Bir kaç kez ve açıkça ve canlı yayınlarda ve yazılı ve görsel medyada tekraren kayda geçen sözden sonra, “bu işin artık tutarı” kalmıyor.
O söz ne?..
“İstanbul’a ihanet ettik.”
Kime ait bu söz?..
Tayyip Erdoğan’a.
İstanbul’u aralıksız yirmi beş yıl, Türkiye’yi aralıksız ve tek başına on yedi yıl yönettikten sonra söylenen söz bu:
“İstanbul’a ihanet ettik”.
Ve şimdi bir hafta sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine giderken, AKP adayı Binali Yıldırım için bulunan slogan şu:
“Ne dediysek yaptık, yine yaparız.”
AKP ve Yıldırım açısından kötü ve çok talihsiz bir slogan, Ekrem İmamoğlu için ise, biçilmiş kaftan.
Geriye dönüp bakıldığında, Türkiye genelinde, “yine yaparız” sloganı akla pek çok “yapılanları” getiriyor:
-Dış politikada kavga edilmeyen komşu yok. Ayrıca, Amerika ile nereye gideceği belli olmayan bir rota çizilmiş bulunuyor, AB kapısı ise, artık kapalı.
-Ekonomide işsizlik rekor kırıyor, enflasyon çift haneli rakamlara sıçrıyor, bütçe açıkları, iç ve dış borçlar almış başını gidiyor, Türk Lirasının dolar karşısında değeri sürekli düşüyor, koca koca firmalar konkordato ilan ediyor, Türkiye on sekiz yıl sonra ağır bir ekonomik krize giriyor.
-Türkiye son on yılda Hollanda kadar tarım toprağı kaybediyor.128 ülkeden her türlü tarımsal ürün ithal ediliyor, buna saman, gübre ve canlı hayvan ile et ithalatı dahil.
-Sanayi yatırımları artık unutuluyor.
-Özelleştirme yoluyla Türkiye’nin en temel kurumları satılıyor.
-Devletteki “israf” Cumhuriyet tarihinde görülmeyen ölçüde dudak ısırtıyor.
-Hukukun üstünlüğü ortadan kalkıyor, ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere, temel hak ve özgürlükler fiilen askıya alınıyor, kuvvetler ayrılığı sona eriyor, tutuksuz yargılama istisna iken, kurala dönüşüyor, bazı olaylarda iddianameler aylarca yazılmıyor, hukuk devleti çok ağır yara alıyor.
-İktidar “denetlenemeyen” bir kuruma dönüşüyor, Meclis dahil, Cumhurbaşkanı ve hükümeti hiçbir organ denetleyemiyor.
-Meclis “tek parti meclisine” dönüşerek, işlevini yitiriyor.
-Kısaca “demokrasinin” adı kalıyor.
-Bunlara ek olarak cinsel istismar, kadınlara şiddet ve iş kazalarında ölümlerin arkası kesilmiyor.
-Hapishaneler tıka basa doluyor.
-Toplumda kutuplaşma, ötekileştirme alabildiğine artıyor. Kamu kurumlarında işe girmek “bizden olanlar ve olmayanlar” ayrımından geçiyor.
Sonuçta ekonomisi, hukuku, en genel anlamda yönetimi iflas eden bir ülke var bugün.
Bunlar Türkiye genelinden kaba bir özet.
Yıldırım için bulunan “ne dediysek yaptık, yine yaparız” sloganı, yukarıdaki gerçeklerden hareketle inandırıcı olmak bir yana, hatta onun aleyhinde.
İstanbul Türkiye genelinin aynası.
Önemli hava koridorları kesilen, yeşile hasret bırakılan, göletleri kurutulan, binlerce ağacı kesilen, kentin ortasına dikilen dev binalarla nefes alması iyice zorlaşan, deprem tehlikesi çok büyük olan bu kentte depreme hazırlık devede kulak kalıyor. Dev sorunlarla boğuşan bir megapol... İstanbul...
İstanbul’un, Türkiye’nin bazı başka kentlerindeki belediyeleri ile ortak bir özelliği daha var.
Belediyelerin, Sayıştay raporlarına geçmiş yolsuzluk iddiaları... Bu konuda kitaplar yazılmış...
Ve şimdi “ne dediysek yaptık, yine yaparız” lafı!..
Komik ötesi!..
“Biz İstanbul’a ihanet ettik” lafı orada dururken, “ne dediysek yaptık, yine yaparız” lafı, Binali Yıldırım’ın sanki kaybetmesi için bulunmuş bir slogan.
O da zaten, seçime pek asılmıyor. Kaldı ki, bir söylediği bir söylediğini tutmuyor, partisinin klasik söylemleriyle çelişiyor.
Örneğin, 31 seçimi için “oyları çaldılar” diyor ama, arkasından “sesimi duyurmak için çaldılar demeye mecburdum” diyor.
“Kürdistan, Lazistan” gibi söylemleri ise, haftalarca dilden düşmeyen “beka” söylemiyle hiç mi hiç örtüşmüyor.
Bütün bu gerçeklerin üstüne 6 Mayıs YSK darbesi tüy dikiyor.
Ekrem İmamoğlu’nun anasının ak sütü gibi kazandığı bir seçim, YSK darbesiyle yok sayılıyor.
Aynı zarftan çıkan ilçe belediye başkan seçimleriyle muhtar seçimleri geçerli, Büyükşehir Belediye seçimi geçersiz!..
Seçim ve demokrasi tarihinin en kara lekelerinden biri değil, en karası!..
Yarın İmamoğlu ile Yıldırım canlı yayında karşı karşıya geliyor.
Canlı yayında İmamoğlu’nun elindeki kozlar saymakla bitmez.
Bir hafta sonra, 23 Haziran seçiminde de, alacağı oylar saymakla bitmez.