Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2016'daki hırsı olmasaydı, Türk vatandaşları en az üç yıldan beri Avrupa ülkelerine 'vizesiz' seyahat ediyor olacaklardı. "Nereden çıkardın bunu, Avrupa Birliği (AB) hiç vizeleri kaldırır mı?" demeyin. Size tane tane Brüksel'de ve Ankara'da yaşananları anlatacağım. Ve buna bizzat şahit AB bürokratları ve Avrupa Parlamentosu (AP) danışmanları var.
Hatırlayın 2016'yı… O yıl Ahmet Davutoğlu Başbakan'dı. AB ile vize görüşmelerini yürütüyordu. Vize konusunda en çok muhalefeti beklenen Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı görüşmede de, vize sözünü almıştı. Davutoğlu, Merkel ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte arasında bir Pazar akşamı yapılan ve anlaşmayla sonuçlanan bu görüşme, dönemin AB Konseyi Başkanı Donald Tusk'ı kızdırmış AB adına böyle bir angajmana girilmesine tepki göstermişti.
Yapılan anlaşma kapsamında Türkiye, maddi destek ve AB üyeliği sürecinin devam etmesi karşılığında Avrupa'dan gönderilen Suriyeli mültecileri almayı kabul etmişti.
Bu arada Nisan 2016'da Almanya Başbakan'ı Angela Merkel'in, Davutoğlu'nun davetiyle, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile birlikte Gaziantep'e gittiğini ve Suriyelilerin bulunduğu Nizip'teki çadır kenti gezdiğini de hatırlatalım. Bizzat Davutoğlu gezdirmişti. Ve nihayet Avrupa Birliği ile Türkiye arasında resmi anlaşmalar imzalandı.
Şimdi bu gelişmelere Ankara gözlüğü ile bakalım. Hatta saraydan nasıl izlendiğine bir mercek tutalım: Anlaşmaya göre Temmuz, en geç Ekim 2016'da vizeler kalkacaktı. AB bunun teminatını verdi. Hazırlıklar başladı.
Benim kanımca, Ahmet Davutoğlu'nu 'Başbakanlık' ve 'Parti Başkanlığı' görevinden almaya karar veren Cumhurbaşkanı'nın çevresindeki herkes Erdoğan'a, "Merak etmeyin AB vizeleri kaldırmaz" diyordu. O da aynı şekilde düşünüyordu. Ama gelişmeler tam tersiydi. Ahmet Davutoğlu, 'Türk vatandaşlarına vizeleri kaldırmayı başaran bir kahraman Başbakan' sıfatını taşıyacaktı. Erdoğan'ın bu oyunu bir şekilde bozması gerekiyordu. AK Parti'nin 29 Nisan'da gerçekleşen Merkez Karar Yürütme Kurulu toplantısıyla başlayan parti içi kriz, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Olağanüstü kongre" kararı almasıyla sonuçlandı. Davutoğlu, 5 Mayıs'ta düzenlediği basın toplantısında AK Parti Genel Başkanlığı ile başbakanlık görevlerini bırakacağını duyurdu. Bir anlamda 'Pelikancıların baskısıyla' istifaya zorlandı.
Ne garip tesadüf ki, AB Komisyonu aynı gün, yani 5 Mayıs 2016'da Türkiye'nin vize konusunda tüm kriterleri yerine getirdiğini ve kalan beş kriter için Ankara'nın verdiği güvencenin tatmin edici olduğunu söylemişti. Bunun üzerine Avrupa Parlamentosu vize konusunu Haziran 2016 oturumu gündemine almıştı. Bakanlar Konseyi'nde de sorun görünmüyordu. Vize konusu çoğunluk kararı olduğu için, Yunanistan, Kıbrıs veya Avusturya gibi muhalif ülkelerin engellemesine de takılmadan geçecekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 6 Mayıs 2016, yani Davutoğlu'nun istifası ve AB Komisyonu'nun "Türkiye vizeler için tüm kriterleri yerine getirdi" açıklamasından bir gün sonra Eyüp'te yaptığı konuşma var. Hatırlayın…
Vizeleri kaldırmak üzere olan AB'ye rest çekmişti. Yasada terör tanımını değiştirmesi beklentisinde olan ama, "Bizim için verilen teminatlar yeterlidir" diyen AB'ye "Biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git" demişti. Davutoğlu ile varılan anlaşmaya da gönderme yaparak, "Kiminle anlaşabiliyorsan, onlarla da anlaş" diye eklemişti.
Her ayrıntının hazırlandığı, vizelerin kaldırılması için tarihin bile saptandığı Brüksel'de bu çıkış tüm planları altüst etti. Avrupa Parlamentosu vize konusunu gündemden düşürdü. Davutoğlu'nun istifaya zorlanması, Erdoğan'ın Eyüp çıkışı ve Ankara'nın vize kriterleri konusunda verilen sözlerin, en tepedeki ağızdan yerine getirilmeyeceğini açıklaması, vize konusunu Brüksel gündeminden tamamen kaldırdı.
Umarım Ahmet Davutoğlu bu yaşananları bir gün açık yüreklilikle anlatır...