Muhalefetteki altı parti bir araya geliyor.
On iki yıl boyunca Macaristan’ı otoriter rejimle yöneten Viktor Orban’a karşı birleşiyor, 2022 Mart ayındaki seçimde.
Aralarında sürekli toplantılar düzenliyor, iktidara geldiklerinde uygulayacakları hükümet programını hazırlıyorlar.
Altı partinin bir araya gelmesi on iki yıl boyunca otoriter rejim altında inleyen halk için büyük umut yaratıyor. Macar halkındaki bıkkınlık ve “demokrasi özlemi” hızla tırmanıyor, Orban’ın oyları aynı hızla geriliyor.
Ancak...
Ve yazık ki...
“Altı parti Orban’a karşı ortak bir başbakan adayı belirleme aşamasında anlaşmazlığa düşüyor.
Ortaya önce beş aday çıkıyor, aday sayısı sonra üçe, ardından bire iniyor. Ancak, o aday Macaristan’da küçük bir kentin muhafazakâr belediye başkanı.
Altı parti ortak adayda anlaşamadıkları için, yine de aynı adayı destekledikleri halde, o aday yanlış kampanya yürütüyor, ara sıra seçmenden özür dilemek zorunda bile kalıyor”.
Ortak aday hatası Orban’ın oylarını yeniden yükseltirken, altı parti başka bir “büyük bir hata daha” işliyor. Seçime mal olan bir hata:
“Ülkeyi birlikte yöneteceklerini ilan ediyorlar, sözde bir aradalar ama, tam seçim öncesi birbirinden farklı açıklamalar yaparak...
Seçmende güvensizlik yaratmaya başlıyorlar.
Ortak Başbakan adayı dışında, seçim bölgelerinde ortak milletvekili adayları çıkarmalarına rağmen, aralarındaki anlaşmazlık ve tartışma kamu oyuna yansıdıkça...
Orban’ın oyları yükseliyor...
Ve seçimi halkını inim inim inleten, demokrasiyi askıya alan Orban kazanıyor”.
Burası geçen Mart ayındaki seçimlerde Macaristan.
Hanımlar, beyler!.. Tanıdık geliyor mu?..
Geçen yıl Macaristan seçimlerine denk gelen bir tarihte, bizde de Altılı Masa kuruluyor, altı partinin ittifakıyla. Macaristan’daki gibi, otoriter rejime son vermek amacıyla.
Ortak hükümet programı, yol haritası, arka arkaya toplantılar derken...
“Son haftalarda masadan çatlak sesler çıkmaya başlıyor”.
Liderlerin gafına ek olarak, örneğin Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı gibi, bir kaç partinin temsilcileri de rahat durmuyor!..
Liderlerin bilgisi dahilinde ileri geri laflar.
En dikkat çeken ters çıkışlar İyi Parti’den geliyor.
Öncesi de var ama, bir ara Yavuz Ağıralioğlu, derken Cihan Paçacı son olarak Ümit Özlale’nin açıklamaları çarşıyı karıştırıyor.
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale bir kaç gün önce:
“CHP Altılı Masayı Kemal Beyi’n Cumhurbaşkanlığını onaylatmak için kurduysa, biz onay makamı değiliz. Biz kazanacak kişinin aday gösterilmesini istiyoruz. Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’na aynı mesafedeyiz”.
Bu ne demek?..
İsimlerini açıkça veriyor, bizim iki adayımız var, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu demek.
Kılıçdaroğlu’nun adını vermediğine göre, Kemal Bey’in adaylığına karşı mısınız, sorusuna, Özlale:
“Hayır, kesinlikle onu söylemiyoruz, biz doğru ve kazanacak aday diyoruz”.
Doğru ve kazanacak aday kim ve nasıl belirlenecek sorusuna, Özlale:
“Halkın iradesiyle belirlenecek bir aday olsun istiyoruz”.
Halkın iradesi nasıl belirlenecek, sorusuna, Özlale net bir yanıt veremiyor.
Nasıl olacak da, ortak aday halkın iradesiyle belirlenecek?..
Anketler mi yapılacak?..
Partilerde önseçime mi gidilecek?..
Nasıl olacak, belli değil!..
İyi Parti’den yükselen bu sesler, saklısı gizlisi yok:
“İyi Parti Kılıçdaroğlu’nun adaylığına uzak bakıyor”.
Olabilir. Başka isimler üzerinde durabilir. Elbette buna kimse itiraz etmez.
Ama, adını verdiği iki isimden biri Ekrem İmamoğlu çok riskli, her an siyaseten yasak gelebilir. Başta Meral Akşener, İyi Parti kurmaylarının bu gerçeği görmemesi imkansızın da imkansızı!..
Mansur Yavaş’ın ise, HDP seçmeninden oy alması çok, ama çok güç görünüyor. Oysa, HDP kilit parti.
Yani, Özlale’nin vurguladığı isimler riskli. Ortak adayda işi yokuşa sürmekten başka bir anlamı yok.
Kılıçdaroğlu’na uzak bakıyorlarsa, bir çözüm getirmeleri gerek.
“Kazanacak aday, halkın iradesiyle belirlenecek aday” laflarının ayağı yere basmıyor. Siyaseten pratiği olmayan kavramsal laflar.
Şimdi geliyoruz Macaristan örneğine.
Tıpkı orada da, son düzlüğe girilirken, bir araya gelen partilerin birbirleriyle kamu oyu önünde tartışarak, seçimi kaybettikleri gibi...
“Burada da, benzer sürtüşmeler özellikle kararsız seçmende ciddi güven kaybı yaratıyor. Her sürtüşme, iktidarın ekmeğine yağ sürüyor, iktidarın eriyen oylarında düşüş duruyor”.
Bunu görmemeleri mümkün mü?.. Asla değil.
O zaman...
İyi Parti ne yapmak istiyor?..
İyi Parti’nin ne yapmak istediği sorusu, halk arasında hızla yayılan bir soru. Acı ama gerçek, İyi Parti’ye duyulan güveni sarsan bir soru.
Meral Akşener’in bir an önce bu duyguyu, bu kuşkuyu dağıtması zorunlu.
Düşünebiliyor musunuz?..
“Bütün bileşenleriyle bir yanda yüzde kırka zar zor ulaşabilen iktidar kanadı...
Karşıda rahatlıkla yüzde altmış oya sahip muhalefet...
Ama, saçma sapan tartışmalar ve izansız açıklamalarla seçmende yaratılan güven kaybı sonucu...
Müthiş bir sorumsuzluk ve kazanması zora girmeye başlayan bir seçim...”
Altılı Masa bu seçimi kazanamaz ise, pek çok liderin ve kişinin siyasi ömrü burada noktalanmış olur.
Olursa olur, bu kimsenin umurunda olmaz.
Ama, olan halka olur.
Yoksulluk, sefalet, adalete erişmemek, özünde demokrasinin askıya alınmasının, otoriter rejimin devamı...
“Hanımlar beyler!..
Ateşle oynadığınızın farkında mısınız?..”
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |