Batı basınının, Avrupa’daki en ciddi siyasi gazetelerin birinci sayfaları dün hemen aynı cümlelerle ve kocaman puntolarda aynı haberi veriyor:
“Futbol tarihinin en büyük dönüşümlerinden biri: Liverpool 4 - Barcelona 0”
Avrupa UEFA Şampiyonlar Ligi’nde finale çıkan takımı belirleyecek maç olağanüstü bir dönüşe sahne oluyor.
İlk maçta Barcelona Liverpool’u kendi sahasında 3 - 0 yeniyor. Önceki akşam rövanş maçı Liverpool’da Anfield Arena’da 53 bin 394 seyirci önünde oynanıyor.
Ve Liverpool tarih yazıyor, 4 - 0’lık sonuçla finale yükseliyor.
Hiç bir şeyin imkânsız olmadığını kanıtlıyor.
En güçlü rakip karşısında, hem de rakip çok ciddi bir üstünlük sağlamışken, kaderini değiştiriyor.
Nasıl?..
“You will never walk alone” şarkısı, takımın efsane sloganı eşliğinde. Yani, “asla yalnız yürümeyeceksin”.
Maçı tribünde izleyenler arasında Liverpool’un dünya çapındaki oyuncusu Muhammed Salah var. Salah sakat, onun için tribünde. Üzerindeki bir t-shirtte şu yazıyor:
“Never give up”, “Asla vazgeçme!”
Maçtan sonra düşüncelerini soranlara Salah çarpıcı bir yanıt veriyor:
“Biz kazanıyoruz, çünkü hiç bir zaman hile yapmıyoruz, teknik direktörümüz (Jürgen Klopp) bizi kazandırmaya inandırıyor.”
Kazanmaya inanmak...
Asla vazgeçmemek...
“Asla yalnız yürümeyeceksin...”
Ya da, bizim bugünkü dilimizle:
“Her şey çok güzel olacak”.
Liverpool’un direnmesiyle, hem de en güçlü rakibe kafa tutarak, onu alt etmesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan seçiminin tekrarlanması kararı arasında ortak noktalar var: İstanbul’da, daha geniş kapsamda Türkiye’de artık kimse yalnız yürümüyor, yürümeyecek... Kimse vazgeçmiyor, vazgeçmeyecek... Herkes kazanmaya inanıyor, inanacak...
Buna karşılık, tek bir fark var:
“Orada hile yok, burada hilenin hurdanın daniskası var”.
Vazgeçmeyenlerin, kazanmaya inananların, direnenlerin, yalnız yürümeyenlerin başında İstanbul Barosu geliyor. Türkiye’nin bütün hukuk adamlarından beklenen açıklama İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu’ndan geliyor.
Günümüzde “ortak çalışmaya, örgütlenmeye, sandıklara sahip çıkmaya” imzasını atan Durakoğlu Başkanlığındaki İstanbul Barosu, “son nefesimize kadar demokrasi mücadelesini yürüteceğiz” diyerek:
1-Türkiye’ye yeniden umut aşılıyor,
2-Bütün avukatları sandık başlarında göreve çağırıyor,
3-23 Haziran’a kadar nasıl çalışacaklarına ilişkin bir plan ilan ediyor,
4-Seçimin artık sıradan bir belediye başkanlığı değil, “demokrasi mücadelesi” olduğunu bir kez daha vurguluyor.
Onurlu bir ses!..
İstanbul Barosu bir “yüz akı” olarak yüreklere su serpiyor.
YSK’nın o facia kararından sonra Türkiye ayağa kalkıyor.
Oteller, uçak firmaları, pansiyonlar, pek çok tatil yöresindeki benzer konaklama yerleri hep bir ağızdan sesleniyor:
“23 Haziran’da kapalıyız... 23 Haziran’da İstanbul’da bizim otel bedava... 23 Haziran’da uçak biletleriniz varsa, yanmadı, daha sonraki tarihe geçerlidir... 23 Haziran’da beraberiz...”
Bu direnişe sanatçılar katılıyor... Moraller yüksek, inanç sağlam...
Bunda YSK kararının açıklandığı akşam, Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı o muhteşem konuşmanın büyük katkısı var, fitili o konuşma ateşliyor.
Tam bu aşamada sosyal medyada bir laf dolaşıyor. Bir kısmını moral bozmak, direnişi kırmak amacıyla AKP yandaşları atıyor, bir kısmını da buna inananlar paylaşıyor.
Neymiş?..
“23 Haziran günü AKP İstanbul dışından yüz bin polisi İstanbul’da görevlendirecekmiş... Onlara oy kullandırılacakmış...”
Durun, durun... Bir dakika:
BÜYÜK PALAVRA... BÜYÜK YALAN... TAM KARA PROPAGANDA...
Dün seçim hukukunu ezbere bilen, üniversitelerde seçim hukuku dersi veren hocalarla konuşuyorum, görevli polislerle ilgili gerçek şu:
“İstanbul’da herhangi bir polis, İstanbul içinde herhangi bir yerde görev alabilir ve görev aldığı sandıkta oy kullanabilir. Ama, İstanbul dışından hiç bir polis gelip, ‘ben görevliyim” diye, gelip oy kullanamaz”.
Nokta.
O nedenle, bu moral bozucu, buram buram kara propaganda kokan tweetlere kulak asmak yanlış.
Buna rağmen, artık yasa masa, falan filan olduğu için, bu “polis meselesini” dün İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu ile de konuşuyorum, Durakoğlu:
“O konu bizim de gündemimizde. Bütün seçim yasalarını taradık, böyle bir şey yok. Yine de, bir önlem olması açısından, biz Baro olarak İl Seçim Kuruluna başvuracağız”.
Hep birlikte derin bir nefes alalım.
23 Haziran’a kadar kim bilir, daha hangi palavralar dolaşacak ortada.
AKP’nin kazanmak için her çareye başvuracağı da kesin...
Bunu unutmayarak...
Ama, artık demokrasi mücadelesinde..
“Asla yalnız yürümeyeceksin...”
“Her şey çok güzel olacak..”