- Devlet Bahçeli’yi artık AKP Hükümetinin sözcüsü gibi görüyorlar.
- Devlet Bahçeli’yi artık siyasal ömrünü AKP’ye bağlamış gibi görüyorlar.
- Devlet Bahçeli’yi artık milliyetçi ideolojiyi sürekli çiğneyen biri gibi görüyorlar.
- Devlet Bahçeli’yi artık geçmişte AKP’ye yönelik eleştirilerini unutarak, tam tersini söylemeye başlamış biri gibi görüyorlar.
- Devlet Bahçeli’yi artık hukuk bunca sürekli yara alırken, yargıda uygulamaları onaylayan biri gibi görüyorlar.
- Devlet Bahçeli’yi zaman zaman şu ya da bu nedenle yaptığı çıkışları “rol icabı” yapan biri gibi görüyorlar.
- Devlet Bahçeli’yi artık MHP örgütlerindeki olağanüstü rahatsızlığa ve kitlesel istifalara sırtını dönmüş biri gibi görüyorlar.
Bunlar benim sözlerim değil. Değişik kentlerde MHP’lilerle yaptığı sohbetlerde dile getirilenler.
Bir bölümü aziz medyamıza yansımıyor olsa da, bunlardan dolayı ülkenin pek çok yerinde MHP’den kitlesel istifalar birbirini izliyor.
MHP’den istifa edenler nereye gidiyor?
Meral Akşener Hareketine katılmaya gidiyor.
Akşener yavaş yavaş Anadolu’da kendine bir taban oluşturuyor.
2002’deki AKP hareketi gibi. AKP’nin doğduğu MSP-Refah-Fazilet Partisi çizgisinden ayrılışına benzer bir oluşum. Farkı, bunun milliyetçi akım içinde ortaya çıkması ve MHP’den kopuşu.
15 yıl sonra ilk kez bu ölçüde bir siyasal harekete tanık oluyoruz. Tabandan gelen dalga kendine siyasal yelpazede bir yer arıyor.
Meral Akşener’in kişiliğinde sembolleşiyor.
Ancak aradığı yer, tıpkı AKP’nin çıkışındaki gibi, şimdi o çıkıştan eser yok, ne ideoloji, ne kadro, ne demokratik değerler olarak, MHP gibi katı milliyetçi bir yer değil.
Merkezde bir yer.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” siyasette yeni bir ekol yaratıyor, yeni bir üslup, yeni bir siyaset tarzı.
Akşener Hareketi belki de bu yürüyüşten esinlenerek, “Anadolu’yu bir bütün olarak kucaklamak” adına, bu tür simgesel anlamı olan adımlar atmayı planlıyor.
Anadolu’nun tarihinden, kültüründen, hoşgörüsünden, bütünleşmesinden gelen, inancı ve görüşü ne olursa olsun, Anadolu’yu temsil eden kimliklere sarılmak istiyor.
Kardeşlik, barış, huzur adına. Toplumdaki bölünmeyi ve kutuplaşmayı kırmak adına.
Buna paralel olarak ekonomide ve dış politikada, sosyal devlet alanında, çalışanlar ve işverenler katında, hukukta ve çevrede uygun bir dil, uygun bir politik söylem geliştirmek üzere.
Meral Akşener hareketi şunun farkında.
Sadece Tayyip Erdoğan’a ya da Devlet Bahçeli’ye karşı olmak, hareketin odağına bu karşıtlığı koymak yetmiyor.
Mevlana gibi, “dünle beraber gitti cancağızım, düne ait ne varsa, bugün yeni şeyler söylemek gerek”.
Nedir o “yeni şeyler”?
İşte, onlar şimdi bunun üzerinde çalışıyor.
Akşener Hareketinin AKP’yi rahatsız ettiği ortada. On beş yılın sonunda ilk kez, AKP iktidarını tehdit eden bir oluşumun ilk adımları.
O nedenle, AKP bu oluşumu çok yakından izliyor.
Elindeki olanaklarla bu hareketi engellemek için herhalde epey uğraşacak gibi görünüyor. Ne ölçüde ve nasıl engelleyebilir, o ayrı bir konu.
Akşener de herhalde buna karşı önlem alacaktır, düşüncesi epey yaygın.
Hareket ne ölçüde tutuyor?
Dün Akşener’in de dahil olduğu bir anket yayınlanıyor. Anketi sorgulamadan söylemek isterim, anketin güvenirliği konusunda bir fikrim yok.
İlk anket Akşener’e umut aşılıyor.
MHP beklendiği gibi, çoktan çökmüş, Akşener yüzde 21 dolayında.
Elimde bunu ölçecek, değerlendirecek bir veri yok ancak, hareketin maya tuttuğu Anadolu’nun her yerinden gelen haberlerden belli.
Şurası doğru, farklı siyasal görüşlerden, AKPden tutun da, bazı sosyal demokrat kimliklere kadar uzanan geniş bir yelpaze Akşener’e sempatiyle bakıyor.
Nasıl ve nereye kadar, bunu hareketin kendisi belirleyecek.