"Medeniyetler İttifakı..."
Açın Dışişleri Bakanlığı sitesini, uzun uzun hem bilgi veriyor, hem de övüyor da övüyor, Medeniyetler İttifakı'nı.
Nedir bu? Ve Dışişleri neden övüyor?
2005 yılında Birleşmiş Milletler çerçevesinde benimsenen bir uygarlık girişimi, bir tür uygarlık anlaşması. Dışişleri sitesinde tanımı şöyle:
"Müslüman ülkelerle Batılı toplumlar arasında görülen karşılıklı şüphe, korku ve kutuplaşma ortamının çeşitli aşırı unsurlarla istismar edilmesi karşısında (...) kültürler arasında karşılıklı saygı yoluyla bu eğilimlerle (...) başa çıkmayı amaçlayan ortak siyasi bir iradedir.
(...) Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında kabul gören, önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır."
Müslüman ülkelerle Batı toplumları arasında diyalog... Kutuplaşmayı önlemek... Önde gelen bir proje...
Adı geçen ittifak 2005’te kurulduğunda, iki eş başkandan biri, İspanyol Başbakanı Zapatero. İkinci Eş Başkan kim?
Recep Tayyip Erdoğan!..
Yani...
"Eş Başkan" olarak Müslüman toplumlarla Batı toplumları arasında diyalog uzlaşma, karşılıklı saygıyı sağlamakla yükümlü!..
"Medeniyetler İttifakı"na kurulduğu günden bu yana üye sayısı hızla artıyor. Bugün Müslümanı, Katoliği, Protestanı, Ortodoksu, Musevisi, Budisti, toplam 146 üye bu ittifakta yer alıyor.
Kurulduğundan bu yana, İstanbul dahil, dünyanın çeşitli kıtalarında dokuz kez toplanıyor.
Ve hâlâ faal!..
En son iki yıl önce, Kasım 2018’de New York’ta toplanıyor, karşılıklı saygı ve diğer ilkeler yeniden vurgulanarak...
Yukarıdaki bilgiler Dışişleri Bakanlığı sitesinde ve ayrıca...
5 Şubat 2019 tarihinde BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Moratinos resmi açıklama yapıyor:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan en zor koşullarda bile, İttifakı korumak ve canlı tutmakta ısrarcı olduğu için takdirlerimi sunmam gerek. Türkiye olmasaydı, Medeniyetler İttifakı ayakta kalamazdı."
Erdoğan’ın canla başla savunduğu, koşa koşa "Eş Başkanlığını" üstlendiği, o sırada Başbakan, Medeniyetler İttifakı'nın 2006 yılında İstanbul’daki toplantısında varılan sonuç şu:
"Batı ile İslam arasındaki gerilim dini değil, politiktir."
"Dini değil!.".. "Politik!.".
Bu bildirinin altında Tayyip Erdoğan’ın da imzası var.
Geçenlerde Fransa Cumhurbaşkanı Macron bir söz söylüyor:
"İslam dünyanın her yerinde krizde."
Dünyada bu kadar Müslüman ülke var, ama en büyük tepki, bir ara "Medeniyetler İttifakı Eş Başkanlığı" sorumluluğunu üstlenmiş olan Tayyip Erdoğan’dan geliyor.
Hani, "Müslümanlar ülkelerle Batı ülkeleri arasında gerilimi azaltmak amacıyla oluşturulan" Medeniyetler İttifakı Eş Başkanı'ndan...
Gerilimi azaltmakla yükümlü eski Eş Başkan, gerilimi arttırıyor!.. Macron’a "din üzerinden" yüklendikçe yükleniyor.
İstanbul açıklamasında "gerilimin dini değil, politik olduğu" vurgulandığı halde.
Erdoğan son bir kaç gün her konuşmasında Macron’u hedef alıyor.
Anadolu Ajansı Erdoğan’ın Macron’u hedef almasından sonra, canla başla haberler yapıyor, "İslam dünyası Fransız mallarına boykot kararı aldı" türünde.
Aynı zamanda "şu ülkede bu, öteki ülkede şu Macron’u ağır biçimde eleştirdi" türünde.
Sözde "Erdoğan yalnız değil" algısı yaratmak üzere.
Boykotu başlatan aslında Erdoğan!.. "Sakın Fransız malları almayın" diyerek...
AKP - MHP ortaklığı boykotu yayma peşinde koşarken, önemli bir konuyu unutuyor:
"Bugünlerde çok muhtaç olduğumuz grip aşısı Fransa’dan geliyor!.."
Grip aşısı da, boykot ürünleri arasında mı?..
Nasıl olsa, "ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" politikası çerçevesinde, grip aşısı olsa da, olur, olmasa da.
Buna kaşılık, Fransa’nın dış ticaretten sorumlu Bakanı "biz Türk mallarını boykot etmiyoruz" diyor.
Her şey ortada. Erdoğan Macron üzerinden Batı’ya, "eski Eş Başkan ha..." Giydiriyor da, giydiriyor, yine klasik algı...
"İç politika malzemesi... Batı’ya olanca lafı söyleyerek, içeride kendi kamuoyuna algı manevraları..."
Yoksa, Batı ile ciddi kavgası, gösterişten ibaret. O gösterişi, "Başkanın adamları" tamamlıyor. Sözcüsü İbrahim Kalın da, devreye giriyor, "İslam düşmanlığı endişe verici, sistematik bir akım haline geldi" laflarıyla.
İçerideki tek malzemesi bu. Ayasofya’nın açılması, Kariye Cami'nin açılması ve nihayet Batı’ya olmadık hücumlar...
Madem o kadar ciddi, buyursun, "Medeniyetler İttifakından" ayrılsın!..