AKP’nin on üç yıllık iktidarı döneminde en büyük propaganda silahı “ekonomik istikrar”. Halkın önemli bir bölümü, varlıklısından düşük gelirlisine kadar, oyunu kullanırken, “aman istikrar bozulmasın” kaygısında. Oysa, doğrudan resmi ve uluslararası kurumların verileri ile yapılan ekonomik araştırmalar o istikrarın ne kadar sahte olduğunu ortaya koyuyor.
Hem halkın günlük yaşamını doğrudan ilgilendiren, hem de genel ekonomik tablolar on üç yılda geçimin çok zorlaştığını sergiliyor. Hele de, diğer ülkelerle karşılaştırınca, Türkiye’nin nal topladığı kabak gibi ortada.
Örneğin günlük bazı vazgeçilmez harcamalar. Ekmek fiyatı AKP döneminde yüzde 239, benzin fiyatı yüzde 173, motorin fiyatı yüzde 205 artıyor. Elektriğin kilovatsaati 15.8 kuruştan 39.08 kuruşa, kömürün tonu 192.3 liradan 579.81 liraya, doğalgazın metreküpü 38.8 kuruştan 118.95 kuruşa, tüp gazın tanesi 21.44 liradan 62.6 liraya, suyun metreküpü Türkiye ortalaması 1.44 kuruştan 3.85 kuruşa yükseliyor. Bu nasıl “istikrar”?
Halkın yüzde 75’i eskimiş ev eşyasını yenileyemiyor. Yüzde 29.3’ü ısınmayı tam karşılayamıyor. Yüzde 26.6’sı gıdaya yeterli para ayıramıyor. Bu nasıl “istikrar”?
AKP iktidara geldiği 2002’de kredi kartı borcu toplam 4.3 milyar lira iken bugün 76.8 milyar lira. Tüketici kredi borcu 2.3 milyar lira iken 303.4 milyar liraya yükseliyor. İnsanlar borçlarını ödeyemiyor, bu nasıl “istikrar”?
İki milyon 600 bin kişi bankalara borcunu ödeyemiyor. Hepsi mahkemelik. Borcunu ödeyemeyenler arasında büyük kitleyi çiftçiler oluşturuyor. Hapis tehdidi karşısında onlar tarlasını, evini, köyünü terk ediyor. Bu nasıl “istikrar”?
En zengin yüzde beşlik kesim gelirin yüzde 19.6’sını, en yoksul yüzde beş ise, gelirin yüzde birini elde ediyor. Yoksul sayısı 16 milyon 501 kişiye yükseliyor. Bu nasıl “istikrar”?
En zengin yüzde onluk kesim AKP iktidara geldiğinde servetin yüzde 66.7’sine sahip iken, bugün yüzde 77.7’sine sahip. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul hale geliyor. Servetin belli ellerde toplanması bir yandan yolsuzluklarla, diğer yandan ihalelerin belli ellerde toplanmasıyla açıklanıyor. Dünyada Rusya’dan sonra servetin en adaletsiz dağıldığı ülke Türkiye. AKP kimlerin hizmetinde bu ortaya çıkıyor. Bu nasıl “istikrar”?
En adaletsiz vergi olan dolaylı vergilerin payı bütçede yüzde 67.5. Adaletsiz, çünkü gelir düzeyine bakılmaksızın, o harcamayı yapan herkes aynı oranda vergi ödüyor. KDV, ÖTV, şans oyunları üzerinden alınan vergiler gibi. Dolaylı vergilerin yüzde 15’i sadece akaryakıttan alınıyor. Bu nasıl “istikrar”?
AKP döneminde gelir ve servet üzerinden alınan vergiler yüzde 33.7’den yüzde 32.5’a geriliyor. Zenginden alınan vergi düşüyor. Buna karşılık, kaynakta kesilen verginin yüzde 68’i ücretlilerden. Bu nasıl “istikrar”?
Yatırımlar azalıyor, tasarruf oranı düşüyor, işsizlik artıyor. Şirketlerin bankalara olan kredi borcu AKP ile birlikte 56.2 milyar liradan bir trilyon 368 milyar liraya yükselerek, 24 kat artıyor. Her yüz fabrikadan yirmi beşi kapanıyor. Bu nasıl “istikrar”?
Devletin iç borcu 2002’de 149 milyar lira iken, 2015’te 435 milyar liraya yükseliyor. Dış borç 92.8 milyar lira iken, 241.2 milyar liraya fırlıyor. On iki yılda 433.5 milyar lira yeni borç. AKP döneminde doğan her çocuk gözünü dünyaya 8 bin 680 liralık borç yüküyle açıyor. Bu nasıl “istikrar”?
Gezi sırasında siyasal edebiyatımıza “faiz lobisi” ekleniyor, Gezi’nin ve ülkedeki pek çok fenalıkların anası bu lobi. 1980 ile 2002 arasında devlet toplam 135 milyar lira faiz ödüyor, AKP döneminde, 2002-2015 arasında ödenen faiz 650 milyar lira. “Faiz lobisini” kimlerin oluşturduğu böylece ortaya çıkıyor.
AKP döneminde yıllık büyüme oranı ortalama yüzde 5 dolayında. 2015 beklentisi yüzde 3.8, pek çok ülkenin gerisinde. Kişi başına gelir IMF’ye göre, 9.290 dolar, bunların attığı rakamlara aldanmak yanlış. Bu nasıl “istikrar”?
TÜİK, OECD ve IMF verilerine göre yapılan bir araştırmadan aktardığım bu rakamlar Türkiye’nin gerçek ekonomik tablosu. Ve bunun adı “istikrar”?
Yarından sonra sandığa gidecek olan yurttaşlar, bunların attığı yalanlara mı kanacak yoksa yaşadıkları bu gerçeklere mi? “İstikrar” AKP’nin en büyük yalanlarından biri.