Hikmet Çetinkaya: Arkadaşlığımız kırk yılı aşmış bulunuyor. Benim Cumhuriyet’te Ankara Temsilcisi, onun İzmir Temsilcisi olduğu 80’ler birbirimize sık sık takıldığımız, dalga geçtiğimiz yıllar. Birimizin sorunu varsa, koşup ötekinin yanına giderek, birbirimize destek olduğumuz dönemler. Bu hiç eksilmeden devam ediyor. Birbirimizin yazılarıyla bazen övündüğümüz, bazen gırgıra aldığımız günler, hala devam ediyor.
Hikmet şimdi FETÖ’cu ya da PKK’ya arka çıkıyor-muş. Ugandanın aya uzay aracı indirmesi, astronot göndermesi ne kadar gerçek ise, bu da o kadar gerçek. Hatta, Uganda bile gönderebilir günün birinde ama, Hikmet ve FETÖ’cülük!.. Dünya durdukça, olmaz böyle bir şey.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında “FETÖ terör örgütü” demek klasik bir deyim oluyor. Bilir misiniz bilmem:
FETÖ deyimini ilk bulan, kitaplarında ilk kullanan Hikmet’tir, Hikmet. Hikmet Çetinkaya’dır.
FETÖ ile ilgili en az altı yedi kitabın var, şimdi “FETÖ’cü” olmuşsun Hikmet. Duydun mu Hikmet, sana söylediler mi, sen FETÖ’cü olmuşsun.
FETÖ’cülükle birlikte, “PKK’ya arka çıkan” sen!.. Bırak geçmişi, sadece son bir yılda en az yüz yazını biliyorum, PKK terörüne karşı çıkan, PKK’yı yerden yere vuran. Hikmet, duydun mu, sana söylediler mi, sen “PKK’ya arka çıkanlar” arasında imişsin.
Aydın Engin: Arkadaşlığımız otuz küsur yıla uzanıyor. Zaman zaman yazılarımızla dalga geçiyoruz, birbirimize attığımız e-postalarda ne kadar eleştirirsek eleştirelim, arada hiçbir zaman kırgınlık yok.
Aydın’ın adamı deli eden kusurları var, “ezeli ve ebedi solcu, ezeli ve ebedi muhalif, ezeli ve ebedi demokrat.” Bu nedenle gözaltı macerasını “askeri darbe dönemlerinde” yaşamış, bundan kurtulmak üzere Almanya’da şoförlük yapmış, oradaki macerasını yazdığı bir kitapta, kendisiyle dalga geçen bir üslupla anlatmış. En ciddi yazılarında bile bir mizah, bir espri eksik değil.
FETÖ ya da bilmem ne cemaatine doğduğundan beri karşı. PKK ya da bilmem ne terör örgütüne doğduğundan beri karşı.
Aydın haberin var mı, söylediler mi sana, sen FETÖ’cü ya da PKK’ya arka çıkan biri imişsin, duydun mu?
Murat Sabuncu: Yirmi yıldır tanıyorum. Ben Milliyet’in Genel Yönetmeni olduğumda, Murat’ı Ekonomi Servisi Şefi olarak seçiyorum. Çalışkan, dikkatli, FETÖ, PKK bir yana, siyasetten çok, ekonomiyle ilgilenen tertemiz bir genç adam.
Cumhuriyet’in Genel yayın Yönetmeni olalı, şunun şurasında daha bir, iki ay ya var ya yok. Ne zaman FETÖ’cü ya da PKK’ya arka çıkan yayınlara izin vermiş, Cumhuriyet’in son aylardaki sayılarına karıştırıyorum, pek bulamıyorum, bulan söylesin.
Murat’ın bu nedenlerle suçlanması, şaka bile olamaz.
Kadri Gürsel: Yirmi yıldır tanıyorum. Ben Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni olduğumda, Kadri’yi Dış Haberler Servisi Şefi olarak seçiyorum. Bildiği yabancı dillere hakim, çalışkan biri.
Onun Dış Haberler şefi olduğu yıllarda FETÖ’cülük filan yok, PKK terörü var. Açın yaptığı sayfaları, bakın, terörün her türlüsüne karşı nasıl sayfalar yapmış.
Kadri aynı zamanda IPI üyesi, yani “Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Temsilcisi.” Yurt dışında iyi tanınan biri. Onun FETÖ’cü ya da PKK’ya arka çıkmakla suçlanması ve gözaltına alınması AKP’nin başını çok ağrıtacak. Kimseyi inandıramazlar.
Hakan Kara: Yirmi beş yıla yakındır tanıyorum. Teknolojik alanda yetenekli, teknik yazılarıyla ön planda. Kendi halinde, sakin, gazetede etliye sütlüye pek karışmayan biri. Siyasetle elbette ilgili ama, FETÖ, ama PKK, teğet bile geçmez.
Güray Öz: Yirmi yıla yakındır tanıyorum, Almanya’daki görev günlerinden. Sıkı bir gazeteci etiğine sahip. Zaten Cumhuriyet’te o niteliklerinden dolayı, “Okur Temsilcisi”. Aynı zamanda iç ve dış siyaset yazıları var. FETÖ ya da PKK ve Güray, uzaydaki yıldızların dünyaya uzaklığı kadar uzak.
Turhan Günay: Türk Basınında çığır açanlardan biri, yaptığı kitap ekiyle. Cumhuriyet Kitap Eki, Turhan’ın imzasını ve başarısını taşır. Türkiye’de ya da dünyada yeni bir kitap mı çıktı, yeni bir yazar mı boy veriyor, Turhan’ın onu ıskalaması imkansız. Edebiyat dünyası sürekli onunla diyalog halinde,o ise, sessiz ve mütevazı.
Turhan duydun mu, sen ya FETÖ’cü ya da PKK’ya arka çıkanlardan biri olmuşsun, duydun mu Turhan, sen ki, terör örgütlerini eleştiren, onların ne halt ettiklerini sergileyen kitapları vitrine koyan adam, şimdi neredesin Turhan?
Musa Kart: Bir yirmi yıl da, Musa’ya yazalım. Çizdiği karikatürler bazen hüzünle, bazen düşünerek ve fakat mutlaka gülerek izlenen bir sanat adamı. Espri ve zeka yüklü görüşüyle siyasileri kızdıran karikatüristlerin ilk sıralarında yer alıyor.
Musa FETÖ’cü ya da PKK’ya arka çıkanlardan biri olmuşsun, haberin olmasa bile, en iyisi şunun bir karikatürünü çiz sen Musa. Sen FETÖ’cülüğün ve PKK’ya arka çıkmanın karikatürünü çizebilir misin Musa?
Cumhuriyet’te gözaltına alınan diğer arkadaşlar gazetenin idari birimlerinde çalışanlar, bazılarını tanıyorum, bazılarını tanımıyorum.
Cumhuriyet Vakfı’nın 2013’teki genel kurulu “usulsüz seçimle” suçlanıyor. Gözaltına alınma nedenleri arasında önemli bir gerekçe olarak gösteriliyor. Hatta, hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş bile bunu söyleyip, aradan sıyrılmaya çabalıyor.
Diyelim ki, seçim gerçekten usulsüz:
Binlerce dernek, vakıf ya da benzeri kurumlardaki seçimlerde zaman zaman usulsüzlükler yaşanmıyor mu?
O usulsüz seçimlere adı karışanlar hemen gözaltına mı alınıyor? Evleri kör karanlıkta aranıyor mu? Benzer durumlarda böyle bir örnek var mı? Tek bir örnek?
Madem Cumhuriyet’e bir operasyon kararı var, o zaman belki daha inanılır başka iddialar sıralamak gerekir. Ama, mesele o iddiaları bulmakta, çünkü yok, ara ara, bulamazsın.