Top şu anda “Tayyip Erdoğan’da”.
Oyunculardan biri de, Erdoğan. “Top Erdoğan’da iken”, hiç kimse topu almak için bırakın ona müdahaleyi, yanına bile yaklaşmıyor.
“Herkes onun topu serbestçe potaya atmasını bekliyor”.
Saray’da basketbol maçı.
Erdoğan o kadar iyi basketbol oynuyor ki:
“Saray’da kendi ekibiyle oynadığı basket maçlarını çoğunlukla Erdoğan’ın takımı kazanıyor”.
Sıkıysa, öteki takım kazansın!..
Saray’ın sahasında oynanan basket maçları aslında çevresindeki ekibin niteliğini de, gösteriyor.
“-Oyun bile olsa, kimse ondan topu almaya cesaret edemiyor.
-Oyun bile olsa, onun da kaybedebileceğini ona göstermeyi kimse aklından bile geçiremiyor.
-Oyun bile olsa, kimse ona itiraz edemiyor”.
Oyunda yaşananlar, çevresinin ona yansıttığı, ülkenin nasıl yönetildiğinin fotoğrafını veriyor:
“Eh, iyi oynuyor!.. Her şey yolunda, siyaset, dış politika ve ekonomi tıkırında!..”
İnsanı her şeyden önce böyle bir çevre götürür!..
Gerçekleri gizlemek, ülkeyi pembe göstermek!..
Çevrenin misyonu, onların görevi bu.
Söyledikleri yanlış da olsa, top ondaysa, basket topuna kimsenin müdahale etmemesi gibi, o yanlışa herkes ortak oluyor.
“Örneğin, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu”.
Eylül ayı enflasyonu dün belli oluyor. TÜİK’e göre:
“Eylül’de fiyatlar yüzde 1.55 artarken, yıllık enflasyon yüzde 19.58.
Arada Merkez Bankası faizi yüzde19’dan yüzde 18’e düşürüyor. Faiz geçen ay zaten enflasyonun altında kalırken, bu ay daha da atında kalıyor. Faiz ile enflasyonun arası biraz daha açılıyor”.
Açıklanan enflasyon verilerinde herkesin canını acıtan asıl oran şu:
“Gıda ürünlerindeki fiyat artışı yüzde 28.79”.
Çalışanların ve emeklilerin ücretlerindeki artış oranı ile karşılaştırıldığında:
“Açlık ve yoksulluk sınırının ne kadar yaygınlaştığı, ücretlerdeki artışın hiç bir şey ifade etmediği iyice netleşiyor.
İnsanlar aç!..
Ücretleri geçinmeye yetmiyor”.
Mayıs 2020’de Merkez Bankası faizi yüzde 8.75’ten yüzde 8.25’e indiriyor.
Eylül 2020’de yüzde 10.25’e,
Kasım 2020’de yüzde 15’e,
Aralık 2020’de yüzde 17’ye,
Mart 2021’de yüzde 19’a yükseltiliyor.
O son yükseltme bir gece yarısı kararnamesiyle Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla sonuçlanıyor.
Yeni Başkan Kavcıoğlu faizi bir buçuk yıl aradan sonra geçenlerde indiriyor. Göreve geldiğinde, Kavcıoğlu:
“Faizi enflasyonun üzerinde oluşturmaya devam edeceğiz”.
Ancak, aynı Kavcıoğlu, emir - komuta zincirinde, aldığı emir doğrultusunda, faizi indirerek, enflasyonun altına düşürüyor.
Daha da komik ve ekonomik açıdan vahim olan, faizin son indirimi sırasında Merkez Bankası açıklamasından “faizin enflasyon üzerinde belirleneceği sözünü veren ifadeler metinden çıkartılıyor”.
Böylece bugün ekonomi daha da kötüye gidiyor.
Enflasyon yüzde 20’ye dayanıyor.
Dış borç sürekli artıyor.
Faiz indirimiyle birlikte, dolar 9 lira sınırına dayanıyor.
Döviz rezervleri alarm veriyor.
Daha sıkı para politikası yerine, faizi indirerek, piyasalar “güven bunalımına” düşüyor ve diğer ülkelere de bakarak, dünya bu politikaları hayret ve şaşkınla izliyor.
Hatta alay ederek...
Merkez Bankası’nın uluslararası piyasalarda hiç bir güvenirliği kalmıyor. Zaten varolan güvensizliğe yeni bir boyut daha ekleniyor.
Öte yandan...
Gıda fiyatları hızla artıyor. Artmaya da, devam ediyor.
Polis zoruyla fiyatları indirmeye zorlamak, bu dönemi anlatırken, ekonomi kitaplarına girecek örneklerden biri.
“Tarımı çökert, köylü nüfus yüzde 20’den yüzde 8’e düşsün, tarım arazilerini betonlaştır, maden ocaklarına aç, tarımsal üretim girdilerinde fiyatlar anormal artsın, üretim gerilesin...
Sonra da ‘fahiş fiyat’ masalı!..”
Orada kalmıyor, bazı marketler “fiyatları yükseltmekle” suçlanıyor.
Bu ne ölçüde doğru?..
Uluslararası ekonomi kanalı olan Bloomberg “marketlerde fahiş fiyatlar” söylemi üzerine, bir hesaplama yapıyor. Buna göre:
“Fahiş fiyatla suçlanan marketlerin kârları yüzde 7.7 ile yüzde 9.3 arasında değişiyor ve hepsi BİST 100’ün altında”.
BİST 100, yani Borsa İstanbul’da işlem gören piyasa hacmi açısından en yüksek 100 hisse senedinin performansını ölçmek için kullanılan gösterge.
Toplarsak:
Fahiş fiyatla suçlanan marketlerde kâr oranları düşük, hisse senedi piyasasında da, işlem gören ilk 100 firma arasında değil.
Bizim değil, yabancıların yaptığı hesapla, ortaya çıkan ölçülere göre:
“Marketlerin fahiş fiyatı masaldan ibaret!..
Günah keçisi yaratmaktan ibaret!..”
Dünya bir kez daha gülüyor.
Hele de o basket maçını izlemişlerse...
“Türkiye’nin her anlamda neden bunalımdan bunalıma koştuğunu” daha iyi anlamaları mümkün.
Top Erdoğan’da...
Haydi, hoop potaya!..
Çünkü, çok iyi oynuyor!..