konuda Sovyet Dışişleri Bakanı Çiçerin'i yoklaması talimat verilir. Aslında belki resmen buna gerek de yoktur ama anlaşılan İsmet Paşanın hassasiyeti devreye girmiş. Sonunda, Ahmet Muhtar Bey bir görüşmede sözü Lehlerin bu isteğine getirdiğinde, Çiçerin böyle bir gelişmenin gayet doğal olduğunu belirtecek ve bunun verdiği rahatlıkla yürütülen müzakereler ardından 23 Temmuz 1923 günü Lozan'da Türkiye ile Polonya arasında ilk defa dostluk, ticaret ve yerleşim antlaşmaları imzalanacaktır.
Anlaşılan daha atılan imzaların mürekkebi kurumadan Polonya, Wladyslaw Günther adlı bir diplomatını geçici işgüder olarak Ankara'ya yollamış. Bu Efendi de, yokluklar içindeki Ankara'nın Aktepe-Keçiören bölgesinde, "çatılarının aktığı, pencerelerinin rüzgârda savrulduğu, kar yağınca yolunun kapandığı… Hatta temsilciliğe gelen misafirlerin karlı yolda şarampole yuvarlandığı,"[2] bir bağ evi bulup Polonya Temsilciliği olarak kiralamış.
Genellikle tüm ülkelerin bugün dahi uygulaması böyledir, önden bir işgüder gönderilir, o kişi her şeyi hazırlar, gerekli binayı kiralar, dayar döşer, telefon vs. teknik gerekleri tamamlar, hatta şoför/uşak/aşçı/garson/bekçi, her ne lazımsa onları da bulup istihdam eder veeee, her şey tamamlanınca Elçi/Büyükelçi Efendi teşrif eder.
Polonya'nın Ankara temsilciliğinde de aynı süreç yaşanmış anlaşılan, ardından Haziran 1924'te ilk Elçi Roman Knoll teşrif etmiş ve Mustafa Kemal'e güven mektubunu sunmuş.
Ankara hazırmış anlaşılan, aynı ay içinde, Mustafa Kemal'in yakın silah arkadaşı ve onunla birlikte 19 Mayıs 1919'da Bandırma vapurundan Samsun'a çıkan 18 subaydan biri olan askeri hekim İbrahim Tali Öngören'i TC'nin temsilcisi olarak Varşova'ya göndermiş.
Roman Knoll geldiğinde, anlaşılan bakmış bu binanın yeri ve kendisi olacak gibi değil, tutmuş bu sütunlarda yer alan 11 Eylül 2022 tarihli yazımda bahsettiğim, hatta toplu bir fotoğrafını da verdiğim Evkaf Evlerinden birini kiralayıp temsilciliği oraya devretmiş. Keçiören'deki, bina ise yazlık konut olarak kullanılmaya başlanmış.
Ankara Hükümeti, İstanbul'da kalmak için direnen bazı diğer Avrupalı ülkelerin tersine, kendi arzusuyla yeni Türk başkentinde temsilcilik açan tarihi dost Polonya'yı kucaklamak arzusundadır elbette. Daha Roman Knoll Ankara'ya gelmeden İşgüder Wladyslaw Günther'e, Polonya'ya hibe edilmek üzere bazı araziler önerir. O da -bana göre- Ankara'nın en güzel noktalarından birinde, gayet geniş bir araziyi beğenir.
Bugün hâlâ Polonya Büyükelçiliğinin bulunduğu bu araziden, bu sütunlarda yer alan diğer bir yazımda (9 Ekim 2022) bahsetmiş ve "O zamanlar Kavaklıdere'nin hem deresi hem de kavakları vardı," demiştim, "Dere, 'Seğmenler Parkı' diye bildiğiniz, üzüm bağlarıyla kaplı vadinin içinden, kavakların arasından akar, Polonya Büyükelçiliği bahçesini yalayarak 'Kuğulu Park'a, oradan da devamla Tunus Caddesi–Kennedy Caddesi–Atatürk Bulvarının buluştuğu alandaki 'Su Deposu'na ulaşırdı."
Günther'in çok girişken ve başarılı bir diplomat olduğu yayımlanmış olan anılarından anlaşılıyor. Adam tutmuş inşa edilecek binanın Polonya mimarisinin estetik hatlarını izlemesi gerektiğine karar vermiş, bununla da kalmamış, kendi Dışişleri Bakanlığına, "Haddim olmadan," ifadesinin yer aldığı bir mesaj göndererek, yeni binanın Varşova'da bulunan Neoklasik "Belweder Sarayı"na benzemesini önermiş, onay da elde etmiş. Hemen ardından binanın tasarımı için Polonyalı Mimar Karol Iwanicki ile sözleşme imzalanmış.
Yeni büyükelçiliklerini inşa edebilmeleri için yabancı ülkelere arazi hibe edebilmesini sağlayan yasanın 1925 yılında yürülüğe girmesiyle, Türk Hükümetinin söz konusu araziyi Polonya'ya hibe ettiğini görüyoruz. Hatta Varşova'da Türk temsilciliği için Polonya Hükümetinin hibe ettiği arazi büyüklüğüne erişmesi için, mevcut arazinin sağında solunda bulunan araziler de Tük Hükümeti tarafından satın alınarak Polonya'ya devredilmiş. Polonya temsilciliği binası inşaatı muhtemelen bütçe imkânsızlıkları nedeniyle ancak 1926'da başlar, epeyce de uzun sürer, ancak 1929'da tamamlanabilir.
Aradaki dönemde şu veya bu nedenle Polonya elçilerinin sık sık değiştiğini görüyoruz. Sonunda yeni binaya yerleşmek keyfine varan, Elçi sıfatıyla 1928'de Ankara'ya gelen, -1930'da Büyükelçiliğe terfi edecek- Kazimierz Olszowski olacaktır.
Mimar Karol Iwanicki'nin tasarımı olan binanın yapımını üstlenen müteahhit Jak Acıman'dır. Bu zattan da 16 Ekim 2022 tarihli yazımda uzun uzun bahsetmiştim. (Aynı yıllarda Ankara'da yeni temsilciliklerin kurulmalarını anlatırken aynı kişilerle karşılaşmak gayet doğal, değil mi!)
1934 yılına geldiğimizde, o sırada görevde bulunan Büyükelçi Jerzy Potocki'nin, kendi Hükümetinden aldığı izinle kendi arazilerine bitişik, satışa çıkarılmış bir arsayı da satın alarak, Büyükelçilik yerleşkilerini daha da genişlettiğini görüyoruz. Ancak hemen ertesinde bir talihsizlik yaşanacak, 1935 yılında ana binanın bodrumunda çıkan yangın hızla yayılacak, gerek bu bina gerek Büyükelçinin konutu ciddi boyutta hasar görecektir. Jak Acıman'ın tekrar daveti gerekir elbette, fakat önemli Neoklasik detaylar taşıyan binanın restorasyonu kolay iş değildir. Acıman yurt içinden ve dışından çok sayıda uzman zanaatkâr getirtmek zorunda kalır.
Tahmin edileceği gibi faaliyetini sürdürebilmesi için geçici de olsa Polonya'ya başka bir bina gerekir. Bu defa Atatürk Bulvarı üzerinde, Çankaya'dan Ulus yönüne giderken, Meşrutiyet Caddesi köşesine gelmeden sağda yer alan iki villadan bir kiralanır; diğerini Mısır Büyükelçiliği kullanmaktadır.
Yanan binaların onarımının tam olarak hangi tarihte tamamlandığını bulamadım. Her neyse, bina bütün eski ihtişamıyla tamamlanmış ve yeniden kullanıma açılmış. Belirtilmesi gerek bir diğer husus, 1957 yılında Ankara Hükümetinin Atatürk Bulvarının genişletilmesi projesi kapsamında, Polonya Büyükelçiliğinden arazilerinin 811 m2'lik kısmını satın almak istemesi ve kabul görerek bu işlemin gerçekleştirilmesidir. Derken 1964'te bu defa Kuğulu Park yanından Atatürk Bulvarına bağlantı kararlaştırıldığında, varılan karşılıklı mutabakat ile Polonya Büyükelçiliğinden alınan bir bölümden bu yolun geçirilmiş olmasıdır. 14 Nisan 2000 tarihinde ise, o tarihte iki ülkenin Cumhurbaşkanları olan Süleyman Demirel ve Aleksander Kwasniewski'nin katıldıkları törenle bu yola "Polonya Caddesi" adının verilmiş olmasıdır.
Birkaç fotoğrafla günümüzdeki Polonya Büyükelçiliği yerleşkesine bir göz atalım:
Bu yazıyı önemli bir şahsiyeti anmadan bitirmek olmaz. İkinci Dünya Savaşını da kapsayan 1936-1945 yılları arasında Michal Sokolnicki ülkesinin Büyükelçisi olarak Ankara'da görev yapar. Bu kişi, zamanında ülkesinin bağımsızlık mücadelesi sırasında büyük hizmetler vermiş bir tarihçi ve diplomattır. Ülkelerinin İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından işgal edilmesi ertesinde, Almanya'nın Polonya Büyükelçiliğinin kapatılıp yerleşkenin kendilerine teslim edilmesi için büyük baskı yapmasına karşın Ankara Hükümeti bu talebi kararlılıkla kabul etmez ve Michal Sokolnicki'ye bir büyükelçiye gösterilmesi gereken saygıyı göstermeye devam eder. Ancak 1945'te Ankara'nın Varşova'da kurulan geçici komünist hükümeti tanımasıyla görevinden ayrılması gerekir, fakat ülkesine dönmeyerek Ankara'ya yerleşir. 1967'de ölümüne kadar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Rus Felsefesi hocalığı yapar, bu dönemde "Ankara Günlüğü" başlığıyla yayımlanan değerli bir anı kitabı da kaleme alır. Mezarı Cebeci Asri Mezarlığındadır.
[1] Arşivlerden naklen: Odabaşı, Hadiye Yılmaz, Türkiye-Polonya İlişkilerinin Tesisinde Başlıca Dış Dinamiklerin Fonksiyonu, Journal of Universal History Studies (JUHIS), 2(2), s. 322, December 2019. (Günümüz Türkçesine çeviren Şefik Onat).
[2] Özalp, Dr.Koray & Aydoğan, Tolga; Ankara'daki Diplomatik Misyonlar, 1920-1970, s. 283, Galata Yayıncılık, Ankara 2022.
[3] https://yavuziscen.blogspot.com/p/eski-ankara-fotograflar-10.html
Şefik Onat kimdir? Şefik Onat, TED Ankara Koleji ve Londra Hendon Grammar School'da lise eğitiminin ardından A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1966 – 1982 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı mensubu diplomat olarak Bakanlıktaki görevlerinin dışında OECD İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Paris), Jakarta ve Islamabad T.C. Büyükelçilikleri, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde (New York) görev yapmıştır. 1982 – 1983 yıllarında Başbakanlık/Devlet Bakanlığı Özel Danışmanlığında bulunduktan sonra devlet memuriyetinden ayrılmıştır. 1984 – 1995 yılları arasında özel sektörde üç farklı şirkette üst düzey yöneticilik hizmetini takiben, 1996'da TOKI tarafından gerçekleştirilen B.M. HABITAT II Konferansının Konferans Hizmetleri Koordinatörü olarak Türkiye tarihinde yapılan en büyük ve en kapsamlı uluslararası organizasyonun sorumluluğunu üstlenmiştir. Bu konferansın ardından, 1997- 2010 yılları arasında, kendi kurduğu "ASİTANE Etkinlikler" firması eliyle, kamu kuruluşları ya da yerli ve yabancı Birlikler/Dernekler/Şirketlerin çeşitli ulusal ve uluslararası kongre, konferans, tanıtım, özel etkinlik, gösteri organizasyonlarını gerçekleştirmiştir. Öte yandan, Mimar Prof. Suha Özkan'la birlikte, 2006 yılında tüm dünya mimarlarının çalışmalarını internet ortamında tam eşitlik ilkeleri kapsamında yayınlayabildikleri ve yarıştıkları "World Architecture Community"i kurmuştur. 2010 başından itibaren kendini tamamen emekli ederek eşiyle birlikte Bodrum'a yerleşmiş ve bütünüyle, her zaman özel merakı olan tiyatro ve tarihi roman alanlarında yazmaya yönelmiştir. Tiyatro yazarı olarak, geçmiş yıllarda TRT'de "Radyo Tiyatrosu" ve "Arkası Yarın" programlarında, özgün + çeviri + uygulama niteliğinde 53 eseri yayınlanmıştır. Günümüze kadar sahne için 6 müzikal/müzikli oyun, 2 sahne oyunu, 5 film senaryosu yazan Onat'ın ayrıca 3 oyun çevirisi vardır. Yayımlanmış, editörlüğünü yaptığı 2 kitap ve bir tarihi roman dışında bir diğer tarihi roman ile diplomasi anılarının da yakında yayımlanması beklenmektedir. ONK Telif Ajansına bağlı bulunan Onat, T24 Haftalık ve EK Eleştiri Kültür Dergisi yazarları arasındadır. 1943 Ankara doğumlu, evli ve üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İngiliz "British Council"ın lisanslı İngilizce hocasıdır. |