Prof.Dr. Şükrü Hatun
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı
Uzunca bir süredir, gelişmiş ülkelerdeki gibi, ülkemizdeki diyabetli çocukların da başta sensörler olmak üzere diyabet teknolojilerine eşit erişiminin bir çocuk hakkı olduğunu, sensörlerin diyabetli çocukların kaderini değiştiren bir etkiye sahip olduğunu, son zamlarla birlikte en ucuz sensörün aylık maliyetinin 1400 liraya yükseldiğini, çocukları için her şeyi yapmak isteyen ailelerin gerekenleri yapamamaktan dolayı üzüntü ve çaresizlik içinde olduğunu, ülkemizin doğu bölgesinde sensör kullanımının % 3,6 civarında ve çok düşük olduğunu, bugünkü koşullarda sensörler gibi tedavide fark yaratan teknolojileri ihtiyacı olanların değil, sadece imkanı olanların kullanabildiğini ve bunun büyük bir haksızlık olduğunu anlatmaya çalıştık. Bunun için Anadolu Diyabet Derneği gibi kuruluşlar aylar süren kampanyalar yaptı, bizim gibi her ay ülkemizin değişik illerinden yüzlerce tip 1 diyabetli çocuk gören ve ailelerin dertlerini yakından bilen hekimler çalmadık kapı bırakmadı.
Bütün bu süreçte, ailelerin ziyareti ile konuya ilgi gösteren Tokat, Sivas, Kütahya, Bursa, Ordu ve en son Kastamonu valileri illerinde yarattıkları imkanlar ile diyabetli çocukların ailelerine 1 yıllık sensör desteği sağladılar, ayrıca İş Bankası ve Ziraat bankası gibi bazı bankalar da tip 1 diyabetli çocukları olan çalışanlarına ayda 1000 lira civarında sensör desteği sağlamaya başladı.Sensör desteği sağlayan her valiyi teşekkür etmek için arayan bir hekim olarak, valilerin insanlarla temas içinde olmaktan gelen duyarlılıklarından ve bakanlıklar düzeyindeki girişimlerinden etkilendim ve umutlandım. Ayrıca bu konuya ilgi duyan Bursa Milletvekili Erkan Aydın gibi milletvekillerine, çocuğu tip 1 diyabetli Konya Milletvekili Abdullah Ağralı’ya, Sağlık Bakan yardımcısı Sabahattin Aydın gibi tanıdığım yetkililere, bizim hastaneye gelen devlet görevlilerine dilimin döndüğünce bu konuyu anlatmaya, yazdığımız yazıların dışında, İsmail Küçükkaya’nın programında kamuoyuna da en güncel bilgileri iletmeye çalıştık. Yine geçen yıl 14 Kasım Dünya Diyabet Günü haftasında yüzlerce video ile annelerin, babaların, diyabetli çocukların sesini duyurduk.
Ülkemizde bazı hastalıklar için “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu” (ÇÖZGER) verilmektedir ve bu yasaya göre tip 1 diyabetli çocuklar, “en yüksek derecede özel gereksinim ihtiyacı olanlar” kategorisindedir. Bu raporu alan çocukların ailelerine birçok destek verilmekte ve gerekirse ayda 1800 lira kadar maaş bağlanmaktadır. Çocuklara destek konusunda bu şekilde cömert yaklaşımları olan ülkemizin sensörler konusundaki bu eylemsizliğini anlamakta zorluk çekiyoruz.
Son olarak ise Ankara’da çalışan duyarlı bir hekim dostumuz aracılığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e ulaşmaya çalıştık ve geçen hafta bir diyabetli çocuk ailesinin çaresizliğine dayanamayıp sayın bakanın özel kalem müdürünü aradım ve bir randevu talep ettim. Bir kez daha söyleyecek olursam, otuz yıldır diyabetli çocukların doktoru olarak çalışan bir hekim olarak, sensörle glukoz izleminin yarattığı farkı her gün görüyorum ve ülkemizdeki çocukların bunlardan mahrum olmasından büyük üzüntü duyuyorum. Bu konuyu arkadaşlarımız ile uzaktan sakin ve emptatik bir kişiliği olduğunu tahmin ettiğim sayın bakana anlatabileceğimizi, onu ikna edebileceğimizi düşünüyorum.
Bu yazı yazdığım ana kadar sayın bakandan bir cevap alamadık ve sensörler konusunda SGK yetkilerinden bir ses çıkmadı. Bu yazıyı tek bir amaç için, Sayın Bakandan diyabetli çocuklar ve aileleri adına randevu talep etmek için yazıyorum. Dilerim sesimiz duyulur ve ülkemizdeki 25.000 diyabetli çocuğun bu acil sorunu için bir çözüm umudu yaratabiliriz.