22 Ağustos 2022, o sıcak günde...
"İki kamu bankasının İstanbul Borsada hisse senetleri normal fiyatlarında.
Vakıfbank hisseleri 4.66 TL,
Halkbank hisseleri 5.70 TL."
Ertesi gün, 23 Ağustos Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin unutulmaz günlerinden biri, o:
" Vatandaşlarımıza şu an en çok getiri getiren Borsa İstanbul. Vatandaşlarımızın nereye kanalize olacağı çok açık."
Bu sözler borsayı, özellikle de o iki kamu bankasının hisselerini hareketlendiriyor. "Küçük yatırımcılar" koşa koşa bu iki bankanın hisse senetlerini satın alıyor. Ve o hisseler elbette yükseliyor.
22 Ağustos'tan 12 Eylül'e, yirmi gün içinde:
"Vakıfbank hisseleri 4.66 TL'den 14.24 TL'ye,
Halkbank hisseleri 5.70 TL'den 15.13 TL'ye yükseliyor.
Yirmi günlük kâr Vakıfbank hisselerinde yüzde 205, Halkbank hisselerinde yüzde 165, olağanüstü kazançlar!..
Nebati sayesinde!.."
Yirimi gün gibi kısa sürede böylesine kazanç pek normal değil ama, gerçek.
2 Eylül günü Nebati yine huzurlarınızda, borsayı yeniden ateşliyor:
"İstanbul Borsa, yatırımcılarımız açısından her geçen gün daha cazip hale geliyor.
İlerleyen dönemde bu gelişimin süreceğini bekliyoruz."
Nebati küçük yatırımcıları hisse senedi satın almaya davet etmeyi sürdürüyor, insanları borsaya çağırıyor.
Ancak...
Bu sefer...
On gün sonra...
12 Eylül günü...
"Borsa küçük yatırımcılar için tam kabusa dönüşüyor.
Vakıfbank hisseleri aniden yüzde 48,
Halkbank hisseleri aniden yüzde 45 düşüyor.
Yirmi gün bayram yapan küçük yatırımcı, yirmi birinci günde toplam 6 milyar dolara yakın zarara uğruyor, 6 milyar dolar!.."
Yüz bin liralık hisse senedi satın alan bir kişi, yaklaşık 50 bin lirasını kaybediyor.
Ne oluyor da, hisse senetleri önce yüzde 205 ve yüzde 165 artıyor?.. Ne oluyor da, yüzde 48 ve yüzde 45 düşüyor?..
Ne oluyor?..
Bu sorunun yanıtını tek bir kurum verebilir:
"Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)."
Nasıl verebilir?..
6 milyar doların hesabını sorarak. Aynı soruları tekrar tekrar sorarak, araştırarak.
Ne oluyor da, iki kamu bankasının hisseleri aniden önce hızla artıyor?..
Ve sonra, ne oluyor da, o hisseler aniden hızla düşüyor?..
6 milyar dolar...
Kim bilir şu anda kaç kişininin canı yanıyor...
Ve kim bilir şu anda kaç kişi göbek atıyor...
SPK bu soruların yanıtını verebilir mi?..
Örneğin, Nebati'yi çağırarak ondan hesap sorabilir mi?..
Sermaye piyasasında 2 milyon 623 bin yatırımcının parası var. Kimisinin yüz lirası, kimisinin bin lirası var. Ama asıl 129 bin kişi ya da kurumun 500 bin lirayı aşan parası var.
Piyasanın toplam hacmi 4 trilyon 800 milyar liraya ulaşıyor.
CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay borsadaki bu garip durumu anlatırken:
"Parasını enflasyondan korumak için borsaya giden küçük yatırımcı resmen soyuldu, keklendi. Onların hakkını, hukukunu korumak anayasal bir görev. Sermaye Piyasası Kurulu bu pisliği, küçük yatırımcıyı silkeleme operasyonunu seyretti."
Seyretti mi, yoksa olaya el koyar mı?..
Bu sorunun yanıtı SPK Yönetim Kurulu verebilir.
Madem SPK Yönetim Kurulu verebilir, o zaman o kurulun üyeleri kimler, onlara bakalım. SPK Yönetim Kurulu dokuz üyeden oluşuyor.
İşte, o dokuz üyeden beşi:
"- SPK Başkanı Erişah Arıcan: Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi.
- Yunus Arıncı: Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulu Başkanı.
- Metin Kıratlı: Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı.
- Fahrettin Altun: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı.
- Ahmet Ali Al Hammadi: Borsada Katar temsilcisi."
SPK Yönetim Kurulu değil de, sanki Cumhurbaşkanlığı Sermaye Kurulu!..
Memleketimden bir başka mucize!..
Ali Al Hammadi Katar'la içli dışlı ortaklığın sonucu olarak, SPK yönetiminde.
Diğerleri doğrudan doğruya Sarayda görevli, birebir Tayyip Erdoğan'a bağlı.
Şimdi bu SPK Yönetim Kurulu Erdoğan'dan ne ölçüde bağımsız karar verebilir?..
"Devlet - Parti" bütünleşmesinin mucize örneklerinden biri daha.
En son Şanlıurfa'daki yasakla birlikte, son haftalarda "yasaklanan festival sayısı yirmiye yükseliyor."
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yasaklanan festivallerle ilgili:
"Ne kadar az kısıtlama olursa, o kadar iyi olur. Haksız uygulama olursa, hukuk yoluyla düzeltilebilir."
Bu Bakan nerede yaşıyor?..
"Ne kadar az kısıtlama olursa o kadar iyidir" diyor, o lafın üzerinden üç, beş gün geçiyor, yeni bir kısıtlama daha ortaya çıkıyor.
Ayrıca, hukuk yoluyla düzeltilen tek bir festival yasaklama kararı var mı?.. Yok!.. Hiç bir etkisi olmayan boş laflar.
Geçelim.
İstanbul'da yobaz bir kitle LGBT karşıtı miting düzenliyor, mitingde müzik bile yasak.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık ince düşünceli:
"Nefret söylemini yanlış buluyorum."
Yanlış buluyorsun da, ne oluyor?.. Hiçbir etkisi ve uygulaması olmayan boş laflar!..
Geçelim.
Ya Tarım Bakanı Vahit Kirişçi?.. O rekor tazelemekle meşgul. Dini siyasete alet etmenin rekoru:
"Bu seçim çok önemli. Hepimiz öbür dünyaya gideceğiz, o tarafa gittiğimizde bize soracaklar, bu memleketin adına hangi adımı attınız?..
Kızgınlıklarımızdan arınıp, (...) seçimdeTayyip Erdoğan diyeceğiz."
Kirişçi öbür dünyada bize hem nelerin sorulacağını biliyor, hem yanıtlarını.
Ancak...
21. yüzyılda dini siyasete alet ederek, oy avcılığına çıkmayı biliyor da...
"Orman yangınlarını söndürmesini, yangın söndürmeyle ilgili organizasyonları bilmiyor. Son örnek, 19 saat süren Marmaris yangını."
Ayrıca...
Din propagandası yapmak varken, çiftçilerin feryatları, tarımda üretici fiyatlarının yüzde 133'e yükselmesi, gıda ürünlerinin, et - süt fiyatlarının fırlaması onu pek ilgilendirmiyor.
"Bakan bunlar, Bakan!.. Son icraatları!.."
Geçelim.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin 'Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |