Kulüp futbolu bazında sportif kuraklık çektiğimiz şu günlerde, kulüplerimiz 2019'da yapılandırılmış kredilerinin faiz ve anapara ödemeleri için yeniden yapılandırma talep ediyorlar.
Geçmişten gelen yapısal sorunlara, pandemik olumsuzluklar da eklenince, kulüplerimizin finansal sıkıntıları daha da derinleşip yönetilemez hale geldi.
Şu anda yeniden borç yapılandırmanın gündemde olduğu bugünlerde Süper Lig'in ve kulüplerin içinde bulundukları finansal duruma bir kez daha göz atmak istedik.
2019 itibariyle kulüplerin 15 milyar TL'ye ulaşan bir borç yükü bulunmaktaydı. Fenerbahçe'nin yapılandırmaya girmediği bu süreçte kulüplerin toplam yapılandırılan borçları 12 milyar TL civarındaydı. Bu tutara yıllık faizi de eklediğimizde, kulüplerin borçları yüzde yirmiye yakın artış kaydetti.
Süper Lig'de borçların yaklaşık yüzde seksenlik kısmı ise Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'a ait. Bu kulüplerden sadece Fenerbahçe borç yapılandırmaya girmemişti.
Bilindiği üzere bu kulüplerin borçlarının önemli bir bölümü Borsa İstanbul'da işlem gören Sportif AŞ.'lere ait. Bu şirketlerin bilançolarında görünen yükümlülüklerin büyük kısmı, mali kesime ve faktoring firmalarına olan borçlardan…
Süper Lig'in yıllık gelirleri toplamı 4.2 milyar TL civarında olmasına karşın, Süper Lig kulüplerinin birikimli zararları toplamı 5 milyar TL'ye ulaşıyor. "Oluşan bu zararlar kulüplerin öz kaynaklarını da eriterek, kulüplerin öz kaynak tabanlarını negatife dönüştürmüş durumda. Bu nedenle, Süper Lig kulüpleri pasif açığı vermekteler. Bu da, onların finansal problemlerini artırıcı bir etkiye sahip. Finansal krizin ana kaynağını, yetersiz öz kaynak ve her geçen gün artan zararlar oluşturuyor. Süper Lig kulüplerinin toplam öz kaynak açıkları ise 5.5 milyar TL'na ulaştı.
Artan zararların, düşen gelirlerle birlikte daha da katlanarak artacağı tahmin ediliyor.
Süper Lig kulüplerinin yetersiz ve sağlıksız mali yapıları, bu kulüplerin sportif performanslarının önünü kesiyor. Bu, zaman içinde sportif rekabet yeteneğinin daralması anlamına geliyor. Mali olumsuzluklar nedeniyle Süper Lig kulüplerinin finansal dengeleri kaybolmuş durumda. Borçlar yönetilemez bir boyuta erişmiş vaziyette.
Bu olumsuz mali yapı sürekli kriz üretiyor. Bu durum da Türk futbolunu sportif, iktisadi ve mali anlamda refah düzeyini aşağıya çekiyor.
Süper Lig'i domine eden dört büyük kulübün içinde bulundukları olumsuz mali yapılarıyla Avrupa'ya gitmeleri zor, gitseler bile orada sportif başarıya ulaşmaları daha da zor.
Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un mali yapılarına ilişkin bazı saptamalar
Tablo: 01/06/2019-29/02/2020 dönemi gelir ve kâr/zarar (öilyon TL)
Kaynak: "Kulüpler Bu Mali Yapılarla UEFA'dan Vize Alamaz!"
- Dört kulübün birikimli zararları 3.829 milyon TL'ye ulaşmış vaziyette. Buna karşın toplam gelirleri ise 2.067 milyon TL düzeyinde. Yani, ortalama kulüp birikimli zararı 957,35 milyon TL'ye ulaştı. Dönem zararları toplamı ise 218,03 milyon TL civarında.
- Kulüplerin yıllar itibariyle faaliyetlerinden kar elde edememeleri, onların birikimli zararlarını artırıyor. Artan birikimli zararlar toplamının gelirlerin üzerine çıkması, ciddi bir uyarı olarak karşımıza çıkıyor. Artan birikimli zararlar, kulüplerin toplam varlıklarını eritiyor.
- Kulüplerin birikimli zararları toplamı olan 3.829 milyon TL, onların toplam 5.909 milyon TL olan varlıklarının yüzde 65'ine ulaşıyor. Bu olumsuz ve sürdürülemez trendin, pandeminin de etkisiyle hızlanarak artacağını düşünmekteyim. Pandemi nedeniyle düşen gelirler, kulüplerin zararlarının daha da artmasına neden olacak gibi görünüyor.
- Esas önemli sıkıntı, kulüplerin faaliyetlerinden dönemsel olarak da kar elde edemiyor olmaları… Bu gerçekten de, kulüpleri çok önemli sıkıntılara itebilecek önemli bir tehlike.
Finansal dengelerini yitirmiş bu dört kulübün içinde bulundukları finansal yetersizliklere, Covid-19'un mali krizi daha da derinleştirici etkisi eklendiğinde, dört kulübün mali yapıları neredeyse çökme noktasına geldi ve mali yapıları çok ağır hasar aldı.
Pandemi nedeniyle yayın paralarını alamayan, gelirlerinde yüzde 30'a varan düşüşler yaşayan ve oyuncu maliyetlerini aşağıya çekemeyen bu kulüpleri çok daha zor günler bekliyor.
Borçları döndürebilme yeteneğini yitirme tehlikesi: Bugün kulüplerimizin önündeki en büyük tehlike/tehdit, vadesi gelecek borçlarını çevirebilme yeteneğini-kredibilitesini yitirmeleridir. Borçlar yönetilebilir olmaktan çıkmıştır.
Likidite sıkıntısı (artan sıcak para ihtiyacı): Kulüplerimizin faaliyetlerinden yarattıkları nakitler, kulüplerin operasyonel giderlerini, finans maliyetlerini ve üçüncü kişilere olan borçlarını karşılayabilir olmaktan uzaktır.
Kredibilite ve moralitelerini yitirme tehlikesi: Kulüplerin var olan finansal yapıları, onların kısa ve orta-uzun vadeli kredibilitelerini yitirmek üzere olduğunu ortaya koyuyor. Mali rasyolardaki olumsuzluklar, yeni kredi olanakları yaratmayı zorlaştırıyor. Kredibilitedeki bozulma zaman içinde ödeme performansını aşağıya çekeceğinden, bir süre sonra bu kulüplerin moraliteleri de kaybolmaya başlayacaktır.
Teknik iflas halinin devam ediyor olması: Yıllar itibariyle oluşan zararların kulüp öz kaynaklarını eritip yok etmesi, kulüplerde pasif açığına neden olmuştur. Özkaynakları negatife dönen, varlıkları yükümlülüklerini karşılamakta yetersiz kalan kulüplerde kaybolan öz kaynağın yeni sermaye artışlarıyla telafi edilememesi, kulüpleri TTK 376 kapsamında teknik iflasa sürüklüyor.
- Zaman içinde sportif rekabet yeteneğinin zayıflaması: Kulüplerin mali ve ekonomik yapılarındaki olumsuzluklar bir süre sonra onların sportif rekabet güçlerini zayıflatacaktır.
2020 yılı mali raporlarının açıklanmasıyla Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un toplam finansal borçları ortaya çıktı: 6.7 milyar TL'na ulaşmış durumda…
2019 son çeyreğinde Süper Lig kulüplerinden bazılarının finansal ve diğer borçları yapılandırılmış, yabancı para kredileri de TL'ye dönülmüştü. Bu yapılandırma ile kulüplerin birikmiş borçları, piyasa faiz oranlarının beş puan üzerinde bir oranla 2 yıl anapara ödemesiz, 5 yıllık bir vadeye yayılmıştı.
Ancak, kırılgan mali yapıya, Covid-19'un yıkıcı etkisi de etkidiğinde, kulüplerin nakit akışları bozuldu. Gelirlerinde yüzde otuza yakın bir düşüş gerçekleşti. Yayın gelirlerini tahsil edememelerinin yanısıra, faaliyet giderlerini bile karşılayabilecek para bulmaz oldular. Mali kesimden yeni kredi bulabilme olanakları çok daraldı.
Şimdi görülüyor ki, borç yapılandırma sadece o gün itibariyle kulüpleri nefeslendirdi. Bugün gelinen noktada bu yapılandırmanın kulüpleri finansal olarak çok da rahatlatmadığı ortada. Kulüplerin ekonomik, finansal ve yönetsel yapısal sorunları çözülmeden, bu tür palyatif önlemler, etkili ve kalıcı sonuçlar yaratmıyor.
Bugün kulüpler yapılandırılan kredilerini yeniden yapılandırmak istiyorlar. Bu talebin temel dinamiğini ise kaybolan mali denge oluşturuyor.
Makro ekonomik dengesizliklerin yarattığı olumsuzluklar, küresel Covid-19'un yıkıcı, krizi derinleştiren katalizör etkisi, zaten var olan finansal ve yönetsel sıkıntılar kulüpleri tam anlamıyla bir finansal krize itmiş durumda.
Buradan kurtuluşa gelirsek… Bugünkü koşullarda, kulüplerin kendi olanaklarıyla bu krizden kurtulabilme şanslarını ne yazık ki yok. Bunun anlamı ise, kulüplerin tekrar "devlet baba"dan destek bekler olmaları. Bu da, siyaset destekli futbol anlamına gelir ki, Avrupa kulüp futbolunun hiç istemediği ve finansal futbolun şiddetle kaçtığı bir olumsuzluk.
Olması gereken: Doğal seleksiyonu çalıştırıp zaman geçirmeden yapısal değişimi ve dönüşümü sağlayacak, uzun vadeli stratejik bir yapılanmaya yönelmek…