2004 yılında 226 bin 340 lira, 2005 yılında 201 bin 977 lira, 2006 yılında 229 bin 398 lira, 2007 yılında 334 bin 437 lira, 2008 yılında 310 bin 922 lira, 2009 yılında 402 bin 157 lira, 2010 yılında 338 bin 193 lira, 2011 yılında 618 bin 587 bin lira, 2012 yılında 686 bin 743 lira, 2013 yılında bir milyon 362 bin 878 lira, 2014 yılında 600 bin 785 lira, 2015 yılında bir milyon 550 bin 801 lira.
Bunlar AKP iktidarının harcadığı “Temsil ve Tanıtma Giderleri”, bilgi birinci elden, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun yazılı soru önergesine verdiği yazılı yanıttan.
Harcamalar bakanlıklar dahil, kamu kurumlarının tamamındaki temsil giderlerini kapsıyor.
AKP iktidara geldiği ilk yıllarda hayli mütevazı, 2004 ile 2011 arasında temsil ve tanıtma giderleri çok az artıyor, hatta bazen azalıyor bile.
Ne zaman ki, 2011 seçimleriyle birlikte yerinin artık iyice sağlamlaştığına inanıyor, 2010 yılından 2011 yılına artış bir anda fırlıyor, 338 bin liradan 618 bin liraya, artış iki katına yakın. 2012’den 2013 yılına artış ise, iki katı, 686 bin liradan bir milyon 362 bin liraya.
2014 yılından 2015’e artış bu kez iki buçuk kat, 600 bin liradan bir milyon 550 bin liraya.
Bakan Ağbal, bu artışı Kasım 2015’de Antalya’da düzenlenen G-20 zirvesine bağlıyor.
Temsil giderlerine bütçede ayrılan para başlangıçta düşük, örneğin merkezi yönetim kapsamındaki kurumlar için öngörülen ödenek 2015’te 251.8 milyon lira.
Ama, gerçekleşen 439.4 milyon lira. Yine G-20 Zirvesi nedeniyle. G-20 Zirvesinin yapılacağı baştan belli değil mi? Belli. O zaman başlangıçta neden düşük tutuluyor ve sonradan iki katına yakın harcama yapılıyor?
Çok basit. Harcamalarda fren tutmuyor, senin benim paramı, senden benden topladığı vergileri babasının parası gibi harcıyor. Günün birinde bir soru önergesi ile harcanan paralar ortaya çıkıyor.
Son otuz yıla bakıldığında, temsil ve tanıtma giderlerindeki harcamalar, nisbi olarak, hiç bu ölçüde yüksek değil.
Onca farklı iktidarlar gelip geçiyor, onların dönemlerinde de, Türkiye’de resmi toplantılar, NATO, AGİT ve benzeri zirveler var ama, para böylesine su gibi harcanmıyor.
“Milletle beraber yürüdüğünü” söyleyen AKP, bu harcamalarla “milleti yalnız bırakıyor, kendisi yürüyor.”
Nasıl yalnız bıraktığını 2014 yılındaki Türk-İş Raporu açıklıyor. O rapora göre:
“Dört kişilik bir ailenin aylık geçimi 2 bin 734 lira, bunun altına düştü mü, yoksulluk sınırı başlıyor. Türkiye’de 2014’ yılında 12 milyon 751 kişi yoksulluk sınırı altında yaşıyor.
2002’de AKP iktidara geldiğinde, bir aile her yüz liralık harcaması için 3.4 lira borçlanırken, 2014’te her yüz liralık harcama için 46 lira borçlanmak zorunda kalıyor.”
Bunun çok ötesinde, AKP Temsil ve Tanıtma Giderlerinde hiç bir özveride bulunmazken, ülkenin bir yanından her gün şehit haberleri birbirini izliyor.
Bırakın il ve ilçeleri, artık köylerde bile sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor.
İş kazalarında işçi ölümleri bu yılın ilk üç ayında 415’i buluyor.
Büyük kentlerde canlı bombalarla insanlar kitle halinde hayata veda ediyor.
Yine de, “Temsil ve Tanıtma” yerinde. Ne de olsa, “AKP çalışıyor.”
O harcamalardan sadece 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi ulusal bayram günlerinde vazgeçiliyor, o günlerin kutlama programlarını iptal ederek.
Yukarıdaki veriler bütçenin resmi rakamları.
Bir de, örtülü ödenek harcamaları var, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Bütçesinden. Nerelere, hangi amaçla harcandığı belli olmayan giderler.
Tanıtma, manıtma, şatafat, matafat, temsil, memsil, debdebe, memdebe almış başını gidiyor.
Rüyalarında görseler, inanamayacakları olanaklar ellerinin altında.