Çok sayıda haber ve yorum arasında, hemen bütün Alman Basınında, hani şöyle tek bir olumlu bakış açısına, eleştiri içermeyen tek bir yazıya rastlamak mümkün değil.
Ara ki bulasın, ne mümkün. Baştan sona eleştiri yağmuru.
Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyaretine Alman Basını olağanüstü ilgi gösteriyor. Ziyareti her yönüyle ele alıyor. Haberler, dış politika ve ekonomi uzmanlarının yorumları, siyasal partilerin görüşleri ve bunun yanı sıra anketler gırla gidiyor.
Pek olağan değil, iki yönden:
-İlgi çok,
-Ama, hep negatif.
Nedeni yine onlar açıklıyor:
“Doksan yıllık Türkiye Cumhuriyeti demokrasiden ve hukuk devletinden uzaklaştı. Bu durumda Almanya ne yapmalı?”
İkili görüşmeden sonra, Erdoğan ile Alman Başbakanı Merkel ortak basın toplantısı düzenliyor. Her ihtimale karşı, basın toplantısını ben Alman kanalından izliyorum.
Basın toplantısı Alman medyasının gösterdiği ilgi ölçüsünde parlak değil. Bununla birlikte, toplantıya damga vuran Merkel’in şu cümlesi:
“... Tief greifende Differenzen...”
“İki ülke arasında derin görüş ayrılıkları var ki, bunlar özellikle basın özgürlüğü ve hukuk devleti ile bağlantılı.”
Merkel’in bu gözlemi aslında Alman Basınının gösterdiği ilginin de nedenini açıklıyor.
Basın özgürlüğünün ve hukuk devletinin ağır yara aldığı bir ülkenin Cumhurbaşkanının davet edilmesini kınamak üzere. Yani, Alman kamuoyu aynı zamanda “devlet ziyaretini doğru bulmadığını” belirtiyor.
Merkel “iki ülke arasındaki ortak noktaları” da, üç konuda dile getiriyor. “NATO üyeliği, göçmen sorunu ve terörle mücadele”.
Alman Basını bu değerlendirmesini aynı zamanda okurlarına soruyor. İki büyük anket var.
-“Erdoğan’ın davet edilmesini doğru buluyor musunuz?
-Almanya Türkiye’nin partneri olmaya devam etmeli mi?”
Basın her ne kadar Türk - Alman işbirliğine net biçimde karşı çıksa da, gerek Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier, gerekse Merkel tam ters düşüncede. İkisi de, bu görüşlerini zaten açıklıyorlar.
Almanya’da Erdoğan’ın ziyaretine duyulan tepki kendisini dün bir başka alanda gösteriyor.
Dün öğleden sonra Erdoğan Alman firmalarını davet ediyor. O firmaların temsilcileriyle birebir görüşerek, Türkiye’ye yatırım yapmaları, Türkiye ile ekonomik bağlarını artırmaları düşüncesiyle.
Kaç firmanın davet edildiği açıklanmıyor. Dün Alman Basını Internet sayfalarına göre:
“Çok sayıda büyük firma bu davete katılmadı. Katılmayışlarının gerekçesi olarak, firmalar ‘zaman sıkıntısını’ gösterdi. Kaç firmaya davet gitti, bu bilinmiyor. Sadece davetin iki hafta önce bildirildiği söyleniyor. Katılmayanların özellikle büyük firmalar olduğu kaydediliyor”.
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı resmen ziyaret ettiği ülkenin firma temsilcilerini davet edecek, onlar “zamanımız yok” diyerek, geri çevirecek, pek olağan değil.
En çok yer verilen haberler arasında “Türkiye’deki ekonomik kriz” başta geliyor. Geçen yüzyılın başından kalma “Boğaz’daki hasta adam” benzetmesiyle.
Ekonomik kirizi enine boyuna analiz eden uzmanlar, “Almanya Türkiye’ye yardım etmek zorunda kalabilir” yorumunu yapıyor. Alman Hükümetinin Türkiye yaklaşımını buna bağlayanlar var.
Bir habere göre, “son dört ay içinde Türkiye’den Almanya’ya 4.6 milyar Avro transfer edildiği” önü sürülüyor. Bu haberin üst başlığı şöyle:
“Bu haber Erdoğan’ın hoşuna gitmeyecek”.
Bir başka haberde “Alman bankalarının Türkiye’deki sermayesinin 20.8 milyar Avro olduğu” belirtiliyor.
Bu miktar Alman Bankalarının toplam sermayesinin yüzde 0.3’ünü oluşturuyor. “Kriz daha da derinleşirse, Alman Banka sistemi bundan etkilenmez” demeye getiriyorlar.
Şöyle bir taradığımda, göze çarpan haberler özetle:
-Türkiye ile Amerika arasında kriz var.
-Türkiye Amerika’nın egemenliğine son vermek istiyor.
-Türkiye Batı’dan çok uzaklaştı.
-Türkiye Rusya, Çin ve Katar’la ilişkilerini pekiştiriyor.
-Hukuk devleti, basın ve ifade özgürlüğünde Türkiye çok şey yapmalı.
-Boğazın hasta adamı, büyük ülke olmayı hayal ediyor.
-Erdoğan Almanya’ya geldi, çünkü Türk Ekonomisi krizde.
-Türkler sosyal demokrasiden uzaklaşıyor.
-Erdoğan Merkel’e 69 kişilik liste verdi, o kişilerin Türkiye’ye iade edilmesini istiyor.
-Steinmeier Erdoğan’a Türkiye’de tutuklu Almanların listesini verdi.
Haberlerin başlıkları Almanya’daki ziyarete dönük havayı yeterince yansıtıyor.
Madem ki, “derin görüş ayrılıkları var”, o zaman o “ayrılık” bu biçimde sergileniyor.