Geçen hafta oynanan maçlarla Süper Lig'in altmış dördüncü sezonu başladı. Bu sezon ondokuz takım Süper Lig'de mücadele edecek ve her takım otuz altışar maç oynayacak. Yeni sezonunun tüm takımlarımıza ve futbolumuza başarı getirmesini diliyorum.
Bu hafta futbolumuzun ana gelir kalemi olan havuz gelirlerini ele alacağız.
Son dokuz sezonda kulüplere toplam 14.6 milyar TL havuz geliri dağıtıldı. 2014/15 sezonunda kulüplere dağıtılan toplam tutar 756 milyon TL iken, bu tutar 2022-23 sezonunda 2.2 milyar TL'na ulaşmış olacak.
Tablo:1'den de görülebileceği üzere Süper Lig'de 2014-15 ile 2022-23 sezonları arasında kulüplere dağıtılan havuz gelirleri TL bazında yüzde 190,98 artmış görünmesine karşın, Amerikan doları bazında yüzde 52,72 azaldı.
Tablo: 1'deki verileri kısaca yorumlayalım.
Havuz gelirlerinin yüzde 37'si katılımcı payı olarak tüm kulüplere eşit ödeniyor. Sportif performansa bağlı olarak kulüplere ödenen tutarın toplam gelir içindeki payı ise yüzde 46. İlk altıya verilen sıralama ödülü toplam gelirin yüzde 6'lık kısmını oluştururken, kalan yüzde 11'lik bölüm ise Süper Lig'de daha önceden şampiyonluğa ulaşmış takımlara aktarılıyor.
Her sezon başlangıcı öncesi Federasyon oynanacak sezona ilişkin havuz dağıtım tutarlarını ilan ediyor ve bu tutar kulüplere sezon içinde kademeli olarak ödeniyor.
Bir diğer önemli konuysa, Süper Lig havuz gelirlerinde döviz bazında ödenen tutarın Süper Lig'in 2000'li yıllarına geri dönmüş olması. Yani Süper Lig havuz gelirlerinde 23 yıl öncesinin gerisine düşmüş durumda.
Süper Lig kulüplerinin ana gelir kaynaklarından birisi olan Süper Lig'de nominal olarak gelirler yıllar itibariyle artış kaydetti. Ne var ki, gerçekte Süper Lig'in havuz gelirleri son dokuz yıldır düşüşte. Bu gelir azalışında üç temel faktörün rol oynadığını görüyoruz. Bunlar;
Makro ekonomik olumsuzluklar nedeniyle zarar ettiğini ifade eden yayıncı kuruluş 2019'da yıllık havuz gelirlerinde 90 milyon dolara yaklaşan bir indirime gitmişti. 2020 Mart'ında da pandeminin başlamasıyla yayıncı kuruluş yine ekonomik ve finansal olumsuzlukları bahane ederek yayın bedellerinin TL olarak ödenmesi konusunda diretmiş ve Dolar/TL kuru beşinci kez sabitlenerek 1 Aemerikan Doları karşılığı TL'nin değeri 7,96 olarak belirlenmişti. Ödemelerde gecikmeler nedeniyle 2020'de Süper Lig'de maçlar başlamasına rağmen yayıncı kuruluş belirsizliği oluşmuştu. Kulüpler çaresizlikten ve "sahipsizlikten" yayıncı kuruluşun bu talebine uymak zorunda kalmışlardı. Bunun sonucunda Süper Lig ekipleri yabancı para bazındaki ödemelerin TL'na döndürülmesi sonrası kurlarda yaşanılan yüksek artışlar kulüplerin gelirlerinde 2 milyar TL'na ulaşan kayıplara neden olmuştu. [1]
Süper Lig'de TL olarak havuz gelirleri nominal olarak artarken, döviz ve enflasyon bazında, yani reel olarak düşüyor. Bu kapsamda değerlendirdiğimizde; Süper Lig'de nominal olarak en yüksek gelir 2021-22 sezonunda dağıtılan 2.650 milyon TL'lık havuz geliri olmasına karşın, dolar bazında en yüksek tutar 2015-16 sezonunda kulüplere dağıtılan 871 milyon TL karşılığı 294.291.000 Amerikan Doları tutarındaki havuz geliri oldu…
Özetle, kulüplerin son dokuz yılda elde ettikleri havuz gelirleri, Amerikan doları bazında yüzde 52 geriye gitmiştir.
Yüksek enflasyon da kulüplerin havuz gelirlerinde erimeye neden oldu. Bu bağlamda havuz gelirlerinde TL bazında yıllık ortalama gelir artışı 19,1 civarında olurken, Temmuz 2022 itibariyle son dokuz yılın ortalama genel fiyat artışı ise TUİK rakamlarına göre yüzde 20,76 olarak gerçekleşmiştir. Buna göre kulüplerin havuz gelirleri nominal olarak artmış görünse de, gelirler reel olarak enflasyonun altında kalmıştır.
2022-23 sezonunda Süper Lig havuz gelirleri bir önceki sezona göre yüzde 16,98 azalarak 2.2 milyar TL olarak kulüplere dağıtılacak. Bu tutarın düşmesinde en önemli faktör yayıncı kuruluşun Süper Lig yayın haklarına ilişkin verdiği tutarın bir önceki dönemin altında kalmış olması.
2022-23 ve 2023-24 sezonları için yıllık 2.2 milyar TL tutar üzerinden yayıncı kuruluşla iki yıl daha sözleşme uzatılmıştır. Yayıncı kuruluş 2021-22 sezonunda ödediği 2.650 milyon TL'den daha az bir tutarı ödeyerek maçların yayın haklarını satın almıştır. Buna göre takım bazında havuz geliri hesaplamaya esas olan dağıtım koşullarını tablo 2 ile sizinle paylaşmaktayız. Tabloya göre kulüplerin havuz gelirleri bir önceki sezona göre yüzde 17 civarında azalmıştır.
2022-23 sezonunda Süper Lig'de mücadele edecek kulüplerin havuzdan elde edecekleri gelirler bir önceki yılla karşılaştırmalı olarak aşağıda gösterilmektedir.
Ülke ekonomisinde yaşanılan makro ekonomik olumsuzluklar ve yayıncı kuruluşun takındığı tavır nedeniyle Süper Lig kulüplerinin son dokuz yılda havuz gelirleri döviz bazında yüzde 52 azalmıştır. Aynı zamanda yüksek oranlı enflasyonist gelişim de kulüplerin gelirlerinin reel olarak erimesine neden olmuştur. Bu haliyle Süper Lig havuz gelirlerinde yirmi iki yıl öncesi tutarın gerisinde kalmıştır.
Süper Lig kulüpleri en temel gelir kalemi olan yayın gelirlerinin düşüşünü engelleyememiş, Kulüpler Birliği Vakfı kulüplerin çıkarlarını koruma ve savunmada yetersiz kalmıştır. Bu konuda ortak bir platformda bir araya gelemeyen kulüpler, yayıncı kurumun keyfi uygulamalarına karşı da bir duruş sergileyememişlerdir. Bunun kaçınılmaz sonucu ise yayın gelirlerinde yaşanılan düşüş olmuştur. Havuz gelirlerindeki düşüş doğrudan kulüplerin sportif rekabet yeteneklerini de daraltıcı bir etkiye neden olmuştur.
Yayın haklarını yasal olarak elinde tutan TFF ise, bu konuda üzerine düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirememiş, dolaylı olarak kulüplerin gelir kayıplarına uğramalarına neden olmuştur.
Bugün gelinen durum da göstermektedir ki, mevcut yayın hakları pazarlama ve satış anlayışı artık günümüz finansal futbolunun gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Futbolumuzun yapısal problemleri içinde önemli bir yere sahip bu durum ancak yeni bir yapılanma ve yeni bir vizyonla düzeltilebilir. Mevcut uygulamalar ve izlenen politikalar, futbolumuzun gelirlerini artırmaktan daha çok azaltıcı bir işleve sahiptir. Bu durum da kulüplerimizin rekabet yeteneklerini her geçen gün daraltmaktadır. Kulüplerin dışlanarak, sadece siyasetin yönlendirmesi ile kulüplerin kaderlerinin belirlenmesi futbolumuzu daha büyük sıkıntılara sokacaktır. Kulüplerin kendi kaderlerini belirleme haklarını kullanmalarına izin verilmedikçe, bu sorunu biz her sezon konuşmaya devam edeceğiz. Kulüpler kendi ürünlerine sahip çıkacak bir yapılanmaya gitmedikleri sürece onların sportif, ekonomik, finansal ve yönetsel refaha ulaşmaları mümkün olamayacaktır.
[1] Bu konuda detay bilgiler için bkz. Tuğrul AKŞAR, 5 Ağustos 2019, "Ölümü Gösterip Sıtmaya Razı Etmek"
Tuğrul Akşar kimdir? Tuğrul Akşar 1962 yılında Niğde’de doğdu. 1988'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. Aynı fakültenin İşletme Anabilim dalında yüksek lisansını tamamladı. 1989'dan itibaren bankacılık sektöründe yönetici olarak çalıştı. 2000 yılından itibaren “futbolun görünmeyen yüzü” olarak bilinen futbol ekonomisi, finansı, yönetimi ve felsefesi üzerine çalışmalar yaptı, makaleler yazdı, kitaplar yayımladı, üniversitelerde dersler verdi, yurt genelinde konferans ve seminerlere katıldı, radyo ve televizyon programlarına konuk oldu. Futbolun genel ekonomik, finansal ve yönetsel sorunları ve çözüm önerilerini içeren video içeriklerini paylaşmayı sürdürüyor. Konusunda referans olan ilk kitabı “Endüstriyel Futbol” 2005 yılında yayımlandı. 2006’da Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte “Futbol Ekonomisi”, 2008’de “Futbol Yönetimi” adlı kitapları çıktı. 2010'da “Futbolun Ekonomi Politiği”, 2013’te “Krizdeki Futbol”, 2020'de de altıncı kitabı "Endüstriyel Futbolun En Üst Aşaması: Finansal Futbol" yayımlandı. Doç. Dr. Kutlu Merih ile birlikte 2005 yılında Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’ni kurdu. 2005 yılında Meclis Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen Sporda Düzensizliğin ve Şiddetin Araştırılması Raporu'nun 25 sayfalık kısmı “Endüstriyel Futbol” adlı kitabından alınan Akşar, 2011yılında davet üzerine TBMM Araştırma Komisyonu üyelerine "Türk Futbol Kulüplerinin Finansal Yeniden Yapılanması ve Yönetişimsel Sorunlarına Çözüm Önerileri" konusunda bir brifing ve rapor verdi. Nisan 2011’de Teşvik ve Şikeyi Önleme Yasası'nın çıkmasına katkı sağladı, kulüplerin finansal yeniden yapılandırılmasına ilişkin raporunda sunduğu çok sayıda öneriye yasada yer verildi. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği'nin (TKYD) oluşturduğu Kurumsal Yönetim ve Futbol Endüstrisi Çalışma Grubu'nda da yer alan Akşar, 2010’da yayımlanan "Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim Rehberi"nin iki bölümünü kaleme aldı. “Futbol Ekonomisi” ve “Futbol Yönetimi” kitapları bazı üniversitelerde seçmeli derslerde ana kaynak olarak okutulan Akşar, Türk futbolunun sorunlarına çözüm olabilecek araştırmaları yayımlama, araştırmacılara referans sağlama, futbolun entelektüel boyutuna katkıda bulunma amacıyla www. futbolekonomi.com sitesini hayata geçirdi. Bir süre Radikal ve Cumhuriyet Spor eklerinde ve Tamsaha'da yazdı, halen Dünya gazetesinin haftalık "Ekospor" köşesinde ve Mayıs 2015’ten itibaren T24’te yazıyor.Evli ve iki çocuk babası. |