Trafik kazası geçiriyor. Ağır bir kaza. Kaza sonucunda iki kolunu kaybediyor. Şu anda iki kolu da, protez.
Buna rağmen, hayatla mücadeleyi asla bırakmıyor.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiriyor. Yetmiyor, ardından Bilgi Üniversitesi’nde yüksek lisansı başarıyla tamamlıyor. Şu anda avukatlık yapıyor.
Turan Hançerli.
Kim Turan Hançerli?..
CHP’nin İstanbul Avcılar Belediye Başkan adayı.
CHP’nin belirlediği başkan adayları arasında en parlak ve en başarılı olanlardan biri.
Önceki gün yapılan Parti Meclisi’nde Turan Hançerli’nin adaylığı alkışlarla kabul ediliyor.
Türkiye’de bu ölçüde engelli bir başka belediye başkan adayı yok.
Sosyal medyada ya da malum medyada, malum TV’lerde böyle bir haber yok. CHP ile ilgili varsa, yoksa, “şu istifa etti, bu kavga çıkardı, öteki ters baktı, beriki tekme attı” gibi haberlerden, Hançerli örneğindeki gibi, gerçek bir “insan öyküsüne” rastlamak mümkün değil.
O kadar ki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Tunç Soyer’in aday olduğuna ilişkin haberlere bile, düzgün yer verilmezken, böylesine bir başarı öyküsünü vurgulamak çoktan geride kalıyor.
Çünkü, CHP bu tarihi kararıyla, aslında tüm engellilere mesaj göndermiş oluyor.
“Engelli siyasetçi” denildiğinde, akla gelen en ünlü örnek, Amerikan Başkanı Franklin Roosevelt.
Amerika’da en uzun başkanlık yapmış kişi. 1932 ile 1945 arasında, dört kez başkan seçiliyor. O sırada, “Başkanlıkta iki yıl kısıtlaması” yok.
Roosevelt çocuk felci geçiriyor ve bir daha yürüyemiyor, sandalyeye mahkum oluyor.
Buna rağmen, on iki yıl, hem de İkinci Dünya Savaşı boyunca Amerikan Başkanı.
Hayata böylesine asılan insanlara saygı duymak insanlık görevi.
Aslında onların mücadelesi başkalarını kamçılıyor ya da kamçılaması gerek.
“CHP’de çalkantı” ayyuka çıkarken, bir başka “ayyuka çıkan” olaya AKP’nin bir zamanlar Milli Eğitim Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı yapmış olan İsmet Yılmaz imzasını taşıyor.
AKP’li bir belediye başkan adayını halka tanıtırken, söylediği söz unutulacak gibi değil:
“Oyunu bize ver, kıyamet günü kurtuluş belgelerinden birine sahip ol”.
Aklı, izanı, dini geçin, “din ticaretinin” böylesine tavan yaptığı bir örneği, bütün Cumhuriyet tarihi boyunca bulmak epey güç olsa gerek.
“Gericilik” işte bu!..
İlginç olan, İsmet Yılmaz’a AKP’den kimse sahip çıkmıyor.
Hatta örneğin, katı AKP taraftarı olan, İslam inancıyla yatan, İslam inancıyla kalkan, konusu ne olursa olsun, her yazısını “selam ve dua” diyerek bitiren gazeteci Abdurrahman Dilipak bile itiraz ediyor:
“Oy ver, berat belgesi al, diye bir şey olmaz”.
İsmet Yılmaz ise, bu gibi durumlarda pek çok örneğini yaşadığımız gibi, eleştiriler karşısında acele tavır alıyor:
“Sözlerimi çarpıttılar!”
Zaten hep öyle oluyor. Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor, özür dilemek yerine, bir süre ortalıkta görünmekten vazgeçmek yerine, “sözlerimi çarpıttılar” manevrasına sarılma çabası!..
İsmet Yılmaz 2016 ile 2018 arasında Milli Eğitim Bakanı.
Nasıl Bakan olduğu, AKP iktidarında ve onun Bakanlığı döneminde öğrencilerin nasıl yetiştiğine ilişkin bir örnek, iki akşam önceki “Kim Milyoner Olmak İster” yarışma programında olanca çıplaklığı ile sırıtıyor.
Yarışmacı genç kız yirmi yaşında bir üniversite öğrencisi.
Yani, genç kızımız AKP iktidarında okula başlıyor ve İsmet Yılmaz Bakan iken, bu genç kızımız lise öğrencisi.
Adı geçen yarışma programında o genç kızımıza gelen soru şu:
“Cumhuriyet ilan edildiğinde Atatürk kaç yaşındaydı?”
Şıklar:
-32,-42,-52,-62.
Yarışmacı kızımız düşünüyor, düşünüyor ve yüzde elli, yarı yarıya joker hakkını kullanıyor.
İki şık eleniyor, geriye 42 ve 62 kalıyor.
Genç kızımız hâlâ düşünüyor ve bu kez telefonla joker hakkını kullanmak isteyince, sunucu Murat Yıldırım “eyvah” demekten kendini alamıyor.
Yıldırım’ın bu tepkisi üzerine, genç kızımız büyük bir pişkinlikle “gülüyor”.
Şimdi:
Üniversite öğrencisi bu genç kızımız:
-Ya Atatürk’ün doğum yılını bilmiyor,
-Ya Cumhuriyet’in hangi yıl ilan edildiğini bilmiyor.
-Ya da çıkarma işlemini bilmiyor.
Belki de, hiç birini bilmiyor!..
“AKP’ye oy verecek olanların kıyamet günü kurtuluş belgelerini alacağını”, yani bir anlamda “cennete gideceklerini” ilan eden İsmet Yılmaz’la birlikte, eğitimin hal-i pür melali işte bu kepazelik boyutunda.
Bakanı böyle ise, onun döneminde yetişen kuşaklardan başka ne beklenebilir ki!..
Türkiye’nin nereye gittiğine ilişkin acıklı örneklere her gün bir yenisi ekleniyor.
Bakan ve öğrencisi birbirini tamamlıyor.