TELEVİZYONAy Tutulması,Her pazartesi 20.00’de Star’da
‘Aşk-ı Memnû’yu hatırlayın ve farz edin ki Bihter, Adnan’la tanışıp evlenmeden önce Behlül’le aşk yaşayıp onunla evlenmeyi ümit etmekteydi. Ama Adnan, kızı Nihal’le evlenmesi için yeğenine baskı yaptı (servet elden, kız da yabancıya gitmesin, vs.) ve Behlül istemeyerek Nihal’e evlenme teklif etti. Ne Nihal bu teklifi beklemekteydi ne de Behlül onun evet diyeceğini, ama öyle de oldu. Bu arada Bihter, Adnan’la tanıştı ve ondan evlenme telifi aldı. ‘Sevmediğin biriyle evlenme’ diye Bihter’in yalvarmaları Behlül’e geri adım attırmadı. Sonuçta Bihter de yıkık, kırgın, Behlül’e hınç dolu halde Adnan’ın teklifini kabul etti ve tüm taraflar bir köşkte yaşamaya başladı.
Star TV’nin yeni dizisi ‘Ay Tutulması’na takılın, kendinizi bu farazi kurgunun karşısında bulacaksınız . Tabii isimler değişik: Bihter, eşittir, Ayla; Behlül, eşittir, Kenan; Adnan, eşittir, Şevket; ve Nihal, eşittir, Şebnem...
Tabii her şey ‘tıpkısının aynısı’ değil. Burada bir ‘amca-kuzen-yeğen-yenge’ sarmalı yok. ‘Akrabalık motifi’ olarak aynı erkeği arzulayan Ayla ile Şebnem’in birbirinden habersiz ikizliği var ve bu, dizinin orijinal yanı...
Naz Elmas hatrına
Ama genel çerçeve itibarıyla bakıldığında ‘Ay Tutulması’ yeni olmaktan çok yinelenen, özgün olmaktan çok özenti bir hikaye olarak karşımıza çıkıyor. ‘Çakma Aşk-ı Memnu’ dedirtecek iç mekân akışlarıyla yol alınacağı kaygısı duymamak elde değil!..
Peki bir dizi başka bir diziyle etkileşimde olamaz mı; hiç mi olmadı? Olur; mesela ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de bir zamanların ‘Çemberimde Gül Oya’sından etkileşim yok mu, var. Fakat bu takdirde oyuncu performansı çok önemli. Ne yazık ki ‘Ay Tutulması’, fazlasıyla kanıksanmış, beylik bir kurguya oyunculuklarıyla farklı ruh katacak ‘kast’lardan da yoksun... Öyle olunca artık miyadını doldurmuş ‘soap opera’ları hatırlatan diyaloglar hızlı çekim bir akışla sunuluyor, dolayısıyla inandırıcı olamıyor, hatta komik kaçıyor. Misal, Ayla ile Kenan arasında geçen şu konuşma:
- “Yapma, sevmediğin biriyle istemediğin bir evlilik yapma!”
- “İstemediğimi nereden biliyorsun?”
-“Allah belânı versin!..”
Diziyi şimdilik Naz Elmas (Ayla) ayakta tutuyor. Naz, ‘Haziran Gecesi’ndeki performansından uzun süre sonra olgun, tecrübeli ve seksapeli daha da vurgulu olarak karşımızda. Gayet de başarılı. Gerçi dizideki ‘Aşk-ı Memnu’ etkileşimi hissine paralel biçimde onda da bir Beren Saat etkileşimi hissedilmiyor değil... Ama yine de hakkını vermeli; Naz’ı çekin, dizi düşer.
Aralara serpiştirilmiş erotik motiflerin dizinin çekicilik dozunu artırdığını dillendirmeden de geçmemeli! Ayla’nın burkulan, kırmızı taban, Christian Louboutin papuçlu ayağına Kenan’ın buz koyup masaj yaptığı sahne gibi (detay veriyorum, çünkü objelerin bilinçli seçildiği kanısındayım)...
Özellikle erkek seyirciyi bir parça ‘gevşeme’ niyetine karşısına çekebilecek bu tür ‘fantezi’ çeşitlemelerle dizi ekrana tutunur mu bilemiyorum. Yine de Naz Elmas hatırına ‘fiyasko’ ilan etmeyelim onu...
(Radikal - Hayat)