Konuya hemen balıklama gireyim. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ‘En iyi, en başarılı büyükelçilerimiz dışarıdan atadıklarımız’ diyerek bence bizzat başında bulunduğu bakanlığın mensuplarını harcamış ve onları incitmiştir.
Üstelik bunu söylediğinde yanında bakanlığın önemli kademelerinde görev yapmış ve şimdi de TBMM Dışilişkiler Komisyonu Başkanlığını yürütmekte olan Volkan Bozkır bulunuyordu. Sesini çıkarmadı. Söylemezdi ama, şöyle deseydi ilginç olurdu: O halde, ‘En iyi en başarılı siyasetçiler de diplomatlardır’…
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi’nde uzun yıllar görev yaptığı dönemlerde benim de çok yakından izlediğim, çalışkanlığı ve girişimciliği ile çok takdir ettiğim bir kişidir. Ancak bakanlık meslek memurlarına yönelik bu sözleri, ömrünü bu mesleğe adamış yüzlerce diplomatımızın kalbini kırmıştır.
Tam tamına 35 yılı aşkın gazetecilik hayatım, diplomasiyle içiçe geçti. Bunu en iyi bilenlerden birisi, dış haberciliğimin büyük bir bölümünde sıkça görüştüğümüz Mevlüt Çavuşoğlu’dur.
Türkiye’nin ‘A Takımı’ olarak adlandırdığım diplomatlarıyla yıllarca aynı koridorlarda koşturduk. Aynı heyecanı yaşadık ve ülkemizin çıkarlarını her şeyin üstünde görerek, ben bir haberci olarak onlar da birer kamu görevlisi ve ülke temsilcisi olarak mesleklerimizi icra ettik.
Rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye’nin diplomatları, yabancı meslektaşlarının da sürekli olarak altını çizdiği gibi Osmanlı’dan gelen devlet geleneğini en iyi şekilde sürdürerek diplomatlık yaparlar. Dünya diplomasisi, Türk diplomatlarına olan hayranlığını hatta kıskançlığını sıkça dile getirir ve bunu hiç gizlemez. Bunu defalarca kulaklarımla duydum. Türk hariciyeciler dünyanın en iyileri arasındadır.
Ben de yıllarca Türk diplomatlarının bu yeteneklerine hayranlık duyarak mesleğimi yaptım. Türkiye’nin ya da dünyanın en iyi okullarından mezun olup, sıkı bir sınavla bakanlığa girerler ve meslekleri boyunca çeşitli ülkelerde edindikleri tecrübe, dil avantajı, Türkiye ve dünya konularına hakimiyetleriyle, diğer kamu görevlilerinden açıkça farklılıklarını gösterirler.
Hele hele son dönemlerde, memur zihniyetinin de dışına çıkarak, yabancı misyon mensuplarıyla kurdukları ikili dostluklar, tenis kortlarında spor arkadaşlığı, hafta sonları oluşturulan seyahat kardeşliği ile, özel yemeklerle hatta aile ilişkileriyle pekiştirerek ‘diplomatlık’ yapılıyor. Ve yeni nesil artık, geleneğin de dışına çıkarak diplomasiyi soğuk taş binalarda değil, spor salonlarında, müzik hollerde ve özel aile yemeklerinde yapıyor.
Bakanlığın, adı konmamış ama yıllardan beri bilinen, uygulanan prensipleri vardır. Bakanlık bünyesinde yetişmemiş, ancak hükümetler tarafından yapılan atamalarla bazı görevlere “dışarıdan birilerinin” getirilmesine sıcak bakılmaz.
Turgut Özal, Dışişleri Bakanlığı mensubu olmamasına rağmen Orhan Güvenen’i, “mesleki tecrübesini” göstererek OECD nezdinde Daimi Temsilci, Büyükelçi yapmıştı. Bu atama o dönemlerde büyük ses getirmişti. Tansu Çiller de, buna benzer girişimlerde bulundu. Ancak sonuçsuz kaldı. Hatta tam tersi, diplomatlarımız emekli olduktan sonra ya da emekli olmadan istifa ettirilerek devletin önemli görevlerine getirildi ve bilgilerinden, tecrübelerinden sonuna kadar yararlanıldı.
Şimdi ise ülke yönetimi, yurt dışı temsilciliklerine ‘yakınlarını’ ya da Türkiye’nin Büyükelçiliği’ni, yıllarca bu mesleğe ömrünü veren ve bu iş için eğitim almış üst düzey bir diplomattan daha iyi yapabileceğini düşündüğü kişiyi atıyor.
Dışişleri Bakanımızın ‘ilk sıraya onu koyarım’ dediği Murat Mercan da, yıllarca Avrupa Konseyi’nde benim de yakından izlediğim ve tanıdığım bir milletvekili. Siyasetçi olarak, diğer ülke siyasetçileriyle iyi ilişkiler geliştirerek çalışmalarını sürdürdü. Mercan’ın Tokyo Büyükelçiliği’ni yakından izleyemedim ama diplomat olarak da başarılı olabilir. Hiç şüphem yok.
Ama ‘En iyi, en başarılı büyükelçilerimiz dışarıdan atadıklarımız’ derseniz, bu işe ömürlerini vermiş olan yüzlerce diplomatımıza büyük haksızlık etmiş olursunuz. Bu sözler, ‘Murat Mercan’ın yaptığı işi, herhangi bir diplomatımız yapamazdı’ anlamına gelir ki, bunu kim bilebilir, başarı neye göredir?
Çavuşoğlu, başında bulunduğu bakanlığın değerli diplomatlarını bu sözlerle incitmiştir, harcamıştır.
Yılların emeğini bir anda silip atmak bu kadar kolay olmamalıdır.