İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Boğaziçi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu ve yaşanan protestolarla ilgili değerlendirmede bulundu. Akşener, Boğaziçi hakkındaki tehdidiyle gündeme gelen ve hakkında soruşturma başlatılan Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cevdet Kılıç'tan bahsederken sinirlendi. Elindeki kağıdı masaya vurarak "Yazıklar olsun bu adama. Adam demek de olmaz, bir yaşam formu... Şimdi soruşturma açılmış neye yarar" dedi.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Haber Global’de canlı yayınlanan "Az Önce Konuştum" programında Candaş Tolga Işık’ın konuğu oldu.
Ülke gündeminde merak edilen soruları cevaplandıran Akşener’in, yaptığı önemli açıklamaların satır başları şöyle:
"Çalıştığımız için oylarımız artıyor. İnsanların birbirine düşman edildiği, kutuplaştırıldığı, CHP zihniyeti denilen bir siyaset dili vardı. Bir gün bana gazeteciler bir soru sordu Sayın Erdoğan Kılıçdaroğlu’na bir şey demiş Kılıçdaroğlu da cevap vermiş, o ona bunu demiş bu ona bunu demiş siz ne diyorsunuz? Banane diyecek oldum ve cevaplamadım gittim. Siz istiyorsunuz ki, sizin dertleriniz konuşulsun siyasette ve onlara çözüm aransın. Biz esnaf gezerken işsiz genci gördük, tencere kaynatamayan kadını gördük, çiftçiyi gördük derken biz bunu grup konuşmalarımıza koyduk, arkadaşlarımız araştırma önergeleri soru önergeleri verdiler. Pandemi geldi bu sefer çözüm önerilerini de sunduk alın kullanın dedik. Bu sefer iktidarın dikkatini çekmeye başladı o konuda konuşmaya başladılar. O yüzden size EYT’lilerden geliyordur, Tıbbi sekreterlerden geliyordur sorular sorun diye. Bu insanlar tamamen unutuluyor, dertleri unutuluyor. Benim yaptığım iş hem bu arkadaşlara çözüm önerilerini söylüyoruz, onun ötesinde düzenli canlı tutuyoruz. Yani biz vatandaşın velinimet olduğu bir dilli makul bir siyaset yapıyoruz."
Boğaziçi Üniversitesi’nde sağcı solcu kavgası hiç olmadı. Herkes birbirini saygıyla dinledi. Bogaziçi Üniversitesi’nde başı örtülü kızları ne dertse ne de dışarıda kimse onların başına açmaya el uzatan olmadı. Bu gelenek çok özel bir gelenek. Sayın Erdoğan Boğaziçi Üniversitesine dışarıdan başarısız olduğu tescilli bir rektör atadı. Buradaki mesele özel bir kriz tanzimidir. Bunun böyle olacağı biline biline yapıldı. Çünkü ben yaptım oldu. 80 öncesi ve 28 Şubat’ta benzer şeyler oldu eylemler yapıldı Boğaziçi Üniversitesinde olmadı. Krizleri çıkaranlar yönetemez vazgeçin bundan. Bu derece başarısız bir adamı Türkiye’nin birincilerinin okuduğu okula atarsanız o gençlere hakaret edersiniz. Siz bu çocuklara terörist diyemezsiniz küçük ortak çıkıp bunlar yılan ezin kafasını diyemez. Bu çocukların bir itirazı var. Vurun kahpeye olayı olursa terör örgütü, görev adamları işin içine girer, bunu önleyemezsiniz.
"Trakya Üniversitesinden bir adam, adam demek de olmaz, bir yaşam formu, Cevdet Kılıç... "Boğaziçili misiniz, Boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem. Aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Biz abdest alır dışarı çıkmayız. Bizim zaten abdestimiz var. Bilin istedik de… Şöyle söyleyeyim. Siz hani bir ayı geçti eylem yapıyorsunuz ya. Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz bilin istedim" diyor. Yazıklar olsun bu adama, böyle konuşup yazmasına izin verenlere de yazıklar olsun. İYİ Parti olarak biz bu davranış biçimlerinin, bu çirkinliklerin ve saygısızlıkların gençlere tahammülsüzlüğün doğru olmadığını, seçilmiş Cumhurbaşkanının o gençlerin de kendi vatandaşı olduğunun bilinciyle o teröristlerin araya sızmasından sorumludur. Öyle önlemler alırsınız ki onlar aralarına giremez. Üniversitelerde kapıda öğrencilerin giriş çıkış yaptığı kapılarda polis vardır ve aşağı yukarı bilir öğrencileri. Siz en başında öğrencilerin taleplerine kulak verdiğiniz takdirde bu durumun içinde olmayacaktır. Derhal bu rektörün geri alınması lazım. Bu kadar kıymetli bir arkadaşsa Saraya alsın Sayın Erdoğan. İletişim konusunda çok iyi olduğunu gördüm sarayda değerlendirilebilir. Bu asıl gündemi kapatmak üzere üretilmiş bir krizdir. Gezi mezi çıkmaz buralardan. Gezide de görev adamları devreye girmişti."
"Yeni anayasa konusunda Sayın Bahçeli’nin çizdiği bir çerçeve var cumhurbaşkanlığı sistemini değiştirecek bir adım atılması mümkün değil diyor. Sayın Erdoğan’ın liderliği şöyle geçti bir süre yöneterek geçiyor bir süre sonra problemler başlıyor ve itirazlar çıkıyor. O itirazların elini ayağını bağlayan bir hukuki gerekçe oluyor. Bunun sebebi bir bütün suçu anayasaya yıkmak ikincisi seçmeni konsolide etmek. Buna yönelik bir seçim kazanmak. 116 civarında ilçe gezmişim böyle bir sistemde her şey o kadar derinleşti ki, bu algoritma bu defa sökmeyecek. Şimdi döndürülecek denilecek ki, siz anayasaya karşı mı çıkıyorsunuz. Eğer anayasada bir değişiklik olacaksa partili cumhurbaşkanlığında değişiklik olacaksa iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş olmalı. Biz anayasanın içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdi sadece Sayın Bahçeli bir çerçeve çizdi, partili cumhurbaşkanlığı sistemini tahkim etmek için bir anayasa ise geçin onu. Şeffaflığın, hukukun, adaletin, liyakatın sağlandığı güvenin verildiği bir zihniyetin ortaya koyulduğu bir çalışmaya elbette hay hay. "
"HDP’yi PKK’nın yanında tanımlayan bir bakış açımız var. Kürtleri PKK’nın yanında görmek ise çok yanlıştır. Türkiye’deki tüm seçmenler hangi etnik, dini aidiyet üzerinden olursa olsun hiçbir siyasi partinin marabası değildir. Bugün bu partiye oy verir yarın başka bir partiye oy verebilir. HDP’ye oy veren herkesi PKK’ya destek veren oranın uzantısıymış gibi gösteren dile itiraz ediyorum. Türkiye’de ilginç bir dil oluştu Kürtlerin hakkını koruduklarını iddia edenler de partili cumhurbaşkanlığı sistemini sürdürmek için her türlü iftirayı atanlar Türk ve üst perdeden. Partimin yapmaya çalıştığı şey makulün peşinde olmak, Sayın Erdoğan’ın da Bahçeli’nin de dilini makule çekmek. Selahattin Demirtaş’ın terörle iç içe olduğu bir gerçek. Ama Demirtaş’ın yargılanmasının hızlı bir şekilde yapılmasının Türkiye Cumhuriyeti devletine çok büyük fayda sağlayacağına inanıyorum. Suçlu veya bir başka şey uzun süre tutuklu kalması var olan suçu perdeliyor ve vicdanlar devreye giriyor Türk hukuku çok büyük zarar görüyor. Ben konuşmak yerine Sayın Erdoğan’ı bu konuda talimat vermeye davet ediyorum. Uzun tutukluluk işleminin ortadan kaldırılması taleplerine yüzde yüz katılıyorum. HDP’nin kapatılması konusunda çok büyük ihtiyat içerisinde davranan MHP var. Sayın Genel Başkanı hukuk açık MYK’sında karar alıp şahsen gitmesiyle başlayacak bir durumdur. Sayın Erdoğan da HDP ile ilgili konuşuyor da bunların hepsi eylemsiz doçent. İnsanları farzımuhal üzerinden konuşup araziye kaçanlara izin vermiyoruz. HDP ile ittifak yapmamız mümkün değil."
Cumhur İttifakı içinde yer almayız. İttifaklar üzerinden gidiyor seçimler. Çünkü 50.1 cumhurbaşkanı seçiliyor böyle bir durumda blokla gidiliyor. İttifaklar düzeni içerisinde Cumhurbaşkanı adayı olmak konusunda Türkiye’nin geleceğine yönelik bir takoz olmam. Bizim önceliğimiz Türkiye’ye nefes aldırmak. Yarın seçim olsa Mansur Bey ve Ekrem bey yine kazanır. Şeffaflar israfı kestiler hesap verebilir pozisyondalar. Anketlerin hepsinde aşağı yukarı yüzde 18 ile 26 arasında kararsız seçmen var. Bunların tamamına yakını Ak Parti’den kopma. Bu iktidar ortaklarının ortaya koyduğu performanstan rahatsız olan insanlar.
İYİ Parti seçmeni bizi tanzim eden bir seçmen, ağzımızdan çıkanı kontrol eden bir seçmen, bizi azarlayan bir seçmen. Türkiye’de bir kesim var sürekli muhalefeti suçlar. Bende soruyorum ne yapmamızı istiyorsunuz. Sahip çıkın. Tamam nasıl yapalım. Uzunca bir zamandır bunun üzerinde düşünüyorum bunu yapmak kolay çünkü hiçbir bedeli yok. Ama Sayın Erdoğan’ın şahsına bu eleştirileri yapmak büyük problem olur. Birinci parti olmayı hedefliyoruz seçimlerde bu yanlışlıkları düzeltelim diye.
"İstifa etmemelerini çok isterdim ama bir daha böyle bir şeyin olmaması için çalışacağız. Ümit Özdağ konusunda herhangi bir şey konuşmadım. Sayın Çıray benim çok uzun zamandır tanıdığım bir arkadaşımdır. Kongrede bazı problemler oldu, bazı yanlış anlaşılmalar oldu. Ben insanların öfkesinin dinmesini beklerim. Ben sabırlı bir insanımdır, fevri davranmamaya gayret ederim. Biz arınmak politikası bakış açısı ile değil artma çoğalma politikası ile bakıyoruz. Koray bey ile yaşandığı söylenen her şey yalandır. Buğra Beyi yerime hazırladığıma dair habere bir tek Ümit Özdağ inandı. Hiçbir arkadaşımı kaybetmek istemiyorum."