Gelmiş geçmiş diktatörlerin yaşam öykülerini incelemek, bunlardan çıkarılması gereken dersleri, öğrencilere eğitimin her kademesinde öğretmenin yollarını aramak ve hatta okul çağı ötesinde de bellenmesini sağlamak bu konuda çok yararlı olur.
Savımızı örnekle pekiştirelim: Antonio de Oliveira Salazar buralarda az bilinen ama yaşam öyküsü bize bu konuda önemli bilgiler sağlayacak sabık diktatörlerdendir.
1889'da Portekiz'in bir köyünde doğmuş olan Salazar, gençliğinde din adamı olmayı istermiş, ancak zamanla fikrini değiştirmiş, ekonomi okumuş.
1926'da gerçekleştirilen askeri darbe sonucu oluşturulan yönetim, bazı çalkantılardan sonra 1928 de askeri rejimin en tutucu ve en baskıcı kanadının lideri olan ve tek aday olarak girdiği seçimde Cumhurbaşkanı seçilen General Carmona'nın güdümüne geçmişti. Tüm partiler kapatılmış, memleket mutlak bir diktatörlükle yönetilmeye başlanmıştı. Carmona, Salazar'ı önce Ticaret Bakanı sonra, 1932'de Başbakan olarak atadı. Zamanla tüm yetkileri üstlenen Salazar 1968'e kadar iş başında kaldı. Bu süre içinde sansür, propaganda ve hapis cezaları ile halk baskılanırken kiliseye 1910'den önce sahip olduğu hukuk, toplum ve eğitim imtiyazları yeniden verildi.
Salazar zamanında ekonomi nisbeten düzeldi ancak onun sömürge politikaları, giderek artan sorunlara yol açtı. Hindistan hükümetinin, topraklarında Portekizin işgal etmiş olduğu yerleri, ilhak etme konusundaki kararlılığı, diplomatik ilişkilerin kesilmesine ve Hintli pasif direnişçiler tarafından Portekiz mülklerinin kitlesel işgaline yol açtı, Portekiz'in güdümünde olan Goa, Diu ve Daman gibi bölgeler Hindistan tarafından işgal edildi.
Salazar, Portekiz'in Afrika ve Asya'daki sömürgeleri konusunda da son derecede cahildi ve kolonilerden vazgeçmek istemiyordu. Angolalılar bağımsızlıktan bahsetmeye başlayınca Afrikadaki askeri birlikleri takviye etti ve Savunma Bakanlığı'nı da üstlendi. 1961 ve 1964 yılları arasında Angola, Mozambik ve Portekiz Ginesi'nde sömürge savaşları patlak verdi. Portekiz, buraları da yitirdi.
PVDE ( Polícia de Vigilância e de Defesa do Estado) adlı gizli polis örgütü daha sonra PIDE (Polícia Internacional) oldu ve siyasi mahkumların işkenceye tabi tutuldukları, yok edildikleri merkezler olarak çalıştı.
Eylül 1968'de Salazar felç geçirdi. Cumhurbaşkanı, Marcello Caetano'yu yeni bir hükümet kurmakla görevlendirdi, ancak Salazar bu değişikliği fark etmedi. Ona, ülkenin artık kendisi tarafından yönetilmediği söylenmedi. Salazar, Başbakanlık konutunda yaşamaya devam etti. Salazar, 1970 de bu gerçekleri bilmeden, kavramadan öldü.
Salazar'ın kırk yıllık kahyası Bayan Maria de Jesus'un onu felç geçirdikten sonra, "sağlığı nedeniyle istifa etme" konusunda ikna etmeye çalışmaktan yorulduğu, ancak Salazar'ın bu öneriyi her duyduğunda "Gidemem. Bu ülkeyi yönetecek benden başka kimse yok" dediği bilinir.
Diktatörler'in çoğu Salazar gibidir: Kimi işin bittiğini bile anlamadan gider, kimi gittikten sonra anlar… Yeni Delhli Raj Nandi'nin "Bostan Korkulukları" şiirinden esinlenirsek onların bu özelliklerini belki daha güzel ifade edebiliriz:
Artık korkuluklar bile korkutamıyor / kuşları ve kargaları / Diktatörlerin heykelleri de öyle / Başları kuş pislikleriyle bezenmiş / Martılar, eskiden denizden söz açıldığında / balıklar kadar akla gelen / Martılar artık çöp eşeliyorlar karalarda / Havada toz, duman ve çürük kokusu.. / Ama onlar ne çok şeyin değiştiğini anlamıyorlar, / Farkında değiller, göremiyorlar / Eskiden yakaran, açılan avuçların / Sıkılmış yumruklara dönüştüğünü.
Selçuk Erez kimdir? Selçuk Erez lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladı. Daha sonra New York Columbia Üniversitesi Presbyterian Tıp Merkezi'nde kadın-doğum, Houston Baylor Üniversitesinde jinekolojik onkoloji eğitimi aldı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde emekli profesör. Bilgi Üniversitesinde Yaratıcılık" dersini vermekte. 2014-2018 İstanbul Tabip Odası Başkanlığı görevini yürüttü. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Onur Üyesi. |