ATİNA
Bugünden itibaren ve 365 gün boyunca 2023 yılı içinde olacağımızdan, yılın bu ilk günündeki yazıma herkese sağlık ve mutluluk dileklerimle başlamak istedim.
Geçmiş yıllara benzemeyecek olan 2023 yılında şimdilik en çok merak edilen konu, kuşkusuz bu yıl düzenlenecek seçimleri hangi ittifakın kazanacağı. Bugünkü iktidar mı, Altılı Masa mı? Bu soruya haliyle kesin bir cevap verebilecek kimse yok. Geçen ay içinde İstanbul'da bulunduğum günlerde herkesin kafasının içinde bu soru işareti dolaşıyordu. Seçimleri hangi ittifak gurubunun kazanacağı için yürütülen tahminlerin ise yarı yarıya olduğu izlenimini bıraktı bende.
Bu yılın içinde hemen hemen aynı aylarda Yunanistan'da da seçimler olacak. Ancak Yunan halkı kendi seçimlerine o kadar da odaklanmıyor. Çünkü anketler Başbakan Kiryakos Mitsotakis liderliğindeki muhafazakar Yeni Demokrasi Partisinin (YDP) kazanma şansının daha fazla olduğunu gösteriyor şimdilik.
Henüz yeterince heyecan uyandırmayan Yunanistan'daki seçimleri YDP de kazansa; Aleksis Tsipras liderliğindeki ana muhalefet Radikal Sol SYRİZA da kazansa biliniyor ki, ülkede öyle köklü bir değişiklik olmayacak. Bu bağlamda Yunan halkı kendi ulusal seçimlerinden çok Türkiye'deki seçimlerin akibetini daha fazla merak eder hale geldi denilebilir.
Bunun nedeni de iki yıldan bu yana süregelen ve 2022 yılı içinde doruklaşan Türk-Yunan ilişkilerindeki "tehditvari söylemlerin yerini çatışmaya bırakabileceği" yolunda her iki ülkedeki basının ortaya attığı hararetli iddialardan kaynaklanıyor.
Her iki ülkenin medya organları birbirleriyle yarışırcasına karşı tarafın ne denli "tahrikkâr, tehditkâr davrandığı ve savaş çığırtkanlığı yaptığı" gibi haber ve yorumları işliyor. Basın, kendi siyasetçilerinin ve özellikle sonradan "akademisyen" olan emekli askerlerinin halkı galeyana getiren bu söylem ve iddialara karşı "itfaiyecilik" yapacağı yerde yangına adeta körükle gidiyor.
Bu "kim daha milliyetçi" yarışı bazen o denli bir hal alıyor ki, Türk basınının Yunan basınından, Yunan basınının da Türk basınından yaptığı dezenformasyon örneği yalan yanlış alıntılar, adeta ping pong topuna dönüşüyor. Her iki ülkenin basını birbirine gaz vererek ortalığı velveleye veriyor.
Örnek verecek olursak: Mesela Yunan Genelkurmay Başkanlarının 1974'ten bu yana her yılın son aylarında Yunan adalarına düzenledikleri ziyaretler, Türk basınında şimdi "Atina'nın yeni bir provokasyon" gibi gösteriliyor.
Mesela Yunanistan'ın Ege'deki karasularını 12 mile çıkartması olasılığına karşı Türkiye'nin 1996'dan bu yana bunu bir "savaş nedeni" sayacağını yineleyen açıklamalar, Yunan basınında şimdi "Ankara'nın yeni provokasyonu" olarak gösteriliyor.
En üst düzey siyasetçilerden ilham alan Türk basını Türk silahlı kuvvetlerinin envaterine, İHA, SİHA, Kızılelma gibi "yerli ve milli" silahların, uçak gemilerinin, menzili "taa Atina'ya varacak" mesafedeki füzelerinin eklendiğini "gurur meselesi " yaparken; Yunanistan'ın Fransa'dan aldığı RAFALE uçakları nedeniyle "Atina'nın savaşa hazırlandığı" gibi manşetler atıyor.
Aynı şekilde Türkiye'nin bu denli silahlanmasını kendisine yönelik bir "tehdit" olarak gören Yunan basını da, Yunanistan'ın niçin daha fazla silahlanması gerektiği üzerine yapılan yorumlara yer veriyor. Yunan basınının bu meseleyi ne denli büyüttüğü, her zaman silahlanmalara karşı bir duruş sergileyen Yunan halkının çoğunluğunun Yunanistan'ın milyarlarca dolar harcadığı son silahlanmalarına pek tepki göstermediği dikkat çekiyor.
Bununla da kalmayıp "çatışmanın çıkacağı ayın mart ayı olacağı" gibi yürütülen tahminler ve iddialar da pahalılıkla mücadele eden halkı ürkütmeye yetiyor.
Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılının kutlanacağı 2023'te gerek Türkiye'de gerekse Yunanistan'da (ve de Güney Kıbrıs'ta) yapılacak seçim gününe kadar Türk - Yunan ilişkilerinde herhangi bir iyileşme beklenmezken; seçimlerden sonra siyasetçilerin aklı selim davranacakları gibi ümitler de beslenmiyor değil.
Yeni yılın barış ve huzur yılı olması dileklerimle...