Moskova ile 5 Mart tarihinde imzaladığı mutabakat gereği Suriye’nin M4 karayolu civarındaki askeri faaliyetlerini durduran Ankara, bölgedeki birliklerini takviye etmeyi tüm şartlara rağmen sürdürüyor. Bölgeden dün, yani 19 Nisan 2020 tarihinde yansıyan haberlere göre, Türk Silahlı Kuvvetleri son 12 saat içinde tam 70 askeri aracını daha Kefer Lusin Sınır Kapısı’nı kullanarak Suriye’deki askeri mevzilerine taşıdı. TSK’nın bu ülkedeki 59. gözlem noktasını kurduğu da gelen haberler arasında.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) konuya ilişkin olarak geçtiği habere bakılırsa, TSK birlikleri bölgedeki askeri gözlem noktalarına Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin doğusundaki Oğulpınar Karakolu’nun karşısında bulunan sınır kapısından geçiş yaparak intikal ettiler. Bu arada, TSK’nın Suriye topraklarındaki 59. gözlem noktasını, M4 Karayolu’nun 15 km güneyindeki bir köyde kurduğu ileri sürüldü. Bessami adını taşıyan köy, İdlib’in Eriha ilçesindeki İhsim nahiyesine bağlı.
Londra merkezli olarak faaliyet gösteren Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin tuttuğu kayıtlara bakılırsa, TSK’nın 5 Mart tarihli mutabakat sonrasında "İdlib çatışmasızlık bölgesine" sevk ettiği asker sayısı bu son takviye birliklerle beraber 2 bin 710 oldu.
Ankara’nın Suriye topraklarına 2 Şubat’tan bu yana ise aralarında çok sayıda tank, personel taşıyıcı ve zırhlı araçların da olduğu 6 bin 155 askeri araç ve kamyon ile giriş yaptığı savunuluyor. Aynı zaman aralığında İdlib ve Halep kırsalında konuşlanan TSK birliklerinin sayısının da 10 bin 300’e ulaştığı bildiriliyor.
Hatırlanacağı gibi, geçtiğimiz hafta yine bu köşeden, Türk askeri birliklerinin Suriye’nin kuzeyinde yeni gözlem noktaları kurmakta olduğu yönünde bazı iddiaları aktarmıştık. Son gelişmeler bu iddiaları doğrular bir nitelik taşıyor.
Tabii şunu unutmamak gerekiyor, Türkiye’nin bölgede artan askeri varlığı otomatik olarak ve doğrudan doğruya Şam yönetiminin sahadaki en büyük müttefiki olan Rusya ile ihtilafını derinleştirmeye çalıştığı anlamına gelmiyor. Ankara, bu askeri tahkimatını Moskova’ya, "5 Mart tarihli mutabakatın gereği olarak bölgeye hâkim silahlı muhaliflerin M4’ün kuzeyine sorunsuz bir şekilde çekilmesini garanti altına alacak koşulların tesis edilme çabası" olarak anlatıyor, bu faaliyetleri bu şekilde meşru göstermeye çalışıyor muhtemelen. Ankara’nın bu gayretinde doğruluk payı olsa da, bu gelişmeler TSK’nın aslında bölgedeki hakim silahlı muhalif güç olan Heyet Tahriru’ş Şam (HTŞ) karşısında elini güçlendirmesini de sağlıyor. Ankara, bu manevralarıyla bir anlamda TSK’nın bölgenin denetimini HTŞ’den devralma planlarının altyapısını oluşturmaya çalışıyor.
İdlib kırsalındaki tüm muhalif unsurlar üzerinde belirleyici bir askeri hakimiyet tesis etmiş ve bölgeyi hem ABD, hem Rusya hem de BM’nin "terörist" olarak gördüğü bazı cihatçı unsurlardan da arındırmış izlenimi verecek bir TSK, yarın öbür gün Suriye ordu birliklerinin (ve dolayısıyla Rusya’nın) ilerlemesini duraklatma ve sınıra yakın bölgelerde bir "güvenli bölge" oluşturma yönündeki planlarına daha fazla uluslararası destek ve meşruiyet elde etmeyi umuyor. Aslında belki burada tam olarak bir "arındırma" çabasından da söz edemeyeceğiz. Zira, Şam Yönetimi’ne karşı savaşan silahlı muhaliflerin önde gelen temsilcilerinin ülkenin muhalif bölgelerinden yayın yapan haber sitesi Enab Beladi’yi verdiği bilgilere bakılırsa, Ankara aslında Suriye ordusunun karşısına yeni bir askeri yapılanma ile çıkmaya ve bölgedeki oyunun şeklini değiştirmeye hazırlanıyor. 2014 yılı Eylül ayından bu yana faaliyet gösteren Enab Beladi web sitesinin 14 Nisan tarihli haberinde görüşlerine yer verdiği bu kişilerin ileri sürdüğü iddialara bakılırsa, Türkiye farklı silahlı grupların içinden belirli sayıda savaşçıyı kendi saflarına çekip eğiterek onları Türk askerleri ile aynı askeri yapının bir parçası haline getirmeye ve HTŞ’yi de bu yeni yapının entegre bir parçası kılmaya çalışıyor.
Doğru mu ve Ankara bunu yapabilir mi? Göreceğiz!
Bu arada Enab Beladi gazetesi, Facebook sayfasında muhalif tabana yönelik küçük çaplı, Arapça bir nabız yoklaması yaparak Türkiye’nin İdlib ve kırsalındaki muhalif grupların yeniden yapılanmasında başarıya ulaşıp ulaşmayacağını sordu. 861 kişinin görüş bildirdiği ankete bakılırsa, katılımcıların yüzde 64’ü, Ankara’nın bölgede artık karar verici bir güç haline geldiğini belirterek bu askeri yeniden yapılanmada başarılı olacağını düşünüyor. Yüzde 36’lık bir kesim ise Ankara’nın bu hedefine ulaşmada başarılı olamayacağı fikrine sahip.
Twitter:@akdoganozkan