Dersim’de DTCF’den ve ODTÜ’den öğrencilerimle birlikte bir “eko-etnografik tur” gerçekleştirme imkânı buldum...
Yıllar önce de yazdım: “Sosyal”, “sosyallik”, “sosyalizm” sözcüklerinin kökü, Latince “dost”, “yoldaş” “arkadaş” anlamları da olan “socius”dan geliyor. Benim bu kök sözcükten bir “motto” (ilke söz) uydurduğumu da bilenler bilir; “Homo homini socius”, yani “insan insanın dostudur”… Anlaşılacağı üzere bireyci-rekabetçi kapitalizmin şu meşhur “insan insanın kurdudur” (homo homini lupus) deyişine naçizane bir alternatif üretme çabası bu. Yerkürenin her santimetrekaresine “Homo homini lupus” anlayışını zerk etme arzusundaki bir küresel-kapitalist işleyiş içinde olduğumuz malûm. Böyle bir ortamda insandan, onun toplumcu, dayanışmacı ve ortaklaşmacı ruhundan ümidi kesmeyip “Homo homini socius” düsturunu esas alan toprak parçaları bulmak hayli zor artık. Ama imkânsız da değil! İnsandan yana hâlâ umutlu olmaya sevk eden böylesi bir pratikle önceki hafta da yazı konusu yaptığımız Tunceli-Dersim’de karşılaştık. Sempozyum nedeniyle bulunduğum Dersim’de DTCF’den ve ODTÜ’den öğrencilerimle birlikte bir “eko-etnografik tur” gerçekleştirme imkânı buldum. Munzur’u “Çay”ından “Dağ”ına “tavaf” ettiğimiz bu etkinlik, Hozat-Ovacık-Mazgirt yörüngesinde şekillendi. Dahası Hozat ve Mazgirt’te belediyeler bazında içten bir konukseverliğe muhatap olduk. Her iki ilçenin ortak özelliği, bağımsız-sosyalist belediyeler tarafından yönetilmeleri… Arkalarında 1970’lerin efsaneleşmiş devrimci gençlik önderlerinden, “Ser verip sır vermeyen yiğit” diye bilinen İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini temel alan Demokratik Haklar Federasyonu’nun kitlesel desteği bulunan belediyeler bunlar. Hozat’da bu belediyecilik tecrübesi iki dönemdir yaşanmakta. Bu yüzden Cevdet Konak başkanlığındaki sosyalist yerel yönetimin uygulamaları toplumsal dokuya alabildiğine işlemiş durumda.
İlçenin yanı sıra evinin kapısını da bize açan Başkan Konak, yıllardır sabır ve kararlılıkla çalışıp Hozat’ın çehresini değiştirmiş. “Sosyalistler ancak laf üretir, başka şey yapmaz” klişesini de kırmış. Başkan, gurbetteki, özellikle de yurt dışında yaşayan Hozat’lılara çağrıda bulunup onlara memleketlerine yatırım yapma yolunda cazip (ama tabii ki yasal ve hukuki) öneriler getirmiş öncelikle... Bu, yörede önemli bir iktisadi hareketlilik yaratmış. Bu “istim”le bir dizi soysal ve ekonomik girişimin önü açılmış. Söz gelimi bir toplu konut projesi hayata geçirilerek fakir-fukaraya başını sokacak yuva temini sağlanmış. Uygun ödeme koşullarıyla konutlar ihtiyaç sahiplerine dağıtılmakta şu günlerde. Çevre dağlardan gelen, ama ahalinin yıllardır daha çok sel, heyelan, vb. tahripkâr etkileriyle karşı karşıya kaldığı muazzam su rezervi de kapsamlı ve zahmetli bir kanal döşeme çalışmasıyla şimdilerde nimete dönüştürülme sürecinde. Suyun yıkım değil, gerçekten de hayat olduğunu yeniden anımsıyor insanlar… Onlar için bu su yolunun yanı başında son derece modern bir dinlenme, mesire, piknik alanının yapımı da yakında başlayacak. Burası aynı zamanda “ziyaret yeri”… Belediye böylesi kutsal mekânları da yeniden düzenleyerek özellikle yaşlı kuşaktan tam not alıyor!.. Çağdaş bir sosyal yaşamı halka sunma yolundaki bu faaliyetlerin hepsi belediye tarafından deyiş yerindeyse kendi yağıyla kavrularak gerçekleştirilmekte. Belirtilmesi gereken en önemli nokta, sosyalist yönetimin sekter ve ideolojik hareket etmeyip esnek, çoğulcu, kolektivist, katılımcı ve kültürel değerlere duyarlı bir “siyasa” izlemesi… Kadınlardan yaşlılara, Alevi dedelerinden fukara meczuplara kadar ilçenin tüm insan hazinesinin üzerine titreyen bir yönetim anlayışı kendisini gösteriyor. Her yıl düzenlenen Munzur Kültür ve Sanat Festivali etkinliklerinde önemli pay sahibi olan Hozat’ın, giderek benzeri bir etkinliği başlı başına bağımsız çerçevede gerçekleştirme yolunda ilerlediği de söylenebilir. İlçenin buna elverir bir birikim ve potansiyeli oluşmuş durumda. Dolayısıyla ileriki yıllarda bir “Hozat Festivali” çağrısı ile karşılaşmak hiç de şaşırtıcı olmaz. Hozat’a göre daha yoksul bir çehreye sahip Mazgirt’te de sosyalist belediye elinden geleni fazlasıyla yapmak için büyük gayret sarf etmekte. Bir yandan çevreye “can verme” yolunda ağaçlandırma çalışmaları sürdürülmekte. Öte yandan yaşam kadar “ölüm” de gözetilerek cenaze ve mezarlık işleriyle ilgili yetersizlikleri gidermeye yönelik çevresel düzenlemeler yapılıyor. Tabii burada Hozat’taki iki dönemlik tecrübenin bir yol(daş) kardeşliği temelinde paylaşıma açılmasının büyük önem taşıdığını da vurgulamak gerekiyor. Sosyalist yerel yönetim pratiğine ilişkin olarak halkın memnuniyeti konusunda beylik sözler sarf etmeye hiç gerek yok. Hozat’ta yerel yönetimin ikinci kez sosyalist başkanla “devam” demesi, yeterli bir gösterge bu açıdan… Ama daha önemlisi şu: Başkanın söylediğine göre son seçimde kendisine ilçenin girişindeki askeri tugayda kalanlardan bile oy çıkmış! Artık yiğidi öldürmeden de hakkını teslim eden bir noktaya doğru ilerliyoruz demek ki! Ne dersiniz?!