23 Ocak’ta, yani bir ay bir hafta önce resmi açıklaması var:
“Nisan 2018’de bağımsızlığı ilan edebiliriz.”
On dört gün önce, 17 Şubat’ta Amerikan Savunma Bakanı ile görüşüyor Münih’te.
Savunma Konferansı nedeniyle Münih’te bulunan Avrupa’nın diğer liderleriyle de bir araya geliyor.
Bu arada Başbakan Binali Yıldırım ile görüşüyor. Yıldırım kendisini “Tayyip Erdoğan adına Türkiye’ye davet ediyor.”
Türkiye’ye gelmeden önce, İran ile çok önemli bir enerji anlaşması imzalıyor.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani.
İran ile imzaladığı anlaşma aslında Türkiye’nin Kuzey Irak’tan uzanacak petrol boru hattına ilişkin hesaplarını altüst ediyor.
Gerek siyasal açıklamalarına, gerekse enerji anlaşmalarına Bağdat Yönetimi yüksek sesle itirazını dile getiriyor. O itirazı Barzani yerine oturtuyor:
“‘Bağdat ile iyi ortak olamıyoruz, o zaman iyi komşu olalım.”
Adım adım “Kürdistan”, Amerika ve Avrupa çoktan onay vermiş bulunuyor.
Barzani, hani bir zamanlar pasaportunu iptal ettiğimiz, hani bir zamanlar, Türkiye’ye adım atmasına tahammül edemeyeceğimizi ilan ettiğimiz Barzani’yi bu sefer kırmızı halıda karşılıyoruz.
O da yetmiyor.
Tarihte ilk kez Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin bayrağını bizim bayrakla yan yana, Ankara ve İstanbul’da göndere çekiyoruz.
Bu sembolik tavrın çok önemli siyasal sonucu var.
Türkiye, Barzani’ye devlet başkanı muamelesi çekiyor.
Oysa, bevlet başkanı olmak için önce “bağımsız bir devleti” olması gerek.
Oysa, şu anda yok.
Demek ki...
Türkiye henüz kurulmamış bir devleti, kurulduğunda, tanıyacağını bildirmiş oluyor.
Barzani daha önce bir kaç kez Beyaz Saray’a gidiyor, Amerika Başkanı ile görüşüyor. Amerika başkanları onu diğer devlet başkanları ile görüştükleri “Oval Ofis’te” kabul ediyor.
Ama, bayrak çekmek filan yok.
Biz çekiyoruz.
Barzani’nin Türkiye’ye gelmeden önce dikkat çeken iki açıklaması var. Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung’e verdiği demeçte:
1- "Kürt Sorununu çözecek tek lier Tayyip Erdoğan’dır."
2- "Tutuklu bulunan HDP milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.”
Bu sözleri söylüyor, Türkiye’ye öyle geliyor.
O bu sözleri söylerken...
Amerika: PKK’nın uzantıları PYD ve YPG’ye silah veriyor.
Rusya: Suriye’deki barış görüşmeleri için masada PYD’nin, yani PKK’nın Suriye kolunun da yer alması gerektiğini açıklıyor.
Ankara buna şiddetle itiraz ediyor, etsin.
Amerika’nın PYD ve YPG’ye de silah vermesine şiddetle itiraz ediyor, etsin.
Etsin ama, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin bayrağını Ankara ve İstanbul’da göndere çekmesin. Çekerse, o itirazların hiç bir kıymeti harbiyesi kalmıyor.
Zaten onların da, itiraz filan dinledikleri yok.
Çünkü, yarın bir gün “Kürdistan Devleti” ilan edildiğinde, Amerika’nın ve Rusya’nın desteklediği unsurlar, o devlet içinde yer almaya aday.
Ve sen onların bayrağını şimdiden kendi ülkende göndere çekiyorsun.
Daha neyin itirazı?
Türkiye o bayrağı neden göndere çekiyor ve Barzani’ye Devlet Başkanı muamelesi çekiyor?
Barzani’den bir beklentisi mi var?
Barzani “HDP’ller serbest bırakılsın” diyor.
On bine yakın HDP’li, seksene yakın belediye eş başkanı ve de başkanı tutuklu ve HDP’li belediyelerin çoğu kayyıma emanet, yani iktidarın HDP konusunda tavrı bu kadar net iken,
“HDP’ller serbest bırakılsın” diyen Barzani’ye bu iltifat neden?
Petrol boru hatları mı? Ama, İran’la anlaşmayı daha yeni imzalamış.
O zaman...
Yoksa, Barzani üzerinden referandumda Kürtlerin desteğini almak için mi?
Bu kadar HDP’li tutuklu iken, aylardır PKK ile yoğun çatışmalar birbirini izlerken, Kürtler referandumda “evet” der mi?
Demez.
O halde?
Barzani Kürtleri ikna edebilir, ama bunun karşılığında da, referanduma kadar geçecek süre içinde HDP’liler hapisten çıkabilir.
Elbette çıksınlar.
Her bir olayın mantık açıklamasının boşa arandığı bir ortamda, buna karşılık, alınan her kararın perde gerisinde “evet” hedefi olduğuna göre, Barzani HDP ile AKP arasında arabulucu olamaz mı? Pekala, olur ama karşılığında HDP'liler serbest kalır.
Serbest kalırlarsa, “evet” derler mi, orası da ayrı.
AKP referandum için asıl büyük ittifakı MHP ile yapıyor.
Şimdi benzer bir ittifak denemesi HDP ile olursa, buna MHP ne der?
Bozuk çalar.
Çalsın, MHP Yönetimi kendisini bu kadar bağlamış ve kaderini AKP’ye teslim etmişken, bu saatten sonra kılını bile kıpırdatamaz.
AKP “evet için tek bir oyun peşinde koşuyor.” Bu zorunluğu MHP’ye kabul ettirmenin bir çaresini bulur. AKP ne derse, MHP zaten alesta, bozuk çalmak, işin raconundan ibaret.
Her şeye rağmen, MHP ve Barzani bir koltuğa sığmaz.
Barzani girişimi bir hayalden ibaret kalır.