“Ülkemizde kamu kurum ve kuruluşları, vakıf ve derneklerin açtıkları tüm öğrenci yurtlarının tespiti, öğrencilere yurt yapımı amacıyla kamu arazi ve binalarını düşük bedelle ya da bedelsiz devreden kamu kurum, kuruluş ve yerel yönetimler ile bu arazi ve binaları alan vakıf, dernek ve benzer kuruluşların belirlenmesi, özel yurtların daha etkin bir şekilde denetlenmesi ve öğrencilerin yurt ihtiyaçlarının giderilmesi için alınacak önlem ve politikaların belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz”.
1 Nisan 2016 tarihli bu önergenin altında CHP Adana milletvekili Elif Doğan Türkmen ve on CHP milletvekilinin imzası var.
Öğrenci yurtlarıyla ilgili Meclis Araştırması açılmasını istiyorlar.
Nisan - Aralık, aradan sekiz ay geçiyor, bu önerge henüz ele alınmış değil, Meclis genel kurulunda bir kez bile görüşülmüş değil. Öyle bekliyor.
Bu araştırma önergesi beklerken, önceki akşam Adana’da yurt faciası.
Önergede araştırılması istenen konularla Adana’daki facia birebir örtüşüyor, istekler o kadar doğru, o kadar isabetli:
-“Yurt yapımı amacıyla devredilen araziler”, işte Adana’da yangın çıkan yurt böyle yapılıyor.
-“ Arazi ya da binanın devredildiği kuruluşların belirlenmesi”, işte Adana’da yangın çıkan yurt “Süleymancılara” ait. Öğrenci velileri söylüyor.
-“Özel yurtların daha etkin denetlenmesi”, işte Adana’da yangın çıkan yurdun Haziran’da denetlendiğini söylüyor hükümet yetkilileri ama, acaba nasıl denetleniyor, sorusu açıkta.
Önergeyi veren Elif Doğan Türkmen Adana milletvekili ve facia Adana’da meydana geliyor.
Ama ne oluyor?
Meclis Araştırmasını “muhalefet” istiyor, AKP’ye göre, madem ki, “muhalefet”, “üzerinde durmaya bile değmez”.
Al sana değmez!
On dört yıldır aynı mantık, hiç değişmiyor, hiç ders alınmıyor, “bunlar muhalefet etmek için önerge veriyor”!
Dün Elif Doğan Türkmen ile konuşuyorum, kendisi o sırada hastanede yaralılarla ve onların aileleri ile görüşüyor. Çok çarpıcı bir şey söylüyor:
“Aileler, çocukları için yurda para ödemediklerini söylüyor. Yeme, içme, barınma, yurda tek kuruş ödemiyorlarmış”.
Nasıl olur? Onca öğrenciye kim ya da kimler, neden bedava baksın?
Dün TV’de bir kişi “yurdun Süleymancılara ait olduğunu” söylüyor.
“Süleymancılar”, ünlü ve yaygın tarikatlardan biri. Çocuklara tarikat mı bakıyor? Bedava.
Neyin karşılığında bedava?
İşte, karşımızda bir “cemaat” gerçeği daha.
Elif Doğan Türkmen devam ediyor:
“1 Nisan’da verdiğimiz önerge sırada bekliyor. Şimdi yurtlarla ilgili yeni bir Meclis Araştırma önergesi daha hazırlıyorum. Mesele, eğitim sistemindeki akıl almaz boşluklar ve bozukluklar. Yurtlar bunun uzantısı. Araştırma önergesinden ayrı olarak, Adana İl Milli Eğitim Müdürü, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve diğer yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Kadın derneklerini harekete geçireceğim, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gideceğim”.
Onca çocuk o yurtta “bedava” kalıyor, “bedava” yeme, içme ve tek kuruş ödemiyor, bu nasıl oluyor?
Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı, Adana Valiliği, Belediye Başkanlığı nerede? Neden bunu araştırmak gereğini duymuyorlar?
Üstelik, hükümetin Bakanı açıklıyor, “yurt Milli Eğitim Bakanlığından izinli”.
O halde Milli Eğitim Bakanlığı yurtta öğrencilerin bedava kaldığını biliyor, muhtemelen neden bedava olduğunu da biliyor olmalı.
Biliyorsa, neyin karşılığında bedava olduğunu sormuyor mu?
Ya da biliyor ve göz mü yumuyor?
“Süleymancılara” ait olduğu söylenen bu yurt pratikte “Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği” tarafından işletiliyor.
O dernek “Süleymancılarla” bağlantılı.
Adı geçen derneğin 1980’lere, 12 Eylül yönetimine kadar uzanan bir geçmişi var.
12 Eylül askeri darbe döneminde İçişleri, Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıkları “irtica raporu” hazırlıyor. Ancak, askeri yönetim o raporla ilgili bir işlem yapmıyor.
Rapor tarikatlar ve Süleymancılarla ilgili. Bu tarikatın dikkat çekilen faaliyetleri arasında “Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği” yer alıyor.
Adana’da yangın çıkan yurtta öğrencilere bedava hizmet veren dernek.
Benzer bir adım 1986’da SHP tarafından atılıyor, benzer bir rapor Meclis’e taşınıyor. Aynı tarikata dikkat çekiyor. O sırada iktidarda Turgut Özal liderliğinde ANAP Hükümeti var.
12 Eylül’deki gibi, nafile, hiç bir sonuç çıkmıyor, raporlar da adımlar da hasıraltı.
Vazgeçilmez soru şu, döne dolaşa şu:
Öğrenciler o yurtta ne karşılığında bedava kalıyor? Onların masrafını kim ya da kimler karşılıyor? Neden?
Öğrenciler o yurtta, örneğin laik Cumhuriyet karşıtı, katı dini bir rahle-i tedristen mi geçiyor?
Aynı raporda öğrenci yurtları dışında, adı geçen derneğin biçki- dikiş, arıcılık, halıcılık gibi kurslar açtıkları belirtiliyor.
O kurslar acaba sadece arıcılık ve halıcılıkla mı sınırlı, diye akla bir soru geliyor.
Yurda izin verdiğine göre, Milli Eğitim Bakanlığı bu soruların karşılığını vermek zorunda.
Ta 1980’lerde hazırlanan bir rapor tek bir rapor değil. Daha sonra tarikatlar ve cemaatlerle ilgili çok sayıda rapor, kitap, makale yayınlanıyor.
İki ayda bir toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun hemen her toplantısından sonra yapılan açıklamalarda “irticai faaliyetlere dönük önlemler görüşüldü” cümlesi klişe haline geliyor.
1980’den sonra farklı siyasal görüşlerde, AKP Hükümetleri hariç, on beşe yakın hükümet gelip geçiyor ve fakat tarikatlar hep yerinde. Biri bitiyor, diğeri daha faal hale geliyor.
Şimdi FETÖ’cülerle mücadele dönemi.
Ya diğerleri?
Adana’da çıkan yangın sonucu hayatlarını kaybeden çocukların kaldığı yurtta neler olup, bitiyor, onun açıklanması gerek.
Yangın neden çıktı, ne oldu, yangın merdiveni kapısı kilitli mi, değil mi, halı mı, çinko mu, onlar yangında buzdağının görünür yüzüne ilişkin adli ve idari soruşturma yönü.
Buzdağının görünmeyen yüzünde neler var?
Diğer öğrenci yurtlarını kimler, nasıl işletiyor?
Ve asıl çok başka, çok genel ama, temel bir soru:
Maden faciaları, yangınlar, inşaatlarda ölümler, tersanelerde kazalar, ihmaller, tüp patlamaları, aniden çöken binalar, raydan çıkan trenler… Hepsinde ölümler, ölümler…
Bu ülke sürekli olarak neden bir faciadan ötekine koşuyor? Neden? Bu felaketler neden bir türlü bitmek bilmiyor?
Yangında hayatlarını kaybeden o çocuklar, o çocuklar... Ve onların aileleri...