68'ler hepimizin zihninde, insanların daha mutlu olacağı yeni bir düzen rüzgârının estiği zamanlardı. Dikkatimiz ve kulaklarımız bu esintilere dikiliydi. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü' nde genç bir asistanın doktora tezi kabul edilmeyince, hele tezin adının "Türkiye İşçi Sınıfının Doğuşu" olması duyulunca heyecanlanmıştık. Ardından tezin sahibinin görevinden istifa etmesi, öğrencilerin genç asistana destek anlamında bu olaya karşı gösterilere ve okul işgaline girişmeleri gelmişti. Olaya olan ilgimiz, gurur ve güven duyguları içinde gönülden geliyordu. Ne yıllar!..
Sevgili Oya Baydar adının belleğimde yer etmesi işte böyle başlamıştı.
Ant dergisinin bir köşesinde çizgi işleriyle iştigal ettiğim sıralardı, Oya Baydar arada bir dergiye uğrardı. Gündemin kahramanlarından birini görmek ilginçti. Minyon yapılı bir efsaneydi doğrusu. Daha sonra uzun yıllar kendisini siyaset dünyasında, tavizsiz tavır gösteren köşe yazılarıyla olduğu kadar, yayınladığı kitaplarıyla ve aldığı peş peşe ödülleriyle edebiyat çevrelerinde ilgiyle izlemeyi sürdürdük.
Tarih Vakfı, Cumhuriyetin 75. Yılı nedeniyle bir dizi kapsamlı yayına hazırlanıyordu. Oya Baydar bu yayınların koordinatörlüğünü görev edinmişti. Bir gün beni aradı. Bu yayınlar için, Türk karikatürünün yetmiş beş yıllık serüvenini yazmamı istedi. Belli etmedim ama heyecanlandım. Kendisini siyaset ve sanat bulutlarında uçan bir kalem erbabı olarak algılarken, onun böylesi yıpratıcı bir yeryüzü işini sırtladığını görünce şaşırdım belki de. Yazdım getirdim. Buyur etti, oturttu, okudu.
Kanaatini merak ettiğimi şaşkın sessizliğimden çıkarmış olmalı ki, iyi dedi, teşekkür etti. Sonra bir yazı daha ısmarladı. Oradan nasıl ayrıldığıma dair hiçbir iz kalmamış bende. Kendimi bir anda evde çalışma masasının başında kağıtlarımı karıştırırken buldum.
Kafamın perdesinde oynayıp duran "hatıralar" filmi, art arda hızlı resimlerle fragman tadında akıp giderken, birden durdu… Yıllar sonra evlendiğimde, Oya Baydar ve Aydın Engin bizi Marmara adasındaki evlerinde misafir ettiler. Bu unutulmaz macera filminden böylece bir mutlu son ile çıkmış olduk. Darısı Koronavirüslü dünyamızın başına…
Şimdilerde T24 internet gazetesinde, keyifle kalem oynatmayı hep beraber sürdürüyoruz... Çok yaşa Oya Baydar, seni seviyoruz…