Kayseri Tomarza'da AKP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Hakan Korkmaz, ilçe emniyet müdürlüğünde, gelişi sırasında kendisini tanımayan polis memuruna yumruk atınca soluğu cezaevinde aldı.
İddiaya göre, bir işi sebebiyle geldiği emniyet binasında nöbet tutan polis memurunun kimlik sormasına sinirlenmesiyle başlayan tartışmada Korkmaz, "Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun?" diyerek salladığı yumrukla polis memurunun burnunu kırdı.
Polis memuru ameliyat için hastaneye, yumrukçu AKP'li ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Korkmaz, artık kendisini hangi dağın doruğunda görüyorsa, kendisine kimlik soran polise yumruğu yapıştırmakta herhangi bir sakınca görmedi.
Polis memuru Fahri Ç.'nin yediği yumruk, iktidar olmanın verdiği siyasi güç ve egonun kontrolsüz hale gelmesinin örneği olarak kayıtlara girdi.
Hatırlarsınız, Mersin'de AKP Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz'ın, aracını durduran polislere yönelik "şerefsiz" hakaretinin faturası polislere kesildi.
Olay esnasında görev yapan iki polis memuru tam bir yıldır görevden uzakta. Hatta birisinin eşi yaşadığı sıkıntıları sosyal medyadan paylaştı.
AKP'li Yılmaz da aracının durdurulduğu sırada büyük olasılıkla Kaf Dağı'ndaydı.
İstanbul Zeytinburnu'nda ise, kavgaya karışan taraflardan biri olan AKP Zeytinburnu İlçe Gençlik Kolları Başkanı'nı gözaltına alan bir polis ve iki bekçi hem muhataptan özür diletildi, hem de açığa alındı.
AKP'li yönetici de siyasi kimliği ve konumundan aldığı güçle bir yandan kavgaya karışırken, öte yandan süreci polisle hesaplaşmaya kadar vardırdı.
Antalya'daki olayda ise; polis olan kiracının ev sahibinin zam talebini kabul etmemesi üzerine devreye AKP Demre İlçe Başkanı Bayram Arıcı girdi. Arıcı'nın devreye girmesiyle polisin tayini başka bir ilçeye çıkarılınca ev de doğal olarak boşaldı! Ev sahibi muradına erdi.
Polisiye konuların muhatabı iktidar ortaklarından olunca işlerin rengi birden değişiveriyor.
Deyim yerindeyse çıt çıkmıyor.
Kayseri'de yaşanan olayın ardından "âdet yerini bulsun" nev'inden açıklama yapan Süleyman Soylu, yine olay "yokmuş" gibi davranmayı tercih etti. Olayın şüphelisi AKP'linin tutuklandığını açıklamakla yetindi. Kendi partisinden bir siyasiyi gerçekleştirdiği saldırı nedeniyle kınamadı / kınayamadı.
Şimdi polis memuru açısından zor bir süreç yaşanacak.
Genellikle süreç şöyle yürür:
Her ne kadar AKP'li, olayın şüphelisi konumunda tutuklanmışsa da, polisin kendisine davranışı nedeniyle şikâyetçi olur. Emniyet Genel Müdürlüğü, olayla ilgili müfettiş görevlendirmesi yaparak olayı inceletir. Tarafların durumunu ortaya koyar. Polisin bir suçu olmadığı anlaşılsa da "bulunduğu yerde görev yapmasında sakınca olacağından" hareketle çok büyük ihtimalle tayini çıkar.
Belki Kayseri il merkezine, belki Kayseri içinde başka bir ilçeye, belki de farklı bir kente tayin edilir. Tayin konusu artık idarenin insafına kalmıştır. Hemen olmasa da siyaset bu tür süreçleri asla unutmaz, bir fırsatını bekler ve sonunda işlem tamamlanır.
Yakın geçmişteki örnekler sonrasında AKP'li ilçe gençlik kollarının yumruklarına hedef olan polis memuru hasta yatağında Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada şaşkınlığını bakın nasıl kelimelere döküyor.
Muhabir soruyor: "Size şikayetçi olunmaması konusunda gerek bir siyasi parti tarafından gerekse devlet kanadı tarafından bir baskı yapıldı mı?"
Burnu kırılan polis memuru Fahri Ç. yanıtlıyor:
"Kesinlikle hayır. Tam tersine. Dediğim gibi valimiz, il emniyet müdürümüz, kaymakamımız, müdürlerimiz benden daha çok üzüntülü, daha böyle gergindiler. Sanki bana değil de onlara yapılmış gibi, benden daha çok üzgündüler. Ben de şaşırdım yani orada. Kesinlikle böyle bir şey olmadı. 'Sonuna kadar arkandayız, ne gerekiyorsa yapacağız' dendi. Arkadaşlar geldi, her konuda yardımcı oldular. Zaten ben şikâyetçi oldum. Artık hukuka kalmış. Yani hâkimin, mahkemenin takdiri."
Benzer olaylarda polisler o kadar mağdur olmuş ki; Polis Fahri, üstlerinin yaklaşımlarına şaşırmış kalmış.
Yine büyük olasılıkla sürecin mahkeme boyutunda araya giren "hatırlı" kişiler olacak. Belki de polis memuru şikayetini geri çekecek!
Kayseri'deki olayın takipçisiyim. Bakalım polis memurunun akıbeti ne olacak?
Korkmaz'ın görev başındaki polise attığı yumruğu kimler kendi yüzünde hissetti acaba?
Madalyonun bir de diğer yüzü var elbette.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin organize suç örgütü hükümlüsü ve dava arkadaşı Alaaddin Çakıcı ile "kol kola" görüntüsünü gören polisler nasıl işleri yapabilecekler?
Birbiri ardına patlayan kriminal olayların kahramanlarıyla boy boy fotoğrafları gün yüzüne çıkan İçişleri Bakanı Soylu'nun samimiyetine nasıl inanacaklar?
Muhalefetin öznesi olduğu olaylarda bürokratlığını unutup siyasi tavır koyan paylaşımlara imza atan Emniyet Genel Müdürlüğü'nden sorumlu Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı'nın talimatları nasıl yerine getirilecek?
İktidar partisi mensuplarının karıştığı olaylarda "susmuş" oynayan ve "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" tarzını tercih eden Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'a nasıl güvenecekler?
Siyasetin polis teşkilatı üzerindeki baskısı ve etkisi her geçen gün biraz daha yoğunlaşıyor. Oysa teşkilat; halka hizmet için var, hizmet ettiği yurttaşın konumuna, kimliğine, uyruğuna, inancına bakmaksızın.
Gelgelelim, sokaklarda polisin muhaliflere yönelik olumsuz tavırlarına tanık oluyoruz hemen her gün. Siyasetten alınan emir ve talimatların yerine getirilmesi için polis ile toplum karşı karşıya bırakılıyor.
Uzun yıllardır Emniyet teşkilatını yakından takip eden gazeteci olarak diyeceğim o ki; bu gidiş iyiye gidiş değil. Haberdar edeyim.
Büyüteç'teki son iki yazımda adı geçen ve Bataklık dosyası kapsamında önce tutuklanan ardından da serbest bırakılıp takipsizlik kararı verilen İstanbullu iş insanı Nevzat Kaya, hakkındaki iddialara açıklık getirdi.
Firari organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in İçişleri Bakanı Soylu ile ilgili iddialarında adı geçen ve aynı zamanda Yeniköy Motors adlı firmanın sahibi olan Kaya, adının geçtiği iddiaların doğru olmadığı savundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun oğlu Engin Levent Soylu ile kuzeni Mehmet Soylu'yu tanıdığını ancak Bakan Soylu'yu hiç tanımadığını anlatan Kaya, oğul Soylu'ya ev masrafı için, kuzen Soylu'ya ise araç için para vermediğini belirtti. Bu ödemeler olması halinde ortada banka belgesi olması gerektiğini vurguladı.
Kaya, aracında kullandığı "çakar lamba" konusunda ise, "İstanbul'da herkeste çakar lamba var araçlarında. Ben de iş adamıyım. Benim de aracımda var" dedi. Çakar lamba kullanma hakkını nasıl elde ettiği sorumu ise yanıtsız bıraktı.
Bir noktayı hatırlatayım; çakar lamba, İçişleri Bakanlığı'nca hakkında koruma kararı verilen kişilerin araçlarında kullanılıyor.
Kaya'ya, hakkında koruma kararı olup olmadığını sorduğumda "yok" yanıtını verdi. Hakkında koruma kararı olmayan bir kişinin nasıl olup da çakar lamba kullandığı konusunun araştırılması sanırım İçişleri Bakanlığı'nın görevi!
Tolga Şardan kimdir? Tolga Şardan, 1988’de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladı. 1989’dan 2018’e kadar Milliyet Gazetesi’nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992’den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi’nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu. Şardan, 2019’da Doğan Kitap’tan yayımlanan “Komonist Masası’nda Nazım Hikmet” adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019’dan bu yana T24’te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |