Senelerden bu yana Galatasaray’ın kurtuluş reçetesi olarak sunular Riva arazisi için Emlak Konut İdaresi ile protokol yapıldığı, bir hırsızın parsayı topladıktan sonra alelacele evden kaçması gibi İstanbul’da onlarca kişinin öldüğü bir akşam açıklandı.
Protokolün içeriği henüz muamma. Bildiğimiz tek şey, Galatasaray’ın Florya’daki 22 bin 627 metrekare yüzölçümlü ve Riva’daki 1 milyon 76 bin 22 metrekare yüzölçümlü taşınmazlarının projelendirilmesi için Emlak Konut İdaresi ile anlaşılması.
Açıklamanın sadece zamanlaması bile başlı başına mide bulandırmaya yetiyor. Protokol, yangından mal kaçırırcasına, sanki özellikle bir felaket akşamı beklenirmiş gibi açıklandı. Dursun Özbek’in “Sayın Cumhurbaşkanı”na teşekkürlerini sunması da cabası!
Sürekli yalanlarına alıştığımız Dursun Özbek şark kurnazlığıyla yetki dahi almadığı Florya’yı protokol içine nasıl sıkıştırıyor anlamak mümkün değil. Arkadaş, Galatasaray’ın taşınmazlarını değil de, dededen miras kalan arsayı satıyor; kimseye sormadan, Genel Kurul yetkisi almadan.
Kulübü kardeşiyle yöneten Dursun, artık o kadar rahat ki, Galatasaray’ın en hayati meselesinin tartışılacağı Genel Kurul’u otelinde yapmayı ve Florya’yı burada peşkeş çekmeyi planlıyor.
Devletle yapılan iş konusunun en açık örneği Ali Sami Yen olarak hafızalarda duruyor. 1 milyar 25 milyona satılan ve 475 milyon lirası TOKİ’ye kalan, dış cephe boyası bile yapılmadan Galatasaray’ın eline tutuşturulan TT Arena Stadı ise 191 milyon TL’ye yaptırıldı. ’Beleş stat’ diye birilerinin yırtındığı TT Arena’da Galatasaray afiyetle kazıklanmıştır.
Kazıklanmaya doymayan Galatasaray şimdi Riva arazisi için aynı durumun eşiğinde. Galatasaray Kulübü’nün kurduğu komisyon, Riva arazisini sarı-kırmızılıların projelendirmesi durumunda 400 milyon dolar gelir elde edileceğini raporlandırmıştı. Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, protokol sonrası yaptığı açıklamada projelendirme sonrası Galatasaray’ın kasasına 508 milyon TL gireceğini söyledi.
Ortada bu iki rakam varken, ya kulübün kurdurduğu komisyon raporu çok yanlış ya da yalan söylenmiş. Sözünü teminat kabul edebileceğimiz biri olsa, Dursun Özbek’e güveneceğiz ancak basit transfer haberlerinde bile fırıldak gibi dönen birinin sözleri, en kibar haliyle pek güven telkin etmiyor.
Galatasaray’ın yapılan protokol gereği toplan kârın ancak ve ancak yüzde 40’ı üzerinden anlaşma sağladığı söyleniyor. Eğer durum buysa, sadece Dursun Özbek değil, kendisine yetki veren Genel Kurul üyeleri de bu rezaletin sorumlusu durumuna düşecektir.
Şimdi Dursun Özbek’in yanıtlaması gereken bazı sorular var;
1- Onay bile almadan Florya’yı babanın malı gibi protokolün içine nasıl sokarsın?
2- Üçüncü köprü ve yeni havalimanı projeleriyle değeri artan Riva’yı kulübün toplam borcunun yarısına bile denk gelmeyen bir fiyata nasıl satarsın?
3- Riva’yı ve Florya’yı peşkeş çeker gibi satışın karşısında, devletten kişisel işlerin için hangi sözleri aldın?
4- Galatasaray’ın geleceğinin satışını, İstanbul’da bombalar patlarken açıklarken vicdanın rahat mıydı?
5- Riva ve Florya’yı projelerin toplam kârının yüzde 35-40’ına sattığın doğru mu?
5- Galatasaray’ı kardeşinle birlikte babanın malı gibi yönetmeye devam edecek misin?
Galatasaraylılar bu soruların yanıtı bekliyor...
Galatasaray iki kardeşin elinde oyuncağa dönmüş durumda, herkes olan biteni izliyor. Galatasaray’ın geleceği üç kuruş paraya peşkeş çekiliyor. Tekrar ediyorum, bu protokolün sorumluluğu salt Dursun Özbek’e ait değil, onay veren bütün Genel Kurul üyelerinindir. Dursun’un otelinde yapacağınız toplantıda, bunların hepsi aklınıza gelsin.