Her hafta yüzün üzerinde ülkede, yedi yüz milyona yakın insanın izlediği, seyir zevki yüksek, dünyanın en iyi ligi olarak kabul edilen Premier Lig para basmaya devam ediyor.
Premier Lig sadece sahadaki oyun kalitesi bakımından değil; sahip olduğu gelir, ulaştığı marka değeri, kazandığı sportif başarı, kısacası futbolun ekonomisi ve finansı açısından da diğer merkez liglere ve tüm rakiplerine büyük fark atıyor.
Büyük bir durgunluğun yaşandığı Britanya ekonomisinde, Premier Lig'deki kulüplerin yayın gelirleri adeta dudak uçuklatıyor.
Premier Lig yönetiminin düzenlediği rapora göre, 2021-22 sezonunda yirmi kulübün yayın gelirleri toplamı 2.5 milyar Sterlin'i geçiyor.[1]
Premier Lig yıllık yarattığı gelir 5.5 milyar Euro'luk geliriyle Avrupa futbolunun ekonomik ve finansal olarak lideri konumunda. Premier Lig'e en yakın rakip 3 milyar Euro'luk geliriyle Alman Bundesliga. Aradaki fark 2.5 milyar Euro'ya ulaşmış durumda.
2022-23 sezonun sonrası Premier Lig'in gelirlerinin 7.1 milyar Euro'ya ulaşması bekleniyor.[2]
TV yayın gelirleri İngiliz futbol gelirlerinin yüzde58'ini oluşturuyor. Kalan gelirin yüzde 29'luk kısmı ticari gelirlerden, yüzde 13'lük kısmı da maç günü gelirlerinden oluşuyor.
Premier Lig'in 2021-22 sezonundaki yayın gelirlerinin yüzde 53'ü yurt içi gelirlerden oluşurken, yüzde 47'lik kısmı ise yurtdışından geliyor.
Ligin zirvesinde 153 Milyon Sterlinlik geliriyle Lig şampiyonu Manchester City bulunuyor. Türk Lirası ile kıyasladığımızda, 3.2 milyar TL gelire karşılık gelen Manchester City'nin 2021-22 yayın gelirleri, 2021-22 sezonunda Süper Lig'in 20 kulübe dağıttığı 2.3 milyar TL'nin üzerinde görünüyor.
İkinci sırada ise 151 Milyon Sterlinlik geliriyle Liverpool yer alırken, Tottenham da 146 milyon Sterlin tutarındaki geliriyle en çok kazanan üçüncü kulüp durumunda bulunuyor.
Çok gelir elde eden kulüplerin, sportif başarıda rekabet üstünlüklerine ulaşıp haksız rekabete neden olmamaları için Premier lig yönetimi, TV yayın gelirlerinin yüzde 64'ünü tüm kulüplere eşit dağıtıyor. Bu üzerinde durulması gereken çok önemli bir nokta.
Doğal olarak daha fazla sponsorluk, ticari ve maç günü gelir elde eden kulüpler bir rekabet üstünlüğüne sahipler. İşte tam da bu bağlamda, yukarıdaki tablo incelendiğinde toplam gelirin yüzde 64'ünün kulüplere eşit olarak dağıtıldığı görülüyor. Kulüplerin televizyonda yayınlanan canlı maç sayısına göre ödenen Facilitity Fees ödemeleri ise toplam gelirin yüzde 17'sine karşılık geliyor. Sportif başarıya (Merit payments) göre dağıtılan tutar ise toplam gelirin yüzde14'ünü oluşturuyor. Ticari gelirlerin payı ise yüzde 5 civarında ve tüm kulüplere eşit olarak dağıtılıyor.
Süper Lig'de ise havuz gelirlerinin dağıtımı şu şekilde oluyor: Toplam gelirin yüzde 37'si tüm kulüplere eşit dağıtılırken, sportif performansa göre kulüplere ödenen tutar toplam gelirin yüzde 46'sını oluşturuyor. Geçmişte şampiyonlukları olan kulüplere aktarılan tutar ise toplam gelirin yüzde11'ine karşılık geliyor. Kalan yüzde 6'lk kısım da lig sıralamasına göre dağıtılıyor.
Premier Lig'de şampiyon kulüp havuz gelirlerinin ancak yüzde 6'sını alırken, ligi sonuncu bitiren kulübün aldığı pay ise yüzde 4 civarında. Bizde ise geçen yılın şampiyonu Trabzonspor'un toplam gelirden aldığı pay yüzde8,8 iken, lig sonuncusu Yeni Malatyaspor'un aldığı pay yüzde 2,96. Buna göre zirve ile dipteki kulübün gelirleri arasındaki fark yüzde 272 oluyor. Yani şampiyon kulüp düşen kulübün yaklaşık 3 katı para kazanıyor. Trabzonspor'un geçmiş şampiyonluk sayısının daha az olması, bu farkın daha da açılmasına engel oluyor. Örneğin Galatasaray'ın şampiyon olduğu bir senaryoda bu fark 4 kata kadar çıkabiliyor.
Premier Lig sadece yarattığı gelir, ulaştığı marka değeri ve kazandığı sportif başarının yanı sıra, rekabetin de nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda bize önemli dersler veriyor. Yukarıdaki tabloya bu gözle bakmak bize farklı açılımlar sağlıyor.
Bir sonraki yazımızda Süper Lig'in havuz gelirleri dağıtımının rekabeti nasıl etkilediğini analiz edeceğiz.
[1] https://www.premierleague.com/news/2689350
[2] A New Down, Annual review of Football Finance 2022, Deloitte Sport Busines Group https://drive.google.com/file/d/1ycUdyZo3tkRsRVD8lR6Qw7l6VmHpThC7/view
Tuğrul Akşar kimdir? Tuğrul Akşar 1962 yılında Niğde’de doğdu. 1988'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. Aynı fakültenin İşletme Anabilim dalında yüksek lisansını tamamladı. 1989'dan itibaren bankacılık sektöründe yönetici olarak çalıştı. 2000 yılından itibaren “futbolun görünmeyen yüzü” olarak bilinen futbol ekonomisi, finansı, yönetimi ve felsefesi üzerine çalışmalar yaptı, makaleler yazdı, kitaplar yayımladı, üniversitelerde dersler verdi, yurt genelinde konferans ve seminerlere katıldı, radyo ve televizyon programlarına konuk oldu. Futbolun genel ekonomik, finansal ve yönetsel sorunları ve çözüm önerilerini içeren video içeriklerini paylaşmayı sürdürüyor. Konusunda referans olan ilk kitabı “Endüstriyel Futbol” 2005 yılında yayımlandı. 2006’da Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte “Futbol Ekonomisi”, 2008’de “Futbol Yönetimi” adlı kitapları çıktı. 2010'da “Futbolun Ekonomi Politiği”, 2013’te “Krizdeki Futbol”, 2020'de de altıncı kitabı "Endüstriyel Futbolun En Üst Aşaması: Finansal Futbol" yayımlandı. Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte 2005 yılında Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’ni kurdu. 2005 yılında Meclis Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen Sporda Düzensizliğin ve Şiddetin Araştırılması Raporu'nun 25 sayfalık kısmı “Endüstriyel Futbol” adlı kitabından alınan Akşar, 2011yılında davet üzerine TBMM Araştırma Komisyonu üyelerine "Türk Futbol Kulüplerinin Finansal Yeniden Yapılanması ve Yönetişimsel Sorunlarına Çözüm Önerileri" konusunda bir brifing ve rapor verdi. Nisan 2011’de Teşvik ve Şikeyi Önleme Yasası'nın çıkmasına katkı sağladı, kulüplerin finansal yeniden yapılandırılmasına ilişkin raporunda sunduğu çok sayıda öneriye yasada yer verildi. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği'nin (TKYD) oluşturduğu Kurumsal Yönetim ve Futbol Endüstrisi Çalışma Grubu'nda da yer alan Akşar, 2010’da yayımlanan "Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim Rehberi"nin iki bölümünü kaleme aldı. “Futbol Ekonomisi” ve “Futbol Yönetimi” kitapları bazı üniversitelerde seçmeli derslerde ana kaynak olarak okutulan Akşar, Türk futbolunun sorunlarına çözüm olabilecek araştırmaları yayımlama, araştırmacılara referans sağlama, futbolun entelektüel boyutuna katkıda bulunma amacıyla www. futbolekonomi.com sitesini hayata geçirdi. Bir süre Radikal ve Cumhuriyet Spor eklerinde ve Tamsaha'da yazdı, halen Dünya gazetesinin haftalık "Ekospor" köşesinde ve Mayıs 2015’ten itibaren T24’te yazıyor.Evli ve iki çocuk babası. |