AKP – CHP koalisyon görüşmeleri Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “… Şu anda bir hükümet ortaklığı gerçekleştirecek zeminin olmadığı yönünde bir kanaat hasıl olmuştur…” tespitiyle, başarısızlıkla sonuçlandı.
18 Ağustos akşamı Davutoğlu hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı’na iade etti.
Önce Başbakan Davutoğlu’na bir soru soralım:
- CHP’nin, neredeyse hiçbir kırmızı çizgi dayatması yapmadan ve sizin daha önce yaptığınız konuşmalarınızda altını çizdiğiniz hususlarla tamamen mutabık bir çerçeve içinde, bu zorlu koşullarda Türkiye ekonomisi için piyasalara güven verecek dayanıklı bir koalisyon hükümeti kurma teklifini, makul bir gerekçe göstermeden neden reddettiniz?
Sorularla devam edelim:
- Koalisyon görüşmeleri sırasında taraflar ekonomik vaatleri birbirine çok uzak olduğu için mi anlaşamadı?*
- AKP “ekonomide o büyük yapısal dönüşümü yapıp orta gelir tuzağından çıkmak istiyoruz” dedi de CHP buna itiraz mı etti?
- AKP tarafı “çözüm süreci devam etmeli” dedi de CHP tarafı “hayır buzdolabına kaldıralım ve derhal çatışma ortamına dönelim” mi dedi?
- AKP tarafı orta öğretimimizin PISA sınavlarındaki vahim hâlini düzeltmek ya da Suudi Arabistan ve İran’ın gerisinde olan yükseköğretim kalitemizi yükseltmek istediğini söyledi de CHP buna itiraz mı etti?
- CHP anlaşılmaz bir şekilde “komşularla sıfır sorun” politikasının yanlış olduğunu iddia edip bu politikanın değişmesinde ısrarcı mı oldu?
- CHP tarafı yargının içinde bulunduğu durum için “Tuz kokarsa, diye bir tabir var. Yargıya güvenin tam ve mutlak olması lazım"** dedi de AKP buna itiraz mı etti?
Evet, Davutoğlu’nun, CHP ile koalisyon hükümeti kurma zemininin olmadığı kanaatine nasıl ulaştığını kamuoyuna izah etmesi gerekiyor.
7 Haziran seçimleri sonrasında Davutoğlu’nun nasıl bir muhasebe yaptığına ve bundan sonra nasıl bir istikamet izleyeceklerine dair konuşmalarından alıntılarla adım adım devam edelim:
Davutoğlu’nun Habertürk televizyonundaki "Türkiye'nin seçimi 2015" programında gündeme ilişkin sorulara verdiği bazı yanıtlar şöyleydi:
“8 Haziran'da öncelikle ele alacağımız yapısal konuları içeren 10 maddeyi tespit ettim. Bir kısmı hemen yapılacak, bir kısmı süreç içerisinde gerçekleşecek. Bu 10 madde şöyle: Sivil bir anayasa, çözüm süreci, toplumsal uzlaşı, ekonomide yapısal reformlar, istihdam, taşeron sorunu, emekli gelirlerinde düzenleme, yargı reformu, bürokraside ehliyet ve liyakat esası ve şehirlerin yeniden yapılandırılması.”
“İkincisi, en çok acil ve hiçbir zaman gündemimizden düşmeyecek olan Çözüm Süreci, Diyarbakır'dan bunu zikrediyorum. Bugün Diyarbekirli sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiğimizde de üzerinde durdum. Seçim neticesi ne olursa olsun çözüm süreci istikametinde devam edecek. Yeni durumu değerlendirerek, kurmuş olduğumuz çözüm süreci mekanizmasını hemen işletmeye başlayacağız.”
Davutoğlu seçim sonuçlarını TRT’de yorumlarken de özetle şunları söylemişti:
"Biz başkanlık sitemine geçmeyi tasavvur ettik. Halk bunu uygun görmedi. Artık görevimiz, var olan sistemi işletmek. Siyasetin normalleşmesi lazım. Gerilim ortamından, çatışma ortamından çıkmamız lazım. Seçim dönemindeki tartışmalar bitmiştir. Herkesin kendi muhasebesini yapması lazım. Cumhurbaşkanımız koalisyon müzakerelerinin parçası değildir. Kişi nerede ise makamı orasıdır. Sistem değişmediğine göre artık taşların yerine oturtulması lazım.”
Davutoğlu, yeni dönem milletvekillerine hitaben yaptığı ilk grup toplantısı konuşmasında şunları söylemişti:
“Erdemli davranış şu demektir: Biz şahsi çıkarlarımızı, parti ideallerimizin önüne getirmeyiz. Parti çıkarlarımızı da ülke çıkarlarının ve millet ideallerinin önüne getirmeyiz. Milletimizin davası, partimizin ve şahsi çıkarlarımızdan her zaman öncedir ve öncelikli olacaktır. AK Parti'nin sicili hep temiz olmuştur, hep temiz olacaktır… Taktik ayak oyunu ile siyasetin ahlakını kaybederiz. Bizde gizli hesap olmaz. Bizde siyasetin ahlakına aykırı tek bir davranış olmadı, olmayacak… Cumhurbaşkanı koalisyon görüşmelerinin parçası değildir, olmayacak… İyi niyet ve samimiyetle ülkenin sorunlarına talibiz. İyi niyetli davranış görmeyi ve hemen hükümeti kurmayı umuyoruz.”
Evet, ‘şahsi çıkarları ya da parti çıkarlarını memleket çıkarlarının önüne getirmemek; erdemli, iyi niyetli ve samimi davranış ilkeleri’ bağlamında soru şu:
- 7 Haziran seçim sonuçlarıyla ilgili yapığı muhasebe ve değerlendirme konuşmalarında; “Kişi neredeyse makamı oradadır” diyerek partiyi artık kendisinin yöneteceğini, Cumhurbaşkanı’nın koalisyon görüşmelerinin bir parçası olmayacağını ve müzakerelere bir koalisyon hükümeti kurma iyi niyetiyle hazır olduğunu beyan eden Davutoğlu, daha sonra ne oldu da CHP’yle bir koalisyon hükümeti kurmayı dahi müzakere edemeden görevi iade etmek zorunda kaldı?
'Parti çıkarlarını memleket çıkarlarının önüne koymama' erdemli davranış ilkesi bağlamında bir hatırlatma: Takip edebildiğim kadarıyla dünyada tam 23 ülkenin borsası halen tepetaklak düşüyor. Biz dâhil bu ülkeler şunlar: Brezilya, Tayland, Güney Kore, Polonya, Sırbistan, Slovenya, Tayvan, Şili, Kolombiya, Singapur, Nijerya, Fas, Kenya, Gana, Ukrayna, Çin, Endonezya, Malezya, Mısır, Peru, Bulgaristan ve Yunanistan. Hisse fiyatları çok yükseldi. Majör borsalarda fiyat yükselişlerinin mantıklı hiçbir gerekçesi kalmadı. Bir sürü ülke tahvillerine negatif faiz ödüyor. Tahvil piyasasında çok büyük bir balon var ve bu tahviller teminat gösterilerek çıkarılan menkul kıymetler türev piyasalarını çok fazla büyüttü. Unutmayın 2008 krizi türev piyasalarındaki çarpık büyümeden çıktı. Halen CDS piyasası 2008 krizindeki büyüklüğünün yaklaşık 10 katı. Brezilya’dan Çin’e merkez bankaları kontrolü kaybediyor. Küresel bir finansal çöküş beklentisi çok fazla yazılır – çizilir olmaya başladı. Zaman giderek daralıyor!
_________________________________________________
* Önceki gün Başbakanlık Ekonomi Başdanışmanı Prof. Dr. Emine Nur Günay Bloomberg TV’de “Ekonomi vaatleri bakımından en yakın olduğumuz parti CHP’ydi” dedi.
** Başbakan Davutoğlu Habertürk’teki “Türkiye’nin seçimi 2015” adlı programda aynen böyle söylemiştir.