9 Temmuz 2018...
"Çorlu'da tren kazası, 25 kişi hayatını kaybediyor, 317 kişi yaralanıyor."
Bugün 16 Mart 2021...
Kazanın üzerinden 32 ay yedi gün geçiyor...
Kazadan tam bir yıl sonra başlayan ilk duruşmanın ardından 7. duruşma bugün.
32 ay sonra!..
Arada ne oluyor, neler yaşanıyor?..
- Kazanın ertesi günü, 9 Temmuz'da ikisi makinist, beş görevli ifadeye çağrılıyor. Sonra bir bilirkişi heyeti atanıyor.
- 8 Ekim 2018: Bilirkişi heyeti raporunu savcılığa sunuyor.
- 16 Kasım 2018: Kazada hayatlarını kaybeden ve yaralananların aileleri rapora ve bilirkişi heyetinin kendisine itiraz ediyor.
- 28 Şubat 2019: Dava sürecinde bu tarih önemli.
"Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı siyasetçiler, bürokratlar, TCDD'nin üst yönetiminde yer alan kişilerle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar veriyor. Makinistlere takipsizlik kararı verilirken, dört kişi hakkında iddianame hazırlanması kararlaştırılıyor."
- 19 Nisan 2019: Tren kazasında hayatlarını kaybedenlerin yakınları Çorlu Adliyesi önünde ‘adalet nöbeti' başlatıyor.
- 30 Mayıs 2019: Aynı aileler "gerçeğe aykırı" rapor hazırlayan bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunuyor.
- 12 Haziran 2019: Ailelerin Anayasa Mahkemesi önünde yapmak istedikleri basın açıklamasına polis müdahale ediyor.
- 3 Temmuz 2019: "Kazanın üstünden bir yıl geçtikten sonra, nihayet ilk duruşma başlıyor."
Başlıyor da, bir duruşma ki!..
25 insan hayatını kaybediyor, 317 insan yaralanıyor...
Aileler acı içinde...
Ve ilk duruşma bir yıl sonra...
Doğal olarak, duruşma salonuna herkes girmek istiyor. Ne var ki, mahkeme için seçilen salon küçük. Ailelerin büyük çoğunluğu, avukatların bir bölümü dışarıda kalıyor. Onların içeri girmesine izin verilmiyor.
Hatta...
İzin verilmeyişi bir yana...
Daracık bir başka salona orada toplananların büyük bölümü alınıyor değil...
"Resmen tıkılıyor.
Pek çok insan o başka salonda neredeyse üst üste, nefes almak bile zor, sanki bir can pazarı!.."
Akıl almaz bir uygulama.
Haklı olarak, bağıranlar, çağıranlar, bunalanlar...
Duruşmayı izlemeye gelenler arasında, CHP Tekirdağ milletvekili Candan Yüceer de var. Doğal olarak, izliyor.
"O daracık yere tıkılanlar arasında, Yüceer de var.
O zor nefes alınan sahneleri, ses ve görüntüleri telefonuna kaydediyor."
Aynı zamanda yargılama süreciyle ilgili tweetler atıyor.
CHP Tekirdağ milletvekili Candan Yüceer büyük suç işliyor!..
İnanmak gerçekten güç ama...
Artık bu ülkede her şey mümkün...
"Candan Yüceer'in dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen bir fezleke hazırlanıyor. Şu anda Meclis'e gönderilen fezlekelerden biri de, Yüceer'e ait."
Neden o fezleke?..
Sıkı durun şimdi:
"O daracık odada görüntü ve ses kaydı yaptığı ve tweet attığı için!..."
Çarpıcı olan şu:
"Ses ve görüntüler duruşma salonuna ait değil, pek çok kişinin tıkıldığı o odada yaşananlara ait!..."
Ailelerin protestosu devam edince, davanın görüldüğü 1. Ağır Ceza yargıçları davadan çekiliyor. Çekilme kararı 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırılıyor.
Aradaki duruşmalarda avukatlar mı yargılanmıyor ya da olayı izleylen gazeteciler hakkında mı dava açılmıyor, 32 kısım, ne ararsan var!..
Ailelerin itiraz ettiği ilk bilirkişi raporunda tutarsızlıklar ve gerçek dışı aktarılanlar, örneğin kazayı "hava muhalefetine" dayandırması...
Ya da:
"Havanın ne olacağını kimse bilemez..." gibi ifadelerin yer alması...
Ya da:
"Hiçbir yetkili ve görevliyi sorumlu tutmaması" üzerine, ikinci bir bilirkişi heyeti oluşturuluyor.
11 Şubat 2020'de ikinci heyetin verdiği raporda:
"Denetimsizlik... Tren yolunda bakımsızlık... Koordinasyon eksikliği... Yetersiz personel... Eskidiği için menfezlerin fonksiyonunu yerine getiremeyişi" gibi, gerçek gözlemler aktarılırken:
"TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1. Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Müdürlükleri ile diğer ilgili müdürlüklerin kusurlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır."
İkinci bilirkişi raporu doğrultusunda, kazanın altıncı duruşması 4 Kasım 2020'de yapılıyor.
Dört sanık var.
"Hiçbiri tutuklu değil."
O duruşmada sanıklar üzerlerine atılı suçları kabul etmiyor.
Bilirkişi raporu doğrudan TCDD Genel Müdürlüğünü kusurlu görse de, "onlardan hiç kimse sanık değil."
İnsanlar ağzını açtığı anda, gözünü kırptığı anda tutuklanıyor.
Ama bu davada böyle. Bunun gibi, pek çok örnek var, eğer iktidarın gölgesindeysen, mesele yok.
Çorlu tren kazası nedeniyle herhangi bir yüksek yöneticinin ya da Bakanın sorumlululuk dışında kalması sürpriz değil.
Sorumlu sayılması bir yana... Örneğin:
22 Temmuz 2004 yılında Pamukova'da meydana gelen hızlı tren kazasında "41 insanımız" hayatını kaybediyor.
41 insan!..
Peki, TCDD yetkilileri, sorumluları ne oluyor?..
Ne olacak, tam günümüzü açıklayan bir sonuç:
"Pamukova kazası sırasında TCDD Genel Müdürü olan Süleyman Karaman şu anda AKP Erzincan milletvekili!..
Terfi ediyor!.."
Yakışır!..
Tek başına Çorlu tren kazası sonrasındaki gelişmeler bugünkü Türkiye'yi anlamaya çoktan yetiyor.
İlk bilirkişi raporu... Ailelerin isyanı... Ailelere polis müdahalesi, avukatlarına ve gazetecilere davalar...
32 aydır devam eden duruşmalar...
4 Kasım 2020'den dört ay sonraya, bugüne ertlenen yedinci duruşma...
CHP milletvekili Candan Yüceer'in dokunulmazlığının kaldırılmasını öngören fezleke...
Bunları alt alta sıralarken...
İki gün önce bir haber... Ürdün'den...
"Ürdün'ün başkenti Amman'da bir hastanede merkezi oksijen sistemindeki kesinti nedeniyle sekiz hasta hayatını kaybediyor.
Ürdün Sağlık Bakanı Nezir Ubeydat görevinden istifa ediyor."
Ürdün'de istifa...
Burada maden ocakları patlıyor, 301 kişi ölüyor, cephanelik patlıyor 25 kişi ölüyor, tren kazalarında ölen ölene... Son yıllarda farklı alanlarda yüzlerce kaza... Ölümler... Sorumsuzluk... İhmal...
Ürdün'de istifa, burada işin tepesinde oturanların kılına dokunulmuyor, istifa filan yok, üstelik ödül var, milletvekilliği var!..
"Adalet... Adalet... Adalet..."