Balat’ta 1980’li yıllardan beri metruk bir Rum kız lisesi var(mış), Yuvakimyon… Eski bir köşk önce okul olmuş, sonra terkedilmiş. Bugünlerde ise, Galataperform’un güzel bir projesine ev sahipliği yapıyor: Balat Monologlar Müzesi…
Galataperform’un “Yeni Metin Yeni Tiyatro” projesi kapsamında 7 yazar Fener-Balat’ı dolaşmış ve esinlerini birer kısa oyun/monolog/performansta dile getirmişler. Proje sezonda da oynuyor. Bir pazar öğleden sonrası gittim. Bina yıllardır metruk olmasına rağmen hala güzelliğini koruyor. İçeri alınıyorsunuz, kısa bir açıklamadan sonra üst kata, sınıflara dağılıyor ve 5 oyunun 4 ayrı tekrarından birini ve 2 performansı yakalıyorsunuz. Ben zamanı efektif kullanamadım ve performanslarla bir oyuna zamanım kalmadı. Sadece bir tane performansın, mahalle bakkalında geçen “Kırmızı Taç”ın başına ve sonuna yetiştim, başında bir coca-cola ikram edildim. Fakat monologların/oyunların tümünü izledim.
“Başkara”da (Yeşim Akyol Günay) babasından miras kalan bu köşkle ne yapacağını bilemeyen Nedim (Koray Kadirağa) ve dedesinin annesine yaptıklarıyla yüzleşmesi var. “Modern Zamanlarda Maria Paleologina” (Caner Kılıç) mahallenin “delikanlı”sı (Erol Babaoğlu) yine mahalleden bir ölümden sonra geçmişle ve bir türlü unutamadığı Rum kızı Maria’yla zaman tüneline dalıyor. Çuval’da (Serdar Kurt) göç ve yaşlılık söz konusu. “Balat’ın Sırrı”’nda (Volkan Çıkıntıoğlu) evsiz ve gerçekle bağlantısı biraz kopmuş olan adamın (Erol Babaoğlu) dünyasına dalıyorsunuz. “Small”da ise (Ülkü Oktay) kankasıyla sevgilisinin arasında kalmış mahallenin bir genç kızının (İpek Türktan Kaynak) küçük ama renkli dünyasıyla tanışıyorsunuz.
Monologlar birbirinden bağlantısız ama aynı mekanda olmaları, aynı mahallede yaşayan karakterlerin hikayeleri olmaları, aralarda hayalet gibi dolaşan, şarkı söyleyen Rum madam, aktörlerin arada diğer oyunlara girmeleri işin tamamına bir bütünlük vermiş. Bunun dışında genel sadelik, binanın kendisine ve metinlerle oyunculuklara önem verilmesi, çok fazla dekor/kostüm olayına girilmemesi böyle bir proje için doğru tercihler. İçlerinde en çok “Small”u sevdim, hem diğerlerinden farklı olarak geçmişten değil bugünden bir hikaye olduğu için, hem dilinin kıvraklığında hem de İpek Türktan Kaynak’ın o küçücük odada sergilediği müthiş sahici performanstan.
“Balat Monologlar Müzesi” başarılı bir proje. Bu ilham verici mahallenin çok eski tarihinden bir nebze sebeplenmek, biraz tiyatro izlemek, metruk bir binanın performanslarla, seyircilerle hayat bulmasına tanık olmak çok keyifli bir deneyim.