Suç ve suçluyla mücadelede "devletin doğrudan veya dolaylı şekilde içinde olmadığı hiçbir suç örgütü yaşayamaz" prensibi genel kanaattir.
Diğer bir değişle, suç örgütünün nefes alması için devletin mutlaka asli ya da yardımcı figür olarak yapıya destek vermesi zorunludur.
Aksi durumda, örgütlü suçlarda organizasyonların yaşaması asla mümkün değil.
Yakın geçmişte bu coğrafyada söz konusu genel kanaati doğrulayan irili ufaklı pek çok örnek yaşandı.
Hâlâ da yaşanıyor maalesef.
Durumun resmi böyle iken, daha önce kamuoyuna yansımış iki önemli dosyada yaşanan yeni gelişmeleri aktaracağım.
Birincisi, Cumhuriyet tarihinin en büyük kara para soruşturması olduğu ifade edilen dosya ile ilgili.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen ve "Bataklık" adı verilen kara para soruşturması çerçevesinde ilginç bağlantılar çıktı.
Dosyanın iki önemli ismi vardı. Çetin Gören ve Nejat Daş.
Daş'ın bağlantılarını inceleyen polis, uyuşturucu kaçakçılığına adı karışan suç örgütü liderinin İstanbul'da bazı polis müdürlerinin çocuklarına eğitim bursu verdiği anlaşıldı!
Daş'ın burs verdiği polis sayısının 20 dolayında olduğu ifade ediliyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü, adı geçen polislerden bir bölümü hakkında idari soruşturma başlattı.
Bu arada aynı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün firarı iş insanı Sezgin Baran Korkmaz'ın Ankara'ya davet edilip İçişleri Bakanı Soylu ile buluşmasını organize eden KOM Daire Başkanı Mahmut Çorumlu ile KOM Dairesi'nden sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu hakkında neden soruşturma başlatmadığı merak konusu emniyet çevrelerinde.
Genel müdür koltuğunda oturan Mehmet Aktaş, bir yerlerden ya da birilerinden çekiniyor kanımca.
Bataklık dosyasından söz açılmışken, örgütün diğer lideri Çetin Gören'in İstanbul'da yaşamasına karşın ikamet adresini geçici olarak Elazığ'a taşıyıp taşıma silah ruhsatı alma konusu vardı.
Hem de Hollanda tarafından Interpol'ün kırmızı bülteniyle aranırken!
Gören'in silah ruhsatına imza koyan dönemin Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım, adli soruşturmaya konu olan işleme karşın halen Sakarya Valisi olarak görevinin başında.
Hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı Vali Bey'in.
Artık, kim ya da kimler koruyorsa kendisini!
Bugünkü diğer konu ise, yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İzmir merkezli başlattığı suç örgütü dosyası.
Dosyanın içeriği MİT benzeri bir gizli oluşum kurmak.
Bu dosya üzerinde halen gizlilik kararı var. Fazla detay verme olanağım yok ne yazık ki.
Fakat küçük detaylar verebilirim.
Suç örgütü lideri bir kadın.
Bu örgüt içinde AKP'nin İzmir kadrosunda siyaset yapan dört isim var şüpheli konumunda.
AKP İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Taş, AKP Eski İzmir İl Başkan Yardımcısı Mustafa Gedikoğlu ile Eski Yönetim Kurulu üyeleri İbrahim Ölmez ve Cüneyt Güven'in adı geçiyor. Bu isimler geçen ocakta gözaltına alınıp Ankara'ya getirildi.
Dosyada 26 şüpheli ismi var. 200'den fazla mağdur var.
Sisteme girebilmek için daha henüz işin başında 10 bin lira veriliyor. Sisteme giren isimler arasında akademisyenler, avukatlar, yargı mensupları var.
Sisteme giriş amacı ise, talep sahiplerinin bulundukları konumu yükseltmek yani bürokrasi içinde yer edinmek, güç kazanmak.
Dosyanın savcılıktaki hazırlık süreci devam ediyor.
Ancak dosya içinde Ankara Adliyesi'nde görevli bir hâkimin adı çıktı. Hâkim Bey'in adını gizlilik kararı nedeniyle şimdilik açıklamıyorum.
Aldığım bilgiye göre Hâkim Bey'in, suç örgütü lideri kadın ile bağlantısı bulunuyor.
Hâkim Bey'le ilgili bilgilere ulaşılması sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'na yazı yazarak gelişmeyi bildirdi.
Sonrasında adı geçen hâkim ile ilgili "meslekten çıkarma" cezası istemiyle inceleme başlatıldı.
Bu süreçte Hâkim Bey, ihraç edilmek yerine emekliliğini istedi. İsteği kabul edildi.
Ankara Adliyesi'nde önemli davalara bakan Hâkim Bey, yaşamının bundan sonraki bölümünde avukatlık yapacak!
Aynı dosyada yer alan yargı mensubu sadece söz konusu hâkim değil elbette. Başka yargı mensuplarının da ismi geçiyor.
Bu noktada anlayamadığım bir konu var.
Dosyanın içinde iktidar partisinin eski mensupları ile yargı personelinin bulunması nedeniyle "gizlilik kararı" verilmesi.
Özel bir oluşum içindeki farklı kamu ve sivil isimlere koruma zırhı sağlanması dikkat çekiyor.
Suç ve suçluyla mücadele eden kurumların çalışmalarına baktığımızda suç örgütleri içinde yer alan devlet görevlilerinin sayısı her geçen yıl artıyor.
Kısa süre öncesine kadar yurt dışından sosyal medya üzerinden yayın yapan organize suç örgütü hükümlüsünün ifşaat ve iddialarını bir kez daha aklımıza getirelim.
Eski adıyla çete / mafya, günümüz deyimiyle organize suç örgütleriyle mücadelenin görev alanına girdiği bakan ve emniyet görevlileri başta kamu görevliler hiçbir şey olmamış gibi koltuklarında oturmaya devam ediyor.