İstanbul'da kar afetinde yaşananlar, muhalefet ile iktidar arasında "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İngiltere Büyükelçisi ile yediği yemeğe" indirgendi.
İmamoğlu'nun Büyükelçi Chilcott'u ağırlaması; gerek İstanbul kent merkezinde yaşananlar, gerekse İstanbul Havalimanı'ndan yansıyan görüntülerin yerine gündem oldu.
Oysa Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı ve iktidarın en çok övündüğü yatırımların başında gelen İstanbul Havalimanı'ndaki görüntüler, ülkenin ve iktidarın imajına ağır darbe vuracak cinstendi.
İmamoğlu'nun kar esaretinin başladığı saatlerdeki yemek programı doğrudur ya da yanlıştır. Tartışılabilir.
Ancak tartışılması gereken asıl noktalardan birisi, İstanbul Havalimanı'nda yaşananlar olmalı.
Terminaldeki yolcuların havalimanından tahliyesinin sağlanamamasının, pist başında havalanmayı bekleyen uçakların tekrar körüklere çekilerek yolcuların indirilememesinin, para karşılığında yolculara karton satılmasının, geçici barınma ile yiyecek – içecek ihtiyacının sağlanamamasının, terminalde bekleyenlerin "Otele ihtiyacımız var" eylemini yapmasının önüne geçilememesinin hesabını birilerinin vermesi gerekiyor sanırım.
Özetle, havalimanı yerleşkesinde kriz anında sevk idarenin yeterli biçimde yürütüldüğünü söylemek hayli zor.
İktidarın dünyaya meydan okuduğu İstanbul Havalimanı'nın nasıl yönetildiğini, kısaca özetleyim.
Havalimanının devletle anlaşma yaparak işletilmesini yüklenen bir şirketler grubu var. Ancak devlet adına asıl yönetim "havalimanı mülki idare amirliği"nde.
Sadece İstanbul Havalimanı değil, ülke genelindeki tüm havalimanı ve havaalanlarında mülki idare amir var.
Mülki idare amirleri, havaalanları ve havalimanlarının bulunduğu illerde görev yapan bir vali yardımcısı.
İl valisine bağlı görev yapan havalimanı/havaalanı mülki idare amiri, diğer bir deyişle tesisin birinci sıradaki yöneticisi.
Havalimanı mülki idare amirinin konumu daha net anlatabilmek için mevcut mevzuattan iki örnek vermek yeterli olacak:
* 5442 Sayılı İl İdaresi Yasası'nın Ek - 1. maddesine göre, "Vali, hava meydanlarında güvenliğin sağlanması, giriş ve çıkışlarla ilgili görev ve hizmetlerin düzenli ve etkili bir biçimde yürütülmesi, görevli kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonun gerçekleşmesi için gerekli önlemleri almaya ve uygulamaya, kuruluşların çalışmalarını denetlemeye yetkilidir."
* Sivil Hava meydanları, Limanlar ve Sınır Kapılarında Güvenliğin Sağlanması, Görev ve Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinde ise, "Vali, bu yönetmelikle kendisine verilen yetkileri sivil hava meydanı, liman ve sınır kapılarında 5442 sayılı Kanun kapsamında Mülki İdare Amiri sıfatıyla sürekli olarak görevlendireceği vali yardımcısına veya kaymakama devredebilir."
Görüldüğü gibi; mülki idare amiri, havalimanları ve havaalanlarında güvenlik ve gümrük başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin yürütülmesinde –ki buna kimi kentlerde havalimanlarını işleten özel firmalar da dâhil– tek yetkili ve sorumlu kişi.
Büyük kentlerdeki havalimanlarının mülki idare amirlerinin görevi sürekli sahada olmak. Yolcu trafiğini yüksek olduğu havalimanlarında mülki idare amirlerinin deyim yerindeyse eve gidecek zamanları bile olmaz çoğunlukla.
"Havalimanlarında uçan kuştan haberi olan kişidir" mülki idare amirleri.
Gelelim İstanbul Havalimanı'ndaki duruma.
İstanbul Havalimanı'nın mülki idare amiri Vali Mehmet İlker Haktankaçmaz. Eski mülki idare amiri İsmail Şanlı'nın hakkındaki FETÖ soruşturması nedeniyle gözaltına alınmasının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, tarihte ilk kez bir valiyi havalimanı mülki idare amiri olarak atadı.
Kırıkkale Valisi iken merkeze çekilen Haktankaçmaz, Aralık 2020'deki "doğrudan atamayla" İstanbul Havalimanı'nın en tepedeki yöneticisi oldu.
Haktankaçmaz, "vali" statüsüyle her ne kadar İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'yla eşgüdüm halinde çalışsa da aynı zamanda doğrudan Soylu'ya bağlı.
Bu arada, ülke genelinde bazı havaalanı ve havalimanına bakan onayı ile doğrudan görevlendirme yapıldığını ekleyim.
Hem Bakan Soylu'dan, hem de mevzuattan güçlü yetki alan Haktankaçmaz bugüne kadar geldi.
Fakat havalimanında kar esaretinden dolayı yaşananlar Havalimanı Mülki İdare Amiri Haktankaçmaz'ın konumunun sorgulanmasına neden oldu kuşkusuz.
Bana ulaşan bilgilere göre, karın başladığı saatlerde İstanbul Valiliği'nin kamu personelinin mesaisini 15.30'a çektiğini açıklamasının ardından İstanbul Havalimanı'nda günlük mesai yapan kamu kuruluşlarının personeli de yerleşkeden ayrıldı.
Sadece nöbetçi ekipler işbaşındaydı. Uçuşlar devam ediyordu.
Ancak, kar yağışının tahminlerin ötesine geçmesinin ardından havalimanında başlayan hareketli saatlere karşın, yerleşkeden ayrılan kamu personelinin, oluşan kriz durumu sebebiyle geri gelmesi havalimanı yollarının kapanması nedeniyle mümkün olamadı.
Yerleşke içinde bulunan personelin azlığı, zorunlu olarak terminallerde kalan yolculara müdahalede yetersiz kalınmasına ve olumsuz görüntülerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Bir de uçaklarda mahsur kalan yolculara ikram yapılmadığı iddiası var. Bunun muhatabı elbette THY.
Ünlü yazar Victor Hugo ne demiş: "Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar."
İstanbul Havalimanı'nda kar esaretindeki sevk, idare ve koordinasyon konusunda yaşananların karşılığı budur.