Türk siyasi tarihinde, son 72 saatlik fırtınanın ardından bu sabah yeni sayfa açıldı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla yeni güne başlayacak. Altılı Masa'nın üyeleri olan diğer partilerin genel başkanları da Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak seçim sahnesine çıkacaklar artık.
Çok partili siyasi tarihte benzeri görülmüş olsa da yaşananları ve sonuçları itibarıyla böylesi dikkat çekici sürecin yaşanmadığını söylemek yanlış olmaz.
2 Mart Perşembe günü gerçekleşen Altılı Masa'nın 13. buluşmasıyla başlayan muhalefet krizi, hafta sonunda hız kesmeden devam etti. İyi Parti lideri Meral Akşener’in “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı adayı olması” yönündeki teklifinin yarattığı kriz, liderlerden ziyade CHP ve İyi Parti’nin alt kadrolardaki partililer ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın girişimleriyle “şimdilik” tatlıya bağlandı.
Akşener’in, “noter masası / kumar masası” olarak adlandırdığı ittifak görüşmelerinden “Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ‘sıtma ile ölüm’ karşılaştırması” yaparak masadan kalkmasının yarattığı şok etkisi, yürütülen kriz çözümüyle yerini yeni başlangıca bıraktı.
Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen ve beş saate yakın devam eden 14. buluşma sonunda ortaya çıkan tablo, üç gün boyunca yaşananların ne anlama geldiğinin izah edilmesini de zorlaştırmadı değil.
İyi Parti’nin İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları için masaya önerdiği teklifin, farklı koşullara bağlı kabul edilmesi, Akşener açısından “Evdeki hesap çarşıya uymadı” şeklinde yorumlanabilir.
Altılı Masa üyesi olan partilerin bakanlıklardaki dağılımlarının TBMM’deki sandalye sayısına göre belirlenecek olması da İyi Parti’nin kabine üyesi sayısı hesaplarını alt üst etmiş gibi duruyor.
Bu noktada İYİ Parti’nin pazarlık şansı azaldı.
Büyüteç’i dün öğle saatlerinde kaleme alırken olası gelişmelerle ilgili CHP Genel Merkezi’ndeki havayı yokladım.
Atmosferi şöyle özetlemek mümkün:
* Olağanüstü bir durum var. Ancak müzakereler devam ediyor. Hem Ekrem İmamoğlu, hem de Mansur Yavaş’ın yanı sıra bazı CHP’liler İyi Parti ile temas ediyor.
* Ayrıca, Altılı Masa'da yer alan diğer partilerin de alt düzeyde İyi Parti ile teması devam ediyor.
* CHP, Akşener’in masaya gelmesine sıcak bakıyor. Bir yetkili, “Biz gelmesini arzu ediyoruz. Gelmesini Akşener adına geri adım olarak görmüyoruz” diyerek kapının açık olduğu mesajını verdi.
* Velev ki, anketlerde Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağı görülüyor. Ancak, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın, CHP liderinin arkasında durdukları mesajıyla birlikte İmamoğlu ve Yavaş da seçim çalışmalarına katılacaklar. Bu güçlü tabloya karşın “Kılıçdaroğlu’nun neden kazanamayacağı” sorusunun yanıtı İyi Parti’de var mı?
* İyi Parti ve İyi Parti’nin temsil ettiği değerler bütününü göz ardı edemeyiz. Bu seçim, tüm partiler için daha demokratik ve daha özgürlükçü yaklaşıma dönüşüme fırsat verecektir. İktidar olmak da değişim için önemli bir enstrüman. Kazanmayı sağlayacak makul formülle devam etmek gerekiyor.
* HDP’nin vermesi beklenilen destek konusunda ise; yerel seçimlerdeki siyasi formülün devreye girmesi bekleniyor. İmamoğlu ve Yavaş’ın yerel seçim ölçeğinde kazandığı başarıyı genel seçimde de elde etmek mümkün.
* Akşener’in açıklamalarında yer verdiği ağır eleştiriler konusunda ise, “Bazen sineye çekmek gerekir. Ortada imza atılan metinler var. Şimdiye kadar alınan kararlar var. Bu tür gelişmeler siyasette yaşanır” görüşü var.
* Altılı Masa'nın kurulmasından ve masa dışındaki siyasetin verdiği destekten rahatsız olan kesimler var. Sistemin bozulmasını istemeyenler, bu kapsayıcı siyasetin yürümesini istemiyor. Ancak, Altılı Masa ülkenin geleceği için devam etmek zorunda.
Altılı Masa süreci dün öğle saatlerinde “canlı canlı” yaşandı. Hiç gizlisi saklısı olmadan. Herkesin gözü önünde.
Hafta sonu “alt kadrolardan” başlatılan görüşme trafiğinde neler olacağı yeni haftanın ilk saatlerinde merakla beklendi siyasi kulislerde.
Şu noktanın altını çizeyim; aldığım bilgiye göre, dün öğle saatlerine kadar Kılıçdaroğlu ile Akşener arasında doğrudan ya da dolaylı hiçbir temas gerçekleşmedi.
Fakat, hafta sonu çalışan CHP kurmayları, İmamoğlu ile Yavaş’ın Akşener’i bizzat ziyaret etmeleri konusunda CHP liderini ikna etmesiyle İmamoğlu acilen Ankara’ya çağrıldı.
Sabah görülen sakinlik, öğle saatlerinde yerini heyecana bıraktı. İBB İmamoğlu ile ABB Yavaş’ın, Akşener’i parti genel merkezinde “CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde ziyaret edecekleri” haberi hareketliliğin başlamasına neden oldu.
Gerçekten de İmamoğlu ve Yavaş, saatler 13.42’yi gösterirken İyi Parti Genel Merkezi’ne geldiler. Bu ziyaretle başlayan heyecanlı dakikalar şöyle gerçekleşti:
13.56: İmamoğlu ile Yavaş, İyi Parti Genel Merkezi’nden ayrıldı. Bu arada saat 14.00’de Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek liderler zirvesinin 15.00’e ertelendiği açıklandı.
14.01: İyi Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, basın açıklamasında Akşener’in Altılı Masa’ya İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasını teklif ettiğini kamuoyuna duyurdu.
14.28: İyi Parti kurmayları yayımladıkları sosyal medya mesajlarıyla partinin altılı masaya dönüş sinyalini verdi.
14.37: İyi Parti Sözcüsü Zorlu, Akşener’in özel bir görüşmesi olacağını ve liderler zirvesine katılmayacağını açıkladı.
14.56: Kılıçdaroğlu ve Akşener, İmamoğlu ve Yavaş’ın da katıldığı özel görüşmeyi bir otelde gerçekleştirdi.
15.34: Sözcü Zorlu, Akşener’in liderler zirvesine bizzat katılacağını duyurdu.
15.40: CHP lideri Kılıçdaroğlu, SP Genel Merkezi’ne geldi. Genel Başkan Karamollaoğlu tarafından karşılandı.
15.50: İyi Parti Genel Başkanı Akşener, son katılımcı olarak SP Genel Merkezi’ne geldi ve Karamollaoğlu’nca karşılandı.
15.54: Altılı Masa toplantısı, açıklanan başlama saatinden de bir saat gecikmeyle başladı.
Böylelikle, Altılı Masa ortaklarının tamamıyla 14. kez toplandı. Her şey; 120 dakika içinde yaşandı, tatlıya bağlandı ve olumlu yaklaşımlarla sonuçlandı.
Müzakereler sonrasında Akşener terk ettiği Altılı Masa'ya yeniden dönüş yaptı.
Akşener’in perşembe günü patlayan krizden sonra partisinde yaptığı açıklamalarda oldukça ağır sözler kullanması akıllarda kalacak elbette.
Kendisinin de bir yıldan fazla katıldığı Altılı Masa görüşmelerini “kumar masası / noter masası”, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a karşı olası adaylığını “sıtma ile ölüm arasında tercihe zorlanma” biçiminde tanımlaması da siyasi tarihte Altılı Masa başlığı altında özel bir yere sahip olacak maalesef.
Krizin üzerinden geçen birkaç günde aslında İyi Parti’nin B planı olmadığının görülmesi de bu başlıklar arasındaki yerini alacak büyük olasılıkla.
Ülke siyasetinin merkez sağının lideri olmayı hedefleyen tecrübeli bir siyasetçinin, iktidarı mutlu edecek politik yaklaşım sergilemesi ve yanlışından dönmesi hafızalarda yer edinecek kuşkusuz.
Bu tabloya baktıktan sonra, geçen hafta yaşanan krizin bir başka konuda yeniden yaşanmayacağının garantisi var mı?
Umarım zaman, bu satırların yazarını ve benzer düşüncedekileri haksız çıkarsın.
Bu arada önemli bir noktayı aktarmadan geçemeyeceğim.
Krizin yaşanmasından sonra ortaya atılan iddialardan birisi de, CHP liderinin Hazine’den haksız yere çıkan 418 milyar doların peşine düşeceğini açıklaması olduğu ifade ediliyor.
AKP iktidarının belli başlı iş insanları üzerinden yaptığı ve özellikle ana muhalefet partisince “usulsüz harcama” olarak tanımlanan parayı ülkeye geri kazandıracağını açıklaması, eskilerin deyimiyle bazı fincancı katırlarını ürküttü.
AKP iktidarına yakın olan başta müteahhitler olmak üzere iş insanlarının CHP lideriyle görüşme talebinde bulundukları ancak olumsuz yanıt aldıkları biliniyor. Masa krizi patlayınca benzer bir durum İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’a yönelik konuşulmaya başlandı. Aydın, kendisinin söz konusu iş insanlarıyla görüştüğü iddiasını kesin dille yalanladı.
Görüştüğüm CHP’den bir kaynak, Kılıçdaroğlu’nun benzer gelişmelerden haberdar olduğunu belirtti. İyi Parti’nin söz konusu iddiaların merkezinde bulunmasından rahatsızlık duyduğunu aktardı.
Akşener’in masadan kalkmasıyla birlikte iktidar kulisleri de heyecanlandı aynı zamanda. Zira, AKP’nin iktidar ortağı MHP’nin durumu ortada.
Özellikle Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle birlikte MHP’yi merkeze alan Ülkücü camia içindeki ayrışmanın İyi Parti’ye yönelecek olması, AKP’nin yeni ittifak ortağı olarak İyi Parti’yi almasını kaçınılmaz hale getirdi doğal olarak.
Ancak İyi Parti’nin süreçte doğrudan “Cumhur İttifakı’nda yer alınmayacağını” açıklamasının yanı sıra futbol sahalarında yaşananlara bile yorum yapan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaşananlara hiç ses çıkarmaması, ‘yokmuş’ gibi davranması dikkat çekti.
Takvim yaklaştıkça siyasi atmosfer daha da yoğunlaşacak. İktidarın da muhalefete karşı atacağı adımların hesap edilmesi gerekiyor. Ekonomik zorluklarla boğuşulurken üzerine gelen deprem felaketiyle ağır yara alan iktidarı kolay lokma olarak görmek en büyük yanlış olacaktır.
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |