"Şehit Diplomatlar Sergisi..."
Dünya Türkiye'nin başına yıkılıyor, bunlar hâlâ "iç politikada algı operasyonu" peşinde!.. Ne yaşanırsa yaşansın, kafa iç politikada algı yaratmaya kilitli!..
Son örnek, "Şehit Diplomatlar Sergisi".
"İletişim Başkanı" mı, yoksa "Propaganda Bakanı" mı belli değil, dün öğle saatlerine yakın, tüm TV kanallarında Fahrettin Altun canlı yayında, çok açık ki, TV'lere haber verilmiş, sanırsınız ki, dünyayı yerinden oynatacak açıklama yapacak!.. Sanırsınız ki, ülkede en yetkili kişi!..
"Şehit Diplomatlar Sergisinin" açılışını ilan ediyor. Böyle bir sergi açılıyor.
Amerikan Başkanı Joe Biden'ın Ermeni soykırımını tanıdığını açıklaması karşısında, özellikle iktidar kanadı hiçbir işe yaramayan "Yok hükmündedir, tanımıyoruz, sen kendine bak" gibi ucuz ifadelere başvururken...
1973 ile 1984 yılları arasında Ermeni terör örgütü ASALA dünyanın çeşitli yerlerinde pek çok diplomatımızı öldürüyor. Biden'in açıklamasından iki gün sonra o diplomatlarımızın anısına bir sergi açılıyor.
Neden şimdi?..
Böyle bir sergiden kimsenin haberi yok!.. Yani:
"- Ne şehit diplomat yakınlarının,
- Ne diplomatların haberi var,
- Zaten sergi açılışına onların hiç biri davet edilmiyor,
-Açılış sanal alemde gerçekleştiriliyor", diyelim ki, salgın nedeniyle. Sanal alemde olsa bile, şehit yakınlarının o açılışa internet üzerinden görüntülü katılmaları sağlanamaz mı?.. Elbette olur. Ama, bunların derdi o değil.
Bu bir yana:
Böyle bir serginin açılış zamanlaması, Biden'in soykırım tanımasının hemen iki gün sonrasına rastlıyor.
Böyle bir sergi için önceden hazırlık yapmak şart. Hazırlık yapıldığına göre, akla gelen soru şu:
"Biden'ın ne söyleyeceğini AKP önceden biliyor muydu?.. Sergi hazırlığı buna göre mi yapıldı?.."
Bu sergi yurt dışına, diğer ülkelere ve de Amerika'ya hangi mesajı veriyor?.. Hiç!..
Her zamanki gibi, "iç politikaya dönük" bir girişim.
Oysa, hâlâ iç politika algısı peşinde koşmak yerine, Biden'ın mesajı çok açık ve çok vahim, üstelik son aylardaki Türk - Amerikan ilişkileri gözden geçirildiğinde, Amerika Türkiye'ye siyaseten şunu söylüyor:
"Sizinle ilişkilerimiz artık sıradan!.."
"Müttefik" olmak, "işbirliği" halinde olmak artık geride kalan kavramlar. Artık "ayrı ve özelliği bulunmayan," bir ilişkinin başladığının işareti, bilinçli bir tercih.
"Bu yepyeni bir eşik."
Neden böyle bir tercih?.. Neden bir anlamda "vazgeçmek?.."
"Çünkü, bu saatten sonra, Amerika için Türkiye'yi küstürmenin, Türkiye'den vazgeçmenin hiçbir bedeli, hiçbir maliyeti yok!.."
Bayılıyorum hâlâ o büyük büyük teorilere, önerilere:
"Amerika'ya ait İncirlik Üssü'nü kapatalım!.."
E, kapat!..
İncirlik'i kapatmak elli yıl önce bir anlam taşıyor ama, şimdi değil. Elli yıl önce Amerika'nın bölgede güvendiği ve gideceği bir başka "müttefik" yok ama, şimdi var.
"Amerika'nın İncirlik Üssü yerine, artık Kuzey Irak Üssü var!.. Ayrıca, Kıbrıs Rum Kesiminde hazırlığı var".
Kuzey Irak'ta PKK'yı boşuna mı destekliyor?.. Kuzey Irak'taki petrol yataklarını da, birebir kontrol ederek.
Ya da:
"NATO'dan çekilelim!.."
E, çekil!..
NATO zaten son tatbikatında seni dışlamış, kalsan ne olur, çekilsen ne olur!..
Kaldı ki, çekilsen bu kime zarar verir?.. Amerika'ya zarar verir mi?.. O zaman?..
Her ama her konuda AKP ondokuz yıldır bildiğinden şaşmıyor, kimseye danışmıyor. Çok biliyor ya!.. O çok bilmesinin sonuçları ortada:
"- Ekonomide Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi yaşanıyor,
- Cumhuriyet tarihinin en büyük döviz darboğazı, iç ve dış borç sıkıntısı yaşanıyor,
- Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksulluğu yaşanıyor,
- Salgınla mücadelede duvara toslamış durumda,
- Ve dış politikadaki halimiz ortada, herkesle kavgalı, yalnız, kimsesiz."
Böyle durumlarda dünyanın her yerinde iktidarlar muhalefete danışıyor, geçmişte bizde de örnekleri var, bilim insanlarına danışıyor, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geliyor, ortak bir politika, ortak bir akıl arayışına giriyor.
Ama burada?.. Artık o da, mümkün değil, çünkü onlarla da kavgalı.
Her şeyi bilen birileri var burada!..
Ve ne kadar bildikleri ortada.