Eylül 1938:
“Malik olduğum bütün nukut (nakit para) ve hisse senetleriyle Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi (taşınır ve taşınmaz mallarımı) Cumhuriyet Halk Partisine atideki (gelecekteki) şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
-Nukut ve hisse senetleri şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
-Her sene nemadan mütebaki (geriye kalan) miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına tahsis edilecektir”.
Ölümünden iki ay önce Atatürk bu vasiyetiyle taşınır ve taşınmaz tüm mallarının İş Bankası tarafından değerlendirilmesini vasiyet ediyor, bunların denetimini CHP’ye bırakıyor.
O hisseleri Atatürk adına, 1938’den bu yana CHP temsil ediyor ve elbette Atatürk’ün vasiyetine saygılı davranarak, bankadan elde edilen kar payından tek kuruş elde etmeden, o payı olduğu gibi Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu’na bağışlıyor.
İş Bankası ve CHP ile ilgili tartışmalarda, 1938’den bu yana ve bugün en kritik nokta bu.
CHP İş Bankası’ndan tek kuruş gelir elde etmiyor, sadece Atatürk’ün vasiyeti üzerine, onun hisselerini temsil ediyor. Bir tür manevi görev.
Buna rağmen...
14 Mayıs 1950’de seçimi kazanan Demokrat Parti, çiçeği burnunda bir iktidar olarak, dört ay sonra 1950 Eylül ayında ilk işaretini veriyor.
Maliye Bakanı Halil Ayan durup dururken bir demeç veriyor ve “CHP’nin elinde fazla mal kalacağını sanmıyorum” diyor.
Ülkeye bomba gibi düşen bir söz.
Bu söz tartışılırken, 12 Aralık 1950’de Başbakan Adnan Menderes partisinin gurup toplantısında:
“CHP illerden ve belediyelerden, Halk Evlerine yardım altında, para toplayıp, hepsini kendisine aktarmıştır, bu haksız kazançtır”.
Aynı gurup toplantısında DP Seyhan milletvekili Sinan Tekelioğlu kürsüye geliyor:
“Atatürk’ün vasiyetinde belirttiği para ve taşınmazlar milletin malıdır, CHP artık milleti temsil etmediği için, bunlar CHP’den alınmalıdır”.
1950’lerde CHP mallarının Hazineye devri olayı bu sözlerle başlıyor. Buna ilişkin DP ile CHP arasındaki söz düellosu şu ya da bu biçimde üç yıl sürüyor.
6 Ağustos 1953’te DP bir yasa önerisi getiriyor Meclis’e:
“Resmi Daire ve Kurumların Siyasi Partilere Bedelsiz Mal Devredemeyeceklerine ve Bunların Siyasi Partilere Terkedilmiş Olan Gayrimenkul Mallarla, Bu Partiler Tarafından Genel Çıkarlar İçin Yaptırılmış Binaların Sahiplerine ve Hazineye İadesine İlişkin Kanun Teklifi”.
Bu yasa bir yandan Halk Evlerinin kapatılması ve mallarının Hazineye devrini, diğer yandan da İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin Hazineye devrini öngörüyor.
Yasa 14 Aralık 1953’te Meclis’te kabul ediliyor, 29 Aralık günü de Hazine CHP mallarına el koyuyor.
Atatürk’ün vasiyetine açıkça aykırı bir yasa.
Bu yasa halkta tam bir “siyasal yara” açıyor. O tarihten sonra CHP ve ile DP arasında onulmaz bir kutuplaşma başlıyor, ta kahve köşelerine kadar, en ücra köylere kadar uzanan bir kutuplaşma.
Atatürk’ün vasiyetinin yeniden yerine getirilmesi gerekiyor. Bunu da, bir daha “tartışmaya açmayacak, konu edinmeyecek biçimde” temel bir hukuki zemine oturtmak gerekiyor.
Bu nedenle 1961’de Anayasa’nın 134. maddesi getiriliyor:
“Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali çıkarlar saklı olup, kendilerine tahsis edilir”.
Bu maddeden yola çıkan CHP 21 Şubat 1963’te Anayasa Mahkemesine başvuruyor. 14 Aralık 1953 tarihinde kabul edilen ve kendi mallarına el koyan yasanın iptali için.
Anayasa Mahkemesi 11 Ekim 1963 tarihinde o yasayı iptal ediyor. CHP’nin el konulan malları İş Bankası hisselerindeki temsil görevi ile birlikte CHP’ye iade ediliyor.
Birinde, ikisinde değil, tesadüfen değil, kural olarak tüm çeklerinde Atatürk logosu kullanan tek banka İş Bankası.
Sermaye yapısına bakıldığında...
Türkiye’de ya da dünyada bu büyüklükte banka çalışanlarına ait başka bir banka yok.
1-Bankanın yüzde 40.12’si banka çalışanlarının kurduğu “Munzam Sandık Vakfı’na” ait.
Ya geri kalan hisseler?..
2-Bankanın yüzde 31.79’u halka açık hisselerden oluşuyor. İş A, İş B, İş C gibi hisseler, borsada işlem görüyor.
Ve asıl Demokrat Parti iktidarından bu yana, bugün olduğu gibi, bazı muhafazakar iktidarların hedefini oluşturan hisseler:
3-Atatürk’e ait hisseler banka sermayesinin yüzde 28.09’una denk geliyor. CHP’nin Atatürk adına temsil ettiği hisseler bunlar.
Bu sermaye yapısında bankanın patronu yok, profesyonel yönetici kadroları var.
CHP banka yönetim kurulunda dört üye ile temsil ediliyor. Her üç yılda bir değişen temsilcilerle.
Banka yönetim kurulunda on bir üye var, karar için altı üyenin oyu gerekiyor. Dolayısıyla, CHP bankada tek başına karar alamıyor, o çoğunluğa sahip değil.
İş Bankası’nın bugün piyasa değeri 25 milyar 700 milyon 569 bin lira, Türkiye’nin en değerli varlıkları arasında.
1963... 73... 83... 93... 2003... 2013 ve 2019...
Aradan 56 yıl geçiyor.
Ortada Anayasa Mahkemesi kararı ve Atatürk’ün vasiyeti var.
Buna rağmen...
Bugün Tayyip Erdoğan İş Bankası’ndaki CHP hisselerini diline yeniden doluyor, o hisselere el koymaktan söz ediyor.
Asıl amacı İş Bankasına toptan el koymak. Ama, bu sermaye yapısı ile o çok zor.
Anlaşılmaz bir hırs, CHP’ye karşı bitmeyen bir öfke. Ama, aynı zamanda İş Bankası gibi, uluslararası alanda çok güvenilir bir kuruma sahip olmak tutkusu.
Yeni değil, Erdoğan İş Bankası ve CHP hisselerine ilişkin ilk açıklamasını bir yurt dışı dönüşünde, yanılmıyorsam Ekim 2018’de uçakta açıklıyor:
“CHP İş Bankası’ndan para almıyor ama, orada hisseleri var, bu işi halletmemiz lazım”.
Daha sonra zaman zaman aynı konuya dönüyor ve en son geçen hafta Kayseri’de:
“Atatürk o hisseleri CHP kullansın diye yapmadı, Hazineye gitsin diye yaptı. Biz bu konuyu Meclis’e getireceğiz. MHP de sağolsun, destekleyeceğini açıkladı. İnşallah Meclis’ten bunu çıkartacağız ve hisselerin Hazineye devrini sağlayacağız. Bunun arkasında nelerin yattığını biz biliriz.
Kılıçdaroğlu bunu duyunca, tutuştu, biz öyle bir para kullanmıyoruz, dedi. Bir de kullanacak mıydın?”
Bir yandan “CHP’nin kullanmadığını” söylüyor, bir yandan “Atatürk o hisseleri CHP kullansın diye yapmadı” diyor.
Ayrıca, “bunun arkasında nelerin yattığını biz biliriz” diyor.
Ne yatıyor?.. Söyle de, biz de öğrenelim!..
Bizim bildiğimiz, bu el koyma sevdasında “Anayasaya aykırılık” yatıyor.
Ve elbette İş Bankası gibi paha biçilmez bir değer.