Cebimde 500 lira ile gidip 400 lira ile döndüğüm Myndos yani Gümüşlük tatilinden sonra, kendimi Hilton Oteli'nde buldum. Yok, yok cebimde kalan parayı yemek için değil, bir düğün vesilesiyle. Gümüşlük gibi, Hilton'a da en son 20 yıl önce gitmiştim.
Beni az da olsa sevdiklerini, çok da olsa çekindiklerini bildiğim oyuncu Nihal Yalçın ve de eski vekilim sinemacı Sırrı Süreyya Önder, Kaktüs'te kahvaltı yaptılar ve bana haber vermediler.
Unuttuklar şey, Gonzo Haber Ajansı'nın her tarafta hazır ve nâzır olduğuydu. Eğer muhabirim yanlış duymadıysa hararetli hararetli yeni bir film projesi üzerine konuşuyorlarmış. Herhalde "Senaryoyu ben yazacağım" dememden korkularak çağrılmadım. Kendileri pişman olur.
Bu arada unutmayan söyleyeyim, Sırrı Süreyya Önder'in Dünya Barış Günü için Yeniden TV'de yaptığı sohbeti linkini verdiğimiz T24'teki haberden izleyebilirsiniz.
80'lerin As'ları
80'ler deyince aklıma ilk gelen filmlerden biri, Açlık (The Hunger) olur. David Bowie'yle Susan Sarandon ve Catherine Deneuve gibi iki muhteşem kadının olduğu bu film, zamanında epey kıyamet koparmıştı.
Susan Sarandon'ın "Catherine Deneuve ile sevişme sahnesinde zorlandınız mı?" sorusuna verdiği cevap bir efsanedir: "Catherine'le sevişmek kimseyi zorlamaz."
Tony Scott'ın 1982 yapımı bu filminin Türkiye'de kesilip kesilmediğini bilmiyorum. Ben Londra'da izlediğim zaman bu sahne, Susan Sarandon kadar beni de etkilemişti.
SON DAKİKA: Venedik Film Festivali, Catherine Deneuve’e Altın Aslan Yaşam Boyu Başarı ödülü verdi
* Oyun yazarlığına ilgi duyanlar atlamasın.
* CİSST'in “Hapiste LGBTİ+” atölyesine katılmak için linke tıklayabilirsiniz.
* Mülkiyeliler Birliği’nin 2022'deki ikinci e-bülteni linkte.
* Türkiye'deki Çerkeslerin çıkardığı Jineps gazetesinin eylül sayısı linkte.
Dayanışma yaşatır
Şişli Cemil Çağdaş Kent Kültür Merkezi'nde yapılan Özgür Basın Dayanışma Gecesi, çok değilse de oldukça umut vericiydi. Kapılar kırılmadı ama her yer doluydu ve de çok sayıda gencin orada olması ayrı bir öneme sahipti.
Siyasiler de vardı, sivil toplum kuruluşları da vardı, bol miktarda gazeteci de vardı. İlk kez canlı dinlediğim Bandista grubu da harikaydı.
Eğer 70+ yaşım ve de sarı noktam beni yanıltmadılarsa, TGC, TGS, Evrensel ve BirGün'den kimsenin olmadığı kanısına kapılmam beni biraz üzdü. Yanılıyorsam hemen düzeltirim.
İki kez inkıtaya uğradılar
Şimdi son sosyal demokratlardan olan ve de BirGün okuyan fanlarım bana "İsmail Saymaz'la Ayşenur Arslan'dan ne istiyorsun?" diye saldıracaklar. Vallahi kötü bir niyetim yok. Medya o kadar kötü durumda ki "mecburen" sıklıkla onların programlarını izliyorum.
Hani Halk TV için "CHP'nin televizyonu" denmesine kızıyorlar ya, onlar da buna imkân veriyorlar. Geçtiğimiz çarşamba günü, Arslan'la Saymaz'ın heyecanla atıp tuttukları bir anda, birden bire araya Ekrem İmamoğlu'nun bir konuşmasını sokuveriyorlar. Tekrar başa sarıyorlar, bir süre sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir konuşması programın içine giriveriyor.
Hani sanki şeyi doğrular gibiler; parayı veren düdüğü çalar. Fakat ben yanılıyor olabilirim. Gonzo Haber Ajansı muhabirlerininin bildirdiğine göre; birkaç hafta önce, muhalefeti fazla eleştiriyorlar diye programları kaldırılan T24'ün Murat Sabuncu'su ve yazar Levent Gültekin, ihtimal gelecek haftadan itibaren programlarını yeniden Halk TV için yapmaya başlayacaklar. Sabuncu ve Gültekin'in salı ve cuma akşamları Halk TV ekranında olacakları konuşuluyor. İsmail Küçükkaya zaten sabahlara başlamıştı bile.
Antakya, Samandağ'ın sesi
Uzun ve korkutucu bir trafik kazasından sonra yeniden aramıza dönen gazeteci Şahiye Say'ın Su Tanecikleri kitabının ikinci baskısı çıktı. İlk baskıyı bilmiyordum, yeni haberim oldu.
Eğer yanılmıyorsam bir süre Anadolu Ajansı'na çalışan ve hatta Radikal'e de haber yollayan Say, röportaj ve yazılarını bu kitapta toplamış. Eklemezsem olmaz, Samadağlı benim mektebim SBF BYYO'dan mezun.
Araştırdım bulamadım ama Su Tanecikleri'ni Nadir Kitap'tan 30 TL'ye ısmarlayabilirsiniz.
Özgür Basın Dayanışma Gecesi'ne katılan grup Bandista'dan Güzel Günler şarkısını linke tıklayarak izleyebilirsiniz.
Tuğrul Eryılmaz kimdir? Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü. Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı. İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı. Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi. 1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti. Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı. Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi. |